NOTES ON THE ORGANIZATION OF THE FIELD OF RESTORATION DURING THE FIRST 30 YEARS OF THE REPUBLIC
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
Artefacts of earlier civilizations have always been of interest and they have been
detected, documented, and subjected to preservation activities, and thus, some
have continued their existence. The nature of this interest and attitudes towards
artefacts are variable in time according to social and cultural conditions. This
research aims to examine the attitudes, legal and fiscal aspects, and institutions
related with 'historical properties' and 'preservation' in Turkey, between 1920-
1950.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü 'nün Kurulması
Antikiteler ve Müzeler Müdürlüğü'nün hizmetlerinin çok dar bir kadro ile
yürütülemeyeceği anlaşıldığından, 18.7.1944 gün ve 4624 sayılı yasayla, bu
Müdürlüğün kadroları iptal edilmiş ve yerine 'Eski Eserler ve Müzeler Umum
Müdürlüğü' adı altında bir birim kurularak, yeni kadrolar oluşturulmuştur. Bu
nedenle, 4624 sayılı yasa, yeni görev tanımları yapan ve yeni yaklaşımlar getiren
değil, sadece kadro ve isim değişikliğini gerçekleştiren bir düzenleme olmuştur.
Yasa ile bu birime, merkezde görev yapmak üzere 12, taşrada görevyapmak üzere
ise 57'si uzman ve 116*s idari görevli olarak toplam 185 kadro tahsis edilmiş (38),
bunun yanısıra, halen görev yapmakta olan personel de 'Maaşlı Kadro'ya
geçirilmiştir (39). Umum Müdürlük, kurulduğu yıllarda, anıtsal yapıların
onarımı, eski eserlerin çevresinde yapılan kamulaştırmalar ve çeşitli yayınlarla
ilgilenmekteydi (EEMUM, 1945). Yine aynı yıllarda (1943-1944), Türkiye'de 19
müze müdürlüğü (Ankara: 2, İstanbul: 5), 8 müze memurluğu ve 14 müze deposu
bulunmaktaydı. Çalışan sayısı 1945 yılında 454'e ulaşmıştı (Atasoy, 1467). Yeni
müzelerin oluşmasının müzeciliğin gelişmesi dışında bir diğeryaran, kimi anıtsal
nitelikli yapıların onarılarak müze olarak kullanılmasıdır. Maarif Vekaleti'nin
önerisi üzerine, bakım ve onarım giderleri genel bütçeden karşılanmak üzere, bir
gurup vakıf yapının müze olarak işlevlendirilmesi, 29.8.1945 tarihinde Bakanlar
Kurulu tarafından kararlaştırılmıştır. Bu yapılar arasında, Konya, Alaaddin
Camii, Karatay Medresesi, Mevlana Dergahı, Sırçalı Medrese, Sahipata Camii;
İstanbul, Fethiye Camii ve Kariye Camii; Eskişehir, Alaaddin Camii; Gaziantep,
Nuri Mehmet Paşa Camii ve Akşehir, Taş Medrese ile Aksaray, Zinciriye
Medresesi bulunmaktadır.Anıtları Koruma Komisyonu ve Vakıflar Umum Müdürlüğü'nün 1930'lu
yıllardaki envantere dayalı ve öncelikleri belirlenmiş onarım programı
düzenleme yaklaşımları, 1946 yılında Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü
tarafından hazırlanan, 'Tarihi Anıtlar Ön Tasarısı' adlı belgede en kapsamlı
noktasına ulaşmıştır. Bu belgede yapılar, niteliklerine göre üç sınıfa ayrılmıştır
(40). A gurubunda, 48 il'de 20Ü yapı belirlenmiş, bunların onarımı için
49.692.000.- TL ödenek tahmin edilmiştir. 'B' gurubunda, 45 il'de 200 eser,
45.000.000.- TL'ye, 'C gurubunda, 48 il'de yine 200 eser 41.000.000.- TL'ye
gereksinme göstermektedir. Bu onarımları yürütmek, denetlemek ve yapıların
sürekli bakımını sağlamak için istenen 5.308.000.- ile toplam ödenek gereksinimi
141.000.000.- TL'yi bulmaktadır. Belge, tüm ülkedeki anıtları kapsamakladır.
