THE QURAN VERSE OF İNHERİTANCE AND ASHABUL-FERAİZ İN CURCANİ
Journal Name:
- The Journal of Academic Social Science Studies
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The inheritance law has a special place both in Muslim people’s social and economic life, and in Islamic law. It’s clear that no legal regulation on heritage was put at Meccan period, hence, the heritage law was run according to traditional Arabic law. The legal practices appeared at Madinah period, after the brothership between Ensar and Muhajir that established after Higra (migration to Madinah) had been actepted as an inheritance reason, then the last will for relatives, men or women, including firstly parents, had been made compulsory. So, Muslims were prepared for inheritance laws.
The detailed explanations about heirs and their shares in Quran take places in chapter of Nisa/4 verses no. 11-12 and 176. These verses set up the basic foundations of inheritance law of Islam. The “ilmu’l-faraid” (the Islamic inheritance jurisprudence) which was formulated depending on related verses, hadiths and the practices of the Prophet (pbuh) was studied within fiqh books, as well as studied in seperate works. One of these seperate works is the book of “el-Ferâizü’s-Sirâciyye” written by famous Hanafi jurist Abdirreshid es-Secavendi. Seyyid Sherif Curcani, whose commentaries and glosses had been handbooks and text-books during centuries in schools all-over the Islamic word, wrote a commentary named “Sherh al-Sirajiyya” on Secavendi’s book. This article deals with commentators views on related verses of Nisa chapter, then explains basic concepts about the islamic inheritance jurisprudence briefly. Finally, I present a simplification and a short explanation of the text that contains the forty states about the given shares of heirs (ashabu’l-feraiz) and.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Kendine has özellikleri olan miras hukukunun, hem Müslümanların sosyal, ekonomik hayatlarında hem de İslam hukukunda ayrı bir yeri vardır. Mekke döneminde miras konusunda hukukî bir düzenleme yapılmadığı ve mirasın Arapların örfî hukukuna göre uygulandığı anlaşılmaktadır. Hukuki uygulamalar Medine’ye hicretin ardından Ensar ile Muhacir arasında tesis edilen kardeşliğin başlangıçta bir mirasçılık sebebi kabul edilmesi ve sonra başta ana baba olmak üzere kadın erkek ayırımı yapılmaksızın akrabaya vasiyet etmenin gerekliliği ifadesiyle, Müslümanlar miras hükümlerine hazırlanmaya başlamıştır.
Kurân-ı Kerîm’de mirasçılar ve payları hakkında ayrıntılı açıklama, Nisâ sûresinin (4) 11-12 ve 176. âyetlerinde yer almaktadır. Bu âyetler aynı zamanda İslam miras hukukunun temel esaslarını belirlemektedir. Ferâiz ilmi, ilgili âyetler, hadisler ve Hz. Peygamber’in uygulamaları temel alınarak, fıkıh kitapları içerisinde işlenmiş olduğu gibi, müstakil eserler de meydana getirilmiştir.
İşte bu müstakil eserlerden birisi meşhur Hanefi fıkıhçısı Muhammed b. Abdirreşîd es-Secâvendî’nin “el-Ferâizü’s-Sirâciyye” isimli eseridir. Yazdığı şerh ve haşiyeleri, İslam dünyasının her tarafındaki medreselerde nesilden nesile intikal ederek el kitabı haline gelmiş olan Seyyid Şerif Cürcânî, bu esere “Şerhu`s-Sırâciyye” ismiyle bir şerh yazmıştır. Biz çalışmamızda öncelikle Nisâ sûresinin ilgili âyetleri hakkında müfessirlerin görüşlerini verip, miras ve ferâiz ilmi ile alakalı temel kavramları kısaca izah edeceğiz. Sonra da ismini zikrettiğimiz şerhten ashâbu’l-ferâiz (kırk hal) diye kavramsallaşmış olan, mirasta muayyen hisseleri olan pay sahiplerinin değişik durumlarına dair metni sadeleştirip, kısaca açıklamaya çalışacağız.
FULL TEXT (PDF):
- 1