Buradasınız

TÜRK MUHAKEME HUKUKUNDA "ISRAR HAKKI"

Journal Name:

Publication Year:

Author Name
Abstract (Original Language): 
Yargıtay Ceza Genelkurul, 15/3/1976 tarihli bir kararında, tutuklama kararma rağmen ele geçirilemeyen sanığa "beraat kararının bozulmasına karşı ne diyeceği" sorulmadan ısrar kararı verilmesini a) 253/son uygulanmasını gerektiren 'bir hal bulunmadığı, b) muhakemenin durması kararı verilmesi gerektiği, c) bozulan kararın tamamen ortadan kalktığı gerekçelen ile hukuka aykırı bulmuştu. Biz,, "beraat eden sanık elbet uyulmasın diyecektir, uymama kararı da verildiğine göre, neden iş çabucak bitirilmesin ve ilerde ele geçirilip uyulmamasını açıkça istemesi beklensin'' diyerek yani bu çözümün abesliğini belirterek ve 226. maddenin kıyas yolu ile uygulanabileceğini söyliyerek bu karan eleştirmiştik. Aynı Genelkurulun daha sonra yayınlanan3 25/10/1976 tarihli kararında "beraat kararına ilişkin olsa da sanığın sorguya çekilmesi ve bozmaya karşı diyeceğinin sorulması gerektiği tezi "tekrarlanmakta fakat bu sefer sadece "bozma ile hükmün ortadan kalktığı" gerekçesine dayanılmaktadır. Doğrusu, bu gerekçe üzerinde fazla durmamıştık. Hatta yaygın içtihadın tesiri altında kalarak, 4. basıdan itibaren "uymama karan yeni bir sonkarar gibi yazılmalıdır" demekle, bozma ile son-karann (hükmün) ortadan kalktığını biz de dolayısı ile kabul etmiş oluyorduk ve bu nedenle, ilk dört basıda yer alan "ısrar kararı temyiz edilmezse yargı halini alır ve dolayısı ile ilk verilmiş ve bozulmuş olan sonkarar da yargı otoritesini kazanır" sözlerini tekrar etmez olmuştuk. Ceza Genelkurulunun sözünü ettiğimiz bu son kararındaki sonucun abesliği gözümüzü açtı. Bu yersiz sonucun kusuru her halde gerekçesinde olmalıydı. Acaba bozma ile sonkarar gerçekten ortadan kalkıyor mu idi? Bu soruya cevap aramak gerekiyordu. Gerçi normali, ortadan kalkmasıydı. Yüksek Mahkeme hukuki konuda son sözü söylemeli, bozma ile (bizim sonkarar demeği tercih ettiğimiz) hüküm ortadan kalkmalı idi. Birazdan göstermeğe çalışacağımız gibi, Fransa dahil dünyanın her yerinde durum böyleydi. Ama biz farklı idik, bizde mahkemelerin ısrar yetkisi adı altında "bcizma kararma uymama yetkisi" vardı. Sorunun anahtarı olsa olsa burada olmalıydı. Bu nedenle "ısrar" denilegelen yetkiyi daha yakından incelemek gereğini duyduk.
173-206