Vakıf kökenli yapılar ilk sırayı almakta, onları Milli Eğitim Bakanlığı, Özel İdare,
Belediye ve Bayındırlık Bakanlığı sorumluluğu altındaki yapılar izlemektedir.
Belgede, yapı ya da yapı gurupları için öngörülen müdahaleler 'onarım', 'onarım
ve takviye', 'takviye', 'kurtarma', 'takviye ve tanzim', 'restorasyon' ve 'tanzim'
sözcükleriyle anlatılmıştır. Bu sözcüklerin nasıl bir uygulamayı betimlediği tam
olarak anlaşılamıyorsa da, yapı türleri ile karşılaştırıldığında, 'takviye ve tanzim'
ile 'tanzim'in daha çok arkeolojik alan ve yapılar için kullanıldığı görülmektedir.
Eski Eserler ve Müzeler I. Danışma Kurulu 'nun Çalışmaları
1945 yılında, eski eser ve müzelerin durumunu görüşmek üzere, 'Eski Eserler ve
Müzeler I. Danışma Kurulu' toplanmıştır (41). Maarif Vekili Hasan Ali Yücel
açış konuşmasında koruma sektörü için şu saptamaları yapmaktadır (EEMDAK,
1945, 4-6):
Cumhuriyet döneminde müzelerde toplanan eserler, Osmanlı döneminde
toplanabilen eserlerin 7 katıdır. Bu, Cumhuriyet yönetimlerinin konuya ilgisini
gösterir.
Atatürk ve İnönü, diğer konularda olduğu gibi 'fikir olarak ve iş olarak bu işte
de başta gelen iki uyandırıcı insan'dır.
Bir anıtın onarımı, 'bir kalfa, bir dülger, hatta salt bir mimar işi olmaktan çok
ileridir'. Bu husus geç de olsa anlaşılmış, ancak hatalar da yapılmıştır. Bu
hatalar, 'ne bir para, ne bir emir meselesi değil, bir kültür, bir anlayış
eksikliğinin fena izleridir.'
Anıtların onarımı büyük paralar gerektirmektedir.
Koruma konusunda, İl Özel İdareleri ile özel kurumlar da gelişme
içindedirler.
Yücel, bu saptamaların ardından, Komisyonun koruma ve onarımla ilgili olarak
programlanmasını istediği hususları da şöyle sıralamaktadır:
1. Ülke ölçeğinde tüm eserler haritalar üzerinde saptanmalıdır,
2. Onarım öncelikleri, üstün değerli olup, yıkılma tehlikesi en fazla olan yapılara
verilmelidir,
3. Onarılacak yapılara mutlaka yeni işlev verilmelidir (42).
Hasan Ali Yücel'in açış konuşmasından sonra, toplantılara Genel Müdür H. Z.
Koşay başkanlığında devam edilmiş, konular '-Müzeler' ve 'Anıtlar' ana
başlıklarında tartışılmış ve koruma konusunda şu kararlar geliştirilmiştir:
• Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü'nce hazrlanan 80 maddelik 'Eski
Eserler Kanun Tasarısı'nın bir komisyonca ele alınmasına ve yetkili
hukukçular tarafından incelenmesine karar verilmiştir (43).
• Eski eser ve anıt için yeni tanımlar oluşturmuştur. Buna göre, 'Gelip geçmiş
kavimlerin ve atalarımızın yaşayışlarına, maddi ve manevi kültürleri tanıklık eden, yeraltında ve yerüstünde bulunan belgelere 'eski eser', 'eski
eserlerden gayrimenkul olanlar içinde, tarihi ve mimari değeri olup da
korunması kamunun menfaati olan yapılara ve tesislere 'tarihi anıt' adı verilmektedir.
• Anıtların belgelenmesi için yeni bir yönerge hazırlanmalı ve bu yönerge şu
konulan içermelidir: Eski eserlerin plan ve haritalarda belirtilme yöntemleri,
anıtların fişlerinin hazırlanması, Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü'ne
gelen fişlerin bir kurulca incelenmesi ve anıt niteliğini taşıyanların ayrılması,
Ayrılan yapıların listelerinin Bakanlar Kurulu'nca onaylanması ve ilgili yerlere
bildirilmesi,
• Anıt niteliğindeki yapıların ortadan kaldırılmaması için, eski eserler kanun
tasarısına gerekli maddeler konmalıdır.
