GESTALT THEORY AND CITY PLANNING EDUCATION
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
The author had his education mainly from architect-planners in the 1960s
sharing the first year basic design studio with the students of architecture
in the Department of City and Regional Planning of the Middle East
Technical University. The studio introduced a new and abstract world of
lines, surfaces, volumes, colours, textures that were alien to the students
who had their high school education in a world of written texts and
formulae. This is a universal problem as underlined by Arnheim too, who
claiming ‘Western education has been concerned foremost with words and
numbers’, complains how such processes ‘detach the child from sensory
experience’ (Arnheim, 1965, 3).
Later, in the professional life the effects of basic design education revealed
themselves where it was easier to communicate mainly with architects to
give the environment its final shape. After 1980, the author returned to the
school and participated in the first year studio to revitalize basic design
education and develop design skills of the students that had declined in the
seventies (1).
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Planlama düşüncesinin akıla dayalı aydınlanma çağının ürünü olduğu
söylenir. Plancıların arazi kullanımları, ulaşım sistemleri, iktisadi ve
toplumsal sorunlar ve altyapı ile uğraşacakları bir gerçektir. Bu büyük
uğraşın sonunda, eğer ürettiğimiz kentsel çevreler bizi mutlu etmiyorsa,
çabalarımız boşa gitmektedir.
Yazar,1960’lı yıllarda başladığı kent planlaması eğitiminin birinci sınıf
işliğinde temel tasarımın soyut dünyası içinde ilk kez çizgiler, yüzeyler,
hacimler ve dokulardan oluşan yeni bir çerçeve ile tanışmıştır. Sözcükler
ve sayılardan oluşan orta eğitim sürecinden sonra tanışılan bu dünyanın
etkileri tüm meslek yaşamı boyunca sürmüş ve çevreye son biçimin
verilmesinde çevreye biçim veren uzmanlarla daha etkin bir iletişim
kurmasını sağlamıştır. Bu nedenle, kentin biçiminin üretilmesinde etkin
olan kent plancılarına eğitimleri sırasında görsel becerilerin kazandırılması
açısından geştalt kurallarının öğretilmesi ve uygulatılmasının önemli
olduğuna inanmaktadır.
Alman dilinde gestalt şekil, biçim, örüntü, yapı, düzen gibi çok sayıda
kavramı içeren bir anlam taşımaktadır. Gestalt kurallarının temelini
oluşturan parça ile bütün arasındaki ilişki ise eğitim bilimlerinin de
üzerinde durduğu bir olgudur. 1920’li yıllarda temelleri kurulan geştalt
kuramında bütünün mü parçaları etkilediği, yoksa parçaların mı bütünü
belirlediği tartışılmış ve bu eytişimsel ilişki içinde bütünün parçaların
toplamından farklı bir şey olduğu vurgulanmıştır. Bu çerçevede görsel
dünya için birey, tek tek nesneleri değil, nesnelerin oluşturduğu bileşimi
(composition) algılamaktadır. Bileşimi oluşturan tasarlama eylemi ise iki
temel kavram (category) üzerinde kurgulanmaktadır; cansız doğaya bir
amaç ve yön veren düzen (order) ile her bütünün sahip olduğu anlam
(meaning or significance), bileşimin niteliğini oluşturmaktadır.
Anılan çerçeve içinde tanımlanan gestalt kuramının bir diğer temel özelliği
de problem çözümü ve yaratıcılık üzerine geliştirdiği söylem olmuştur.
Tasarım eğitimi açısından parçalanmış, ilintilendirilmemiş bilgi yerine
bütünün kavratılması ve bu bütünün yeniden nasıl örgütleneceğinin
öğretilmesi, bütün parça ilişkisinin çok daha karmaşık olduğu kentin
planlaması açısından daha da önemlidir ve eğitimin temel niteliği olarak
algılanmaktadır.
