Buradasınız

Kur’an Âyetleri Işığında İman-İlim İlişkisi

Journal Name:

Publication Year:

Keywords (Original Language):

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (2. Language): 
The relationship between faith and enlightenment in light of verses of Holy Quran- When the relationship between faith and enlightenment is investigated in light of verses, it can easily be recog-nized that Holy Quran shows sensitivity to the relationship between faith and enlightenment or be-tween faith and knowledge and establish them firmly in terms of rationality. In most verses of the Quran, lack of knowledge is cited as the reason of ungratefulness and denial while knowledge is cited as the reason of faith. Quran exalts the people who obey the belief principles as the ones who use and articulate their rationality, take lessons from mishaps, decent and superior. On the contrary, Quran defines infidelity as ignorance, foolishness; blasphemy as the biggest cruelty and denigrates the people who couldn’t understand the logic of faith as inferior to animals. Hence, we can say that the knowledge is directly related to faith. However, we have to also state that faith itself doesn’t consist of only know-ledge. Because, various reasons can impede faith despite knowledge; the factors impeding faith may allow ignorance to continue despite faith. Therefore, in terms of the faith Quran request from people, it is not right to show the faith and enlightenment or the faith and knowledge as opposite to each other or to assume that the former will not exist when the latter exists or vice versa.
Abstract (Original Language): 
Âyetler ışığında imân-ilim ilişkisi tetkik edildiğinde, Kur’an-ı Kerim’in imân-ilim veya imân-bilgi ilişkisi üzerinde hassasiyetle durduğu ve konuyu aklî açıdan temellendirdiği kolayca fark edilebilir. Kur’an’ın birçok âyetinde bilgisizlik, çoğu zaman nankörlük ve inkârın; bilgi ise inanmanın sebebi ola-rak öne çıkarılmıştır. Kur’an, inanç prensiplerini kabul edenleri; aklını kullanan, onu işlevsel hale geti-ren, ibret alan, ahlâklı, üstün meziyetli kişiler olarak yüceltmektedir. Buna karşın küfrü cehâlet, akılsız-lık, beyinsizlik, şirki ise en büyük zulüm olarak nitelemekte; imânın mantığını kavrayamayanları hay-vanlardan daha aşağı kabul ederek şiddetle yermektedir. Buradan hareketle imânın, bilgi ile doğrudan irtibatlı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak imânın, yalnızca ilimden ibaret olmadığını da belirtmeliyiz. Çünkü bilgiye rağmen, farklı sebepler imânı engelleyebilir; imânı engelleyen faktörler, bilgiye rağmen inkârın devamını sağlayabilirler. O halde imân ve ilmi ya da imân ve bilgiyi birbirinin zıddıymış gibi göstermek, birinin bulunduğu yerde diğerinin bulunamayacağını varsaymak, Kur’an’ın insanlardan istediği imân açısından kesinlikle doğru değildir.
181-199