• Bir yapının onarımı ile görevlendirilecek mimar, eserin rölöve ve restorasyon
projeleri ile raporunu, Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü'nde
kurulacak olan bir 'Teknik Komisyon'da savunmalı ve onarım kararını bu
komisyon almalıdır.
• Onarım projeleri hazırlanırken, parasal olanaklar ve yapıya verilecek işlev
sürekli olarak gözönünde tutulmalıdır.
Danışma Komİsyonu'nun yukarıdaki maddelerde öngördüğü yaklaşımlar,
korumanın çeşitli boyutlarını değerlendirecek bir 'karar ve denetim
mekanizması' arayışının işaretleri olarak görülmelidir. Ne tür yapıların 'anıl'
niteliği taşıyacağı ve dolayısıyla 'anıtsal' niteliklerinin 'onaylanmaları', restorasyon
projelerinin bir teknik komisyon kararı ile geçerlik kazanabilmesi, altı
yıl sonra kurulacak olan 'Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'
görevlerinin ilk tanımları olarak değerlendirilebilir. İki yaklaşım arasındaki fark,
Danışma Komİsyonu'nun bu denetim ve karar mekanizmasını, devletin mevcut
organları içinde çözmeyi öngörmesi, 1951'de ise kanun koyucunun, mevcut
örgütlenme biçiminin dışında ve onunla bağımlı olmayan bir yeni kurum
oluşturmasıdır. İlginç olan bir husus, Danışma Komisyonu üyelerinden Eski
Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü Şube Müdürü Y. Mimar Ali Saim Ülgen'
in, 5805 sayılı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu yasasının
hazırlanması ve yürürlüğe girmesinde önemli bir görev üstlenmiş olmasıdır.
Eski Eserler ve Müzeler I. Danışma Komisyonu, tek yapı ölçeğinde
sürdürülmekte olan rölöve ve uygulama etkinliklerini de incelemiş ve bu konuda
bir dizi karar almıştır. Buna göre:
• Topkapı Sarayı'nın onarımına devam edilecektir.
• Bursa, Yeşil Külliyesi ile, Muradiye Külliyesinin çevre düzenlemesi için Y. Mimar
Macit Kural tarafından önerilen projeler uygun bulunmuş ve onaylanmıştır.
• İstanbul'da kiliseden camiye çevrilen anıtların Vakıflar İdaresi'nce ivedilikle
onarılması istenmiştir.
• Bergama'da antik yapılarla beraber Türk eserlerinin de ele alınması ve sürekli
çalışacak bir teknik büronun oluşturulması uygun görülmüştür.
• Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü'nce hazırlanan 'Onarılacak
Anıtlar' listesi incelenmiş, uygun görülerek Bakanlığın onayına sunulması
kararlaştırılmıştır.
Komisyon, bu temel konuların yamsıra, çeşitli yapıların korunmasının gerekli
olup olmadığı, bazı yapılara yapılacak onarım müdahalelerinin belirlenmesi gibi
konularda da kararlar almıştır. Bu kararlardan bir bölümü yapıların yıkımryla ilgilidir.
İstanbul, Damat İbrahim Paşa Mektebi, kurtarılmasına imkan görülmediğinden,
Bahçekapı, Hidayet Camii sanat değeri bulunmadığından, Üsküdar, Hüseyin Avni
Paşa Yalısı mimarlık değeri olmadığından, Niksar, Sunguriye ve Hacıçubuk türbeleri
depremden harap olup onarımları mümkün olmadığından yıkılabileceklerdir.Ölçütler tam bilinemediğinden, Komisyonun yıkım kararlarını irdelemek
zorlaşmaktadır. Yine de, Niksar'daki türbelerin, harap olduğundan dolayı
yıkılmalarına izin verilmesi, gerekli bilgi ve teknolojinin yokluğu, parasal
kaynakların yetersizliği, uzman personel ve onarım esnafının bulunmaması gibi
teknik içerikli nedenlere dayandırılabilir.
