Journal Name:
- İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Mecmuası
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The perception of existence and life is directly related to the
observer’s horizons. One who has broader horizons will have a broader and more elevated perception of existence and life. In contrast to the
perception of ordinary people, according to Mevlânâ, existence is not
limited to the physical world. Real existence is the ‘other world’ or the
‘absolute existence’ named “adem” by Mevlânâ. The Other World is the
source of life and existence as well as all grace and spiritual pleasures.
Man had a spiritual life prior to material life. All his striving in the
material world is for returning to that spiritual life. The perception of life
is also broadened in line with the perception of existence. According to
Mevlânâ, human life began in the other world before this world and it will
likewise continue in there after this world. Because of this, death is a
rebirth and a new start rather than the end point of life. Endtime, in turn,
is the determinant of human life’s future condition.
God is a concealed reality that is not at all separate from life and
existence and all physical entities are a reflection of His existence and the
consequence of His authority.
Human being, like a drop of water separated from the sea, feels lonely
and desolate and wishes to return to his divine self. For this reason, his
relation with God is one of love and worship rather than one of
submission with expectation and fear.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Varlık ve hayat kavramı, görenin ufkuyla doğrudan irtibatlıdır. Görme
ufku geniş olanın varlık ve hayattan anladığı da o kadar geniş ve yüce
olacaktır. Sıradan insanların anladığının aksine, Mevlânâ’ya göre varlık
bu hissedilen dünyadan ibaret değildir. Bilakis gerçek varlık Mevlânâ’nın
“adem” dediği ‘gayb alemi’ ve ‘mutlak varlık’tır. Gayb âlemi varlık ve
hayatın, bütün güzellik ve manevi zevklerin kaynağıdır. İnsanın, dünya
hayatından önce bir ruhani hayatı vardı. Dünya hayatında da bütün gayreti
o ruhani hayata geri dönebilmek içindir. Hayat kavramı da varlık
kavramına bağlı olarak genişlemektedir. Mevlânâ’ya göre insan hayatı, bu
dünyadan önce gaybda başlamış, dünyadan sonra da aynı şekilde gaybda
devam edecektir. Bu nedenle ölüm, hayatın son noktası değil, bilakis yeni
bir doğuş ve yeni bir başlangıçtır. Kıyamet de insan hayatının devamının
nasıl olacağını belirleyecektir.
Allah, varlık ve hayattan tamamen ayrı olmayan gizli bir hakikattir ve
görünen varlıklar onun varlığının bir yansıması ve iradesinin gereğidir.
İnsan da denizden ayrı kalan bir damla gibi Allah’tan uzakta kendini
yalnız ve garip hissetmekte, tekrar kendi ilahi aslına dönmeyi
arzulamaktadır. Bu nedenle onun Allah’la irtibatı korku ve ümitle yapılan
kullukla değil, sevgi ve ibadetledir.
FULL TEXT (PDF):
- 16
137-161