THE ROLE OF ART IN SCIENCE
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The study of architectural, urban and related technical design struggles
with its context sensitivity hampering a contextless and categorybound
scientific generalization. Many concepts describing design issues
are different from the categories and variables of empirical science.
Incomparable categories such as ‘strong’, ‘useful’ and ‘beautiful’ have
to be combined in design. These combinations cannot be expressed in a
‘statement-based’ scientific discourse. Design annoyingly jumps through
its sentences and statements that unroll primarily in time. Images are
indispensible in communicating the spatial diversity observed or intended.
Materializing spaces allows contradictions, but it is not irrational. It
only transcends the categories of verbal language and classical logic. It
uses the sources of imagination in a rational, but not always in a logical,
and certainly not in a predictable way. Art shifts the boundaries of
imagination. And imagination is the foundation of both science and design.
Art transcends categories into new imaginations. New imaginations are
required to find new categories as components of a composition. Design
restricts itself to realizable imaginations. Its boundary is ‘possibility’,
whereas science restricts itself to ‘probability’.
Science is a human design, and design is an art. So, even science is an
art, a human creation. After all, probability supposes possibility and that
supposes imagination. Imaginations and designed instruments often have
preceded scientific progress. Design is not a part of science, but science
is a part of design. It is in particular a part of the realization of a design.
That shows the advantage of a scientific education for designers. It makes
them less vulnerable in the company of specialists. A design concept will
weigh up and integrate advice from the specialists. And these advices are
often contradictory. Diverging specializations result in an archipelago of
sciences, no longer criticizing each other. That is why science falls in the
public’s esteem. But, here is still a demand for imagination. That is the role
of art and design.
The public imagination fails in solving actual problems. It fails by global
homogenization of culture, its everywhere generalized solutions. It
fails by a decreasing awareness of real bio-diversity. It fails by a lack of
awareness of the combinatory explosion of possibilities imagination can
produce. Design should explore the improbable possibilities. It should
shift incomparable categories just as our senses combine different sensory
impressions. That is the foundation of concept formation. It integrates
the experience of moving your body into object constancies while the
boundaries are shifting. These new objects may become the different
components and details of a design composition. And every level of scale
has its own composition causing an interesting tension if it does not break
down into chaotic incoherence.
The legend of a drawing is the key of the composition, its vocabulary.
It designates the components of the composition and its characteristic,
crucial, connecting and marking details. To explore our possibilities, to
extend our freedom of choice, we have to break down the limitations of our
imagination, increasingly bounded in cliché’s by the mass media. We have
to study the hidden suppositions of our imagination to find improbable
possibilities. Since science is broken up into specialisms, hiding themselves
in subcultures, paradigms and jargon, art and design now have a task in
science.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Mimarlık, kentsel tasarım ve ilgili tüm teknik tasarım alanları, bağlamsız
ve kategori bağımlı bilimsel genellemeyi reddeden bir bağlam duyarlı
yaklaşımla hareket ederler. Tasarım konularını tanımlayan birçok kavram,
kategorilerden ve görgül bilimin değişkenlerinden farklıdır. ‘Dayanıklı’,
‘yararlı’, ‘güzel’ gibi birbirleri ile karsılaştırılamayan kategoriler tasarımda
biraraya gelmek durumundadır. Bu birleşimler (kombinasyonlar) ‘yargı
temelli’ (statement-based) bilimsel söylemlerle açıklanamazlar. Tasarım,
sinir bozucu bir biçimde, zamanla açıklığa kavuşturacağı hüküm ve
saptamalarla yola çıkar. Görsel imgeler, gözlenen ve niyet edilen mekansal
çeşitlilik ile iletişim kurmada kaçınılmazdır. Mekanı cisimleştirmek
çelişkileri olanaklı kılar, ancak bu akıldışı bir durum değildir. Tasarım,
sözel dile ve klasik mantığa aşkınlaşır. Tasarım, akılcı ama her zaman
mantıklı olmayan, kesinlikle öngörülemez bir biçimde imgelemin
kaynaklarını kullanır. Sanat düşgücünün (imgelemin) sınırlarını öteler.