Vakıflar Umum Müdürlüğü 'nün Etkinlikleri
1920'li yıllarda çıkarılan yasalarla, çeşitli anıtsal yapıların değişik kurumların
sorumluluğuna bırakılmasının olumsuz sonuçları 1940*11 yıllarda da izlenmekte
ve VGM'nün bu yapılarla ilgisini hemen tümüyle kesmeye başladığı
görülmektedir. 1941 yılında, 'Vakıflar İdare Meclisi' tarafından alınan bir kararda
(Öztürk, 1995,387), medreselerin Vakıflar Umum Müdürlüğü'nden alındığı,
bütçe ile ilgilerinin kesildiği, bu nedenle onarılarak günün gereksinmeleri için
kullanımlarına yönelik bir harcama yapılmasına olanak olmadığı yer almaktadır
(44). 1940 yılında, TBMM'de camilerin onarımı konusunda yapılan
görüşmelerde, kimi milletvekilleri, sadece camilerin onarılıp, çevrelerinde
bulunan medrese vb. yapıların onarılmadığını vurgulayıp bu hususta yeni
düzenlemeler getirilmesini istemişlerdir. Vakıflar Umum Müdürü Fahri
Kiper'in verdiği yanıt, 1920'lerde yasalarla başlatılan bir karmaşanın 1940'lı
yıllarda hala sürdüğünü göstermesi bakımından ilginçtir (Öztürk, 1995,418):
...ileriye sürülen, camilerin tamiri sırasında, mektep, medrese, türbe, sebil
gibi eserlerin bir kül halinde birlikte tamir edilmesi, Umum Müdürlük
olarak bizim de arzumuzdur. Ancak, hususi kanunlarla, mektepler özel
idarelere, medreseler ve tarihi kıymeti haiz türbeler Maarif Vekaleti'ne,
çeşme ve sebiller belediyelere devredilmiştir. Bu sebeple bu eserlerin
Vakıflar Umum Müdürlüğü bütçesinden restore edilmesi meri
(yürürlükteki) kanunlarla olamamaktadır bu yapıların keşiflerini bir
bütün olarak hazırlattığımız halde, diğer kuruluşlar bu işe yeterli ödenek
ayıramıyor. Bu bakımdan onarım hizmeti koordineli bir biçimde
yürütülememektedir. Maarif Vekaleti kendi mühim işlerini bırakarak
onarım hizmetine pek bakamıyor...
Vakıflar Umum Müdürlüğü, 1943 yılına değin, 2.817.560 lirası 'Hayrat Tamirleri',
385.916 lirası 'yeterli geliri olmayan hayrat tamiri' ve 824.812 lirası 'Abidelerin
Tamiri' olmak üzere, 20 yılda toplam 4.028.288 TL harcama yapmıştır. Hazırlanan
yeni keşiflere göre, 131 cami için 2.549.993 TL'ye gereksinme duyulmaktadır (Yirminci
Cumhuriyet Yılında, 17-19). Yapılan ve yapılması planlanan onarımlar,
Vakıflar İdaresi'nin çeşitli kaynaklardan elde etliği gelirlerin 1/10'una karşılık
gelmektedir.
Vakıflar Umum Müdürlüğü, sürdürdüğü onarım çalışmalarına ilişkin raporlar
yayınlayan ilk kuruluştur. Mimarlık dergisinin çıkmaya başladığı 1944 yılından
itibaren, her sayıda bir yapının onarımı anlatılmıştır (45). Bu girişim, ilk tanıtım
yazısında da belirtildiği gibi, Vakıflar Umum Müdürlüğü'nün onarım etkinliklerini
Mimarlık topluluğuna duyurmayı amaçlamaktadır.
