Journal Name:
- İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Cinema or rather the birth of the film as art is oneof the important developments that have caused the
panoptically formed classical structure of the space and reality conceptions of human being to shake and
destroy. During the over 100-year history of the film, its increasingly complicatedvisual movement logic
has leaded to formal and qualitative changes unseen before in the relation of mankind with its history of
counsciousness and time. The logic of relation between reality and consciousness in arts such as painting,
literature, theatre, music and photography has changed radically with the film. The aura of modern
normality composed of norms had been accepted up to then exploded. The limits between the
categorically distinctive areas such memory, unconscious, reality, unreality, objectivity and subjectivity
have become transparent gradually. With the later invention of television this situation has become
complicated and turned into relativity and disproportion that may be the reason of the complete implosion
of consciousness
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Sinema, daha doğrusu filmin bir sanat dalıolarak doğuşu, insanın mekân ve gerçeklik algısının panoptik
bir anlayışa uygun olarak düzenlenmişklasik yapısının sarsılmasıve giderek yıkılmasısürecine zemin
hazırlayan önemli gelişmelerden biridir. Film sanatının 100 yılıaşkın tarihi içerisinde giderek
karmaşıklaşan görsel hareket mantığı, insanlığın zaman ve kendi bilinç tarihiyle olan ilişkisinde önceki
dönemlerle kıyaslanmayacak düzeyde biçimsel ve niteliksel değişikliklere yol açmıştır. Zira sanatın resim,
edebiyat, tiyatro, müzik ve fotoğraf gibi diğer dallarında sergilenen gerçeklik ve bilinç arasındaki ilişki
mantığıfilmle birlikte radikal bir biçimde değişmiş, o zamana kadarki kabul edilen normlardan oluşan
modern normallik aurasıinfilak etmiş, kategorik bir biçimde birbirinden ayrılan, hafıza, bilinç, bilinç-dışı,
gerçeklik, gerçeklik-dışı, nesnellik ve öznellik gibi alanlar arasındaki sınırlar tedrici olarak
saydamlaşmıştır. Bu durum, daha sonra icat edilen televizyonla birlikte daha da karmaşıklaşmışve tam bir
bilinç implosyonuna (iç-patlamasına) sebep teşkil edebilecek göreceliliğe ve nispetsizliğe dönüşmüştür.
FULL TEXT (PDF):
- 13
159-174