Düsgücü hem sanatın hem de bilimin temelidir. Sanat, yeni imgelemlere
doğru kategorilerin ötesine geçer. Yeni imgelemler, yeni kompozisyonların
yapıtaşı niteliğindeki yeni kategorileri bulmak için gereklidir. Tasarım,
kendini gerçekleştirilebilir imgelemler ile sınırlar. Bilim kendini ‘olasılık’ ile
sınırlarken tasarımın sınırı ‘olabilirliktir.
Bilim beşeri bir tasarımdır, tasarım ise bir sanattır. Bu durumda bilim
bir sanat ve beşeri bir yaratımdır. Bu nedenledir ki olasılık, olabilirliği
ve olabilirlik de düşgücünü varsayar. İmgelemler ve tasarım araçları
sıklıkla bilimsel gelişimin önünü açarlar. Tasarım bilimin bir parçası
değilse de, bilim tasarımın bir parçasıdır. Bilim, tasarımın tikel olarak
gerçekleştirilmesi durumunda yer alır. Bu, tasarımcıların bilimsel
eğitiminin ayrıcalıklı konumuna işaret eder. Bir tasarım kavramı farklı
uzmanlardan gelecek önerileri tartıp bütünleştirecektir. Bu öneriler çoğu
zaman karşıt ya da çelişkilidir; ama tasarım bundan güçlenerek çıkacaktır.
Farklı uzmanlaşmalar, bilimde birbirlerini eleştiremez hale gelen farklı
bilim alanlarının takımadaları gibi bir aradalığa yol açmaktadır. Bilim
bu yolla kamuoyunda saygınlığını yitirmektedir. Bununla birlikte hala
düşgücü için bir talep söz konusudur. Bunu da sanat ve tasarımın rolü
sağlayacaktır.
Kamusal imgelem gerçek problemlerin çözümünde başarılı olamamıştır.
Bu başarısızlığın nedeni, her bağlamda çözümleri genelleyen kültürün
küresel homojenleşmesidir. Gerçek biyo-çeşitliliğin varlığına yönelik
farkındalığın azalmasında bu başarısızlığın rolü vardır. Düşgücünün
üretebileceği olanakların birleşimsel keşfi konusundaki farkındalık da,
bir diğer etken olarak etkindir. Tasarım, olası olmayan olanaklılıkları
aramalıdır. Duyularımızın farklı duyusal etkileri birleştirmesi gibi tasarım
da karsılaştırılamayan kategorileri ötelemek durumundadır. Bu, kavram
inşasının temelidir. Bu durum, sınırlar ötelenirken bünyenizin nesnenin
kararlılığı içerisinde hareket ettirme deneyimini bütünler. Yeni nesneler,
yeni tasarım kompozisyonlarının yapıtaşı ve ayrıntısı haline gelir. Her
ölçek düzeyi, eğer kaotik uyumsuzluğa meydan vermiyorsa, ilginç bir
gerilime neden olan kendi kompozisyonuna sahiptir.
Bir tasarım çiziminin lejandı, kompozisyonun anahtardır, onun sözcük
dağarcığıdır. Kompozisyonun yapıtaşlarını, karakteristiğini, can alıcı,
ilişkilendirici ve belirleyici ayrıntılarını belirler. Olabilirliklerimizi
keşfetmek, seçim özgürlüğümüzü geliştirmek için artan bir biçimde
kitle iletişim araçlarının klişeleriyle sarmalanan düşgücümüzün
sınırlarını kırmak zorundayız. Olası olmayan olabilirlikleri bulmak için
düşlemlerimizin gizli kabulleri üzerine çalışmalıyız. Bilim, kendini altkültürlere,
değerler dizilerine (paradigmalara) ve jargonlara gizleyen
uzmanlıklara böldüğü için, sanat ve tasarım, bilim içinde bir göreve
sahiptir.
FULL TEXT (PDF):
- 1
23-44