Eski Eserleri Koruma Encümeni Çalışmaları
Genellikle İstanbul kenti ve yakın çevresinde çalışmalarını yürüten EEKE,
çalışmalarını 1940'lı yıllarda da sürdürmüştür. Encümen, örneğin 1949 yılında
99 toplantı yapmış, kendisine iletilen 550 değişik konuyu incelemiştir (46). Bu
konuların 55'i Müzeler Genel Müdürlüğü'nden, 108'i İstanbul Belediyesi İmar
Müdürlüğü'nden, diğerleri ise İstanbul'un çeşitli ilçelerinden gelmiştir. Bu
süreçte birçok yapı yerinde incelenmiş, bunların onarımlarına ilişkin kararlar
alınmıştır. Encümen aynı yıl, 72 adet eski eserin fişlerini hazırlamış ve tescil
etmiştir (EEKE, 1949,19-23).Encümenin tek yapı ölçeğindeki bu etkinliklerinin yanısıra, çevre ölçeğinde de
çalıştığı görülmektedir. Örneğin, Üsküdar ve çevresinin imar plan çalışmaları
sırasında, Belediye İmar Müşaviri eri 'n in de katılımıyla plan kapsamında bulunan
88 eski eser yerinde incelenmiş ve bu konudaki görüşler İmar Müdürlüğü'ne
iletilmiştir (EEKE, 1949,21).
Korumaya Ayrılan Parasal Kaynaklar
Bütçe 'nin Genel Nitelikleri
Bu dönemde, dört kuruluşun bütçesinde eski eserler ve müzecilik için ödenek
bulunmaktadır. Bunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Maarif Vekaleti, Nafia
Vekaleti ve Vakıflar Umum Müdürlüğü'dür (47).
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kaynakları
Milli Saraylar için, 1941-1945 yılları arasında, yılda ortalama 43.000, 1946-1949
yıllarında ise ortalama 168.000 TL ödenek ayrılmıştır. Bu Ödenek yıllık bütçenin
% 0.01 'idir. Milli Saraylar'ın onarım ve boya ödeneği, 1946 yılından sonra, önceki
yıllara oranla 4.5 kat artırılmıştır.
Maarif Vekaleti Kaynakları
Maarif Vekaleti'nin bütçesinde, daha önce, 'Tarihi Eserler Masrafı' ve 'Müzeler
Masrafı' olarak ayrı başlıklar taşıyan ödenekler, 1943 yılından itibaren, 'Müzeler
ve Anıtlar Genel Giderleri' başlığı altında toplanmıştır (48). 'Müzeler ve Anıtlar
Genel Giderleri'nin sadece bir bölümü doğrudan onarım etkinliklerine gitmektedir.
Sononyılm ilk yarısında (1941-1944), hem müzecilik hem onarım hizmetleri
için yılda ortalama 110.000 TL ödenek alınabilmektedir. Salt onarım için
yılda ortalama 68.750 TL harcanmıştır (EEMUM, 1945, 24-25). Buna göre
onarım harcamaları, yıllık bütçelerin ortalama %63'ünü oluşturmaktadır.
Bunun yanısıra, özel ödenekler de alınabilmektedir. Topkapı Sarayı için 1941-
1944 yılları arasında verilen 939.000 TL., 1943 yılında Ankara, Mahmut Paşa
Bedesteni için verilen 36.000 TL bunlar arasındadır. Ödenekler, 1942 yılma
kadar müzecilik ve onarım hizmetleri için ayrı ayrı verilmekteyken, 1943 yılından
itibaren tek bir ödenek olarak görülmektedir. Koruma ve müzeciliğe ayrılan
ödenekler, tüm bütçenin ortalama 0.028'ini, Maarif Vekaleti bütçesinin 0.32'sini
oluşturmaktadır. Ödenekler, 1945-46 yıllarında en düşük düzeye inmiş, 1947-
1948 döneminde de en yüksek düzeye çıkmışlardır. Buna neden olarak, İkinci
Dünya Savaşı'nın bilimine yakın yıllarda alınan önlemlerin, birçok bütçe
giderinde kısıntı yapılmasını gerektirmesi, buna karşın savaşın bitiminden bir
süre sonra, göreceli bir rahatlamanın gelmesi gösterilebilir.
Bu dönemde de, daha önce başlayan onarımların hemen tümü devam etmiştir.
Kamulaştrma ödeneği ile ise (%18) Antalya, Yivli Minare Camii; Bursa, II.
Murat Türbesi; Kayseri, Döner Kümbet çevreleri ile, Bursa'da bir Osmanlı
Konutu kamulaştırılmıştır.