Benzerlik, yakınlık ve süreklilik gestalt kuramcılarının belirlediği ilk
kurallardır. Bunlara daha sonra çerçeveleme, birbirini tamamlayan
biçimler, simetri, aynı doğrultuda olma, okunurluk, ortak yazgı ve
birleşebilirlik gibi nitelikler eklenmiştir. Gestalt kuralları kimi ilişkileri
ve düzenleri tanımlayabilmekte, buna karşın har zaman da açıklayıcı
olamamaktadır. Bu durumu gözleyen kuramcılar deneyim olgusunu da
geştalt kuralları arasına sokmuşlardır.
ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü birinci sınıf işliği gestalt
kurallarının öğretildiği, deneyimlendiği ve uygulandığı bir çerçeveye
oturmaktadır. Arka planın (ground) ön plan (figure) kadar değerli olduğu,
düzen ve gönderme çerçevesinin (frame of reference) yalnızca görsel
dünyanın değil her alanın tanımlanmasındaki önemi, görsel dünyanın
soyutluğu içinde önce iki ve üç boyutlu temrinlerle geliştirilmekte, daha
sonra bunlar gerçek dünyada uygulamaya konulmaktadır. Birinci yarıyılın
sonunda, edinilen beceriler mekânın düzenlenmesinde kullanılmakta,
kademelenme, özel ve ortak alanlar, yapı, omurga ve kenar gibi ögeler
gestalt kuralları çerçevesinde biçimlendirilmektedir.
İkinci yarıyılda ise bu beceriler bir antik kentte sınanmakta ve
uygulanmaktadır. Tasarım ve planlama tümdengelim ile tümevarım
yöntemlerini içinde barındırmalıdır. Öğrencilere önce yerden bağımsız
olarak tümevarım yöntemi içinde yaşam birimi, küme ve mahalle
temrinleri verilmekte, daha sonra işliğin o yılki konusunu oluşturan antik
kent ziyaret edilmektedir. Antik kentler soyuttur, izleri vardır, kendileri
yoktur. Bunun eğitim açısından önemli olduğuna inanılmaktadır. Bir diğer
özellikleri ile hepsi temel tasarım ilkelerine göre düzenlenmişlerdir.
Bu çerçevede ziyaret edilen kentlerden Priene ve Milet ızgaranın, Side
ve Perge omurganın gestalt etkilerini öğrencilere öğretmiştir. Hattuşaş
ise surlar içinde bir dağınık eski zaman metropolisinin karmaşık yapısını
öğrenciye sunmuş, Phaselis omurganın nasıl mekânsallaştırıldığının
resmini göstermiştir. Çok katmanlı kent Bergama ise soyut bir ızgaranın
yükseklerdeki Akropolü, orta kenti ve aşağı kenti nasıl denetlediğini,
Asklepeion ile Akropol arasındaki çok uzaklardan kurulan görsel ilişkiyi
öğretmiştir. Anılan soyutluklar öğrencileri de yüreklendirmiş, öğrendikleri
gestalt kuralları çerçevesinde bir yandan mevcut kentlere müdahale
ederken, bir yandan da bu kentlerin nasıl geliştirilebileceğinin yollarını
aramışlardır.
Kentin biçiminin üretilmesi iki ve üç boyutlu olarak bir bileşime
(composition) oturmaktadır. İki boyutlu olarak mülkiyet, üç boyutlu
olarak da imar hakları kentin biçimini belirlemektedir. Eğer bu biçimi
kent plancıları belirliyorlarsa, kent planlaması eğitimi öğrencilere geştalt
kurallarını öğretmekle yükümlüdür. Salt işlevsel ilişkiler ve nicel teknikler
iyi bir kent yaratmamıştır. Kent planlaması eğitimi yapılaşmış çevrenin
mekânsal niteliklerinden vazgeçemez. Bu çalışma, kent planlaması
öğrencilerine gerekli beceri ve duyarlılığı sağlayabileceğine inanılan gestalt
kuralları üzerinde durmuş ve birinci sınıf işliğinde bu kuralların nasıl
uygulandığına ilişkin bilgi ve tartışmaları kapsamıştır.
FULL TEXT (PDF):
- 1
93-113