THE EVALUATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN THE BORDER OF THE GINGIVAL CAVOSURFACE MARGIN ON THE OCCLUSO-APICAL DIRECTION AND THE GINGIVAL MARGIN IN CLASS II CAVITIES
Journal Name:
- İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
| Author Name | University of Author | Faculty of Author |
|---|---|---|
Abstract (2. Language):
On the development of dental cavities and the periodontal diseases, the morfologies and the forms of the teeth and the proximal contact relations play a major role. In our investigation, the purpose was to evaluate of dispension due to the depth of proximal cavities, the limit of the gingival cavosur-face on the occluso-aptcal direction and the relationship bet-wen the wall and the dental papilla according to the sex, teeth and the forms of teeth.
In the study, 170 proximal cavities of 142 patients, who had come to our clime, between 16-40 ages were investigated. The depth and the border of the cavities on the occluso-aptcal direction was determined and examined in 3 different scores. In addition to this, the dental papilla and the sofi tissues were evaluated in 4 scores by using the "Gingival Index" (Löe and Sillness). The dispersion of these results due to sex and tooth shape were evaluated and compared by using X2. £. X1 suitability statistical test tecniques.
As a result, the caries tendency was mostly seen on the teeth which have trapezium shape and the cavities tendecy was seen least on the teeth which have square shape.
The degress of effectiveness of dental papilla due to tooth shape was determined in "O1' score for square shape teeth, in 2" and "3" scores for trapezium shape teeth.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Diş çürüklerinin ve periodontal hastalıkların gelişiminde, dişlerin anatomik şekillerinin ve aproksimal kontak ilişkilerinin rolü büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızda, aproksimal bölgede gelişen çürüklerin derinliği, gingival basamağın okluzo-apikal yönde sınırı ve bu bölgedeki dişeti papili arasındaki ilişkinin cins, dişler ve diş formlarına göre dağılımının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Kliniğimize gelen 16-40 yaşlan arasındaki 142 hastanın 170 dişinde arayüzde oluşmuş çürük lezyonlarınm, okluzo-apikal yönde derinlikleri ve sınırı belirlenmiş, üç ayrı derecede ele alınmıştır. Aynca bu dişlere komşu olan dişeti papili ve çevre yumuşak dokular da "Gingival indeks" (LÖe ve Sil-ness)'e göre dört skor altında değerlendirilmiştir. Bu sonuçların cins ve diş formlarına göre dağılımları, X1 testi, X1 uygunluk testi ve S testi, kullanılarak İstatistiksel değerlendirmelere göre ele alınıp karşılaştınlmış-ür. Sonuç olarak, çürüğe ortam hazırlama açısından en fazla riskli dişler, trapez formdaki dişler, en az riskli dişler, kare formdaki dişler olarak belirlenmiştir (p<0.01). Diş formlarına göre papil ve dişeti etkilenme derecelerinin, kare formdaki dişlerde sıfır skorda, trapez formdaki dişlerde ikinci ve üçüncü skorlarda yoğunlaştığı saptanmıştır. Başlangıç halindeki çürük varlığında dahi çevre yumuşak dokuların etkileşimi söz konusu olduğu için, ikinci sınıf çürük kavitelerinin, komşu dişeti papil tepesinin altına doğru uzandığı vakalarda, önce arayüzü dolduran yumuşak dokuların, dişeti papilinin sağlıklı hale getirilmesi, belli bir süre geçtikten sonra diş ve dolgu maddesi arasında çok iyi bir adaptasyon sağlayacak başarılı bir restorasyon yapılması, dişin ağızda kalma süresi açısından çok büyük önem taşımaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 2