Buradasınız

MODERNITE VE KÜLTÜREL KİMLİK

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (Original Language): 
Geleneksel Aydınlanma düşüncesi, insanın kamusal, aktif ve rasyonel oluşunun altını çizerken, insanları birer aktör olarak değerlendiriyordu. Günümüzde ise bireyler, artık birer aktör olarak değil, kendi kimlikleriyle tanmmaya başladılar. Böylesi bir bireysel dönüşümün akabinde, genel olarak 1930'lu yıllara denk gelecek şekilde dünyada, modernite adına, ekonomik konulardan çok, kimlik meseleleriyle ilgilenildi. 1960'Iı yılların sonlarında özellikle ABD'de, kimlik siyasetleri geliştirilir oldu. Bu gelişmeler çerçevesinde kimlik muhtelif disiplinlerce de halihazırda üzerinde durulan bir konu olmaya devanı ederken, tanım konusunda en yaygın kabullerden biri; kimliklerin, katı sahiplikler (Gökçe, 1994, s. 109) değil; bağlama göre değişen, sürekliliği olan nesne dcirumundan çıkartılmış, semboller (en başta dil), ilişki ve iletişim biçimleri^/ie ortaya çıkan oluşumlar olduğudur. Bir diğer yaygın kabul ise, bireysel olan ile toplumsal olanın birbirlerinden kesin bir şekilde ayrılamayacağı kimliğin <je DU ayrılmazlık prensibine karşılık gelen bir anlayışla değerlendirilmesidir. Bu tam da, modernitenin rasyonalizasyonu içinde bireysel olan ile toplumsal olanı birleştirme eğilimine uygun düşer. Ancak bugün hem moderıüt^nin Ve toplum kavramının eleştirilmesi hem de birey hakkında daha fazla dü§tlnülmeye başlanmasıyla, modern sosyal teoriler, bireyleri fazlaca vurgulay^_rı düşünme yollarını göstermeye başlamışlardır.
153-160