Nafia Vekaleti Kaynakları
Nafia Vekaleti, 1941, 1942, 1945 ve 1946 yıllarında arkeolojik kazılar için
15.000'er TL ödenek vermiştir. Bunun yanısıra Nafia Vekaleti bütçesinde 1930-
1940 yılları bütçelerinde de yer alan bir ödenek türü son on yılda da
görülmektedir. Kamu yapılarının yapımı ve onarımı için konan ve ne kadarının
eski eser niteliğindeki kamu yapılarının onarımına harcandığını bilemediğimiz
bu ödenek, örneğin, 1946 yılında 19.757.480.- TL olarak belirlenmiştir. Ödeneğin
büyük bir bölümünün, Cumhuriyet'in en çok gereksinimi olan yeni kamu hizmet
yapılarının alt ve üst yapı tesisleri için harcandığı düşünülse de, belli bir
bölümünün mevcut yapıların onarımına ayrılması gerekmektedir. Bunların da yine bir bölümünün, bugün 'kültür varlığı' olarak nitelenen yapılar olduğu
düşünülebilir. Buna benzer bir diğer ödenek de, Maarif Vekaleti bütçesinde,
'Devlet Tarafından Kullanılan Binaların Onarım Giderleri' adı altında yer almakta
ve olasılıkla eski okul yapılarının onarımı için kullanılmaktadır. Bu
ödenek, örneğin, 1947 yılında, 308.235 TL'dir. Aynı yıl, doğrudan eski eserler ve
müzeciliğe tahsis edilen ödeneğin 513.900 TL olduğu düşünülürse, yukarıda
anılan iki ödeneğin sadece bir bölümünün onarıma aktarılması, yine de büyük
bir katkı olarak görülmelidir. Böylece, doğrudan onarıma tahsisli kaynaklar dışında
başka kaynakların da var olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bu ikincil kaynakların
hangi yapılar için kullanıldığına ilişkin yeterli belge bulunamadığından, katkının
niteliği bilinememektedir.
Vakıflar Umum Müdürlüğü Kaynakları
1940'lı yılların ikinci yarısından itibaren, bütçede yer alan ödenek bölümlerinin
içerikleri de verilmeye başlanmıştır. Böylece, bazı başlıklar altında ne tür harcamalar
yapılmasına izin verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, 'Vakıf Akarlarla,
Kamu Hizmetlerinde Kullanılan ve Geliri Olmayan Yapların Yapım ve Onarımı'
için ayrılan ödeneklerle malzeme giderleri; 'Hayrat Onarımı' ödenekleriyle malzeme
bedeli, usta ve içilerin yollukları ve cami çevresindeki yapıların
kamulaştırılması; 'Abideler Onarım Giderleri' ödeneği ile yine malzeme bedeli,
usta ve işçilerin yollukları ve bu kez cami çevresindeki abidelerin
kamulaştırılması yapılabilecektir. Burada ilk akla gelen soru, işçilik ücretinin
hangi ödenekten karşılanacağıdır. Bu konuda ilgili mevzuat herhangi bir
düzenleme içermediği için, Umum Müdürlüğün kendi bünyesinde sürekli ve
kadrolu onarım ustaları bulundurduğu akla gelmekteyse de bununla ilgili hiçbir
uygulama bilinmemektedir (49). Bu ödeneklerden, 'Abideler Onarım Gideri',
1941, 1944 ve 1945 yıllarında, hayrat onarımı ile birlikte verilmiştir. Vakıflar
Umum Müdürlüğü'nün korumaya ayırdığı ödenekler, kendi bütçesinin ortalama
% ll'ini, genel bütçenin ise % 0.06'sını oluşturmaktadır. Bu ödeneğin, Maarif
Vekaleti ödeneğinden %46 daha fazla olması, vakıf harcamaları arasında,
bilemediğimiz oranda yeni inşaatların da bulunması ile açıklanabilir. Bir başka
deyişle, Vakıflar bütçesinde onarım ve yeni yapım karışık olduğu için, onarıma
ayrılan esas kaynaklar saptanamamaktadır. Bu kurum, her yıl, genel bütçedeki
artışla oranlı bir onarım ve yeni yapı ödeneği alabilmiştir.
FULL TEXT (PDF):
- 1-2
75-97