STRUCTURALISM II
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Author Name |
---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Structuralisme (yapısalcılık) diğer bilim yöntemlerinin aksak
veya kısıtlı yönlerine karşı çıkartabileceği tutumları aslında
tam olarak benimsemiyor. Daha da çok toplum bilimlerinde
"yapısalcı" yöntem sıkıştırılmış veya katı uygulamalarla
sonuçlanıyor'. Katılık structural iste 'ler tarafından da
görüldüğünde, bu düşünürler yöntem sınırlarını yumuşatıyorlar.
Böyle bir işlem "Yapısalcı" yöntemin tanımını çökertiyor.
"Yapısalcılık" ele aldığı konuları semiologie'ye. sınırlamakla,
ve bunu yaptığında semiologie' dilbilimi içinde tutmakla toplum
ve çevre/uzam konularına olan genişlemesinde önemli yanlış
adımlar atmaktadır. Bu çerçeveden çıkışı da ancak functional ism
(işlevcilik) yönüne olacaksa, ikisi de belirli tanımlanmamış bu
yöntemlerin içice girmesi "yapısalcı" yaklaşımların katkısını
büsbütün azaltmaktadır.
"Yapısalcı" düşünürler de, diğer yaklaşımların çoğunluğunda
olduğu gibi, bilim iddiası taşıyan alt-yöntemlerini toplumları
değişmezlikleri üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Şimdiye kadar
biriken "bilimin" neredeyse tümünde gözüken şekilde, bilim
adamlarının yöntem yapılarında herşeyden Önce kendi yaşamlarının
karışık ilişkileri gözükmez. Bu temizlenmiş yazı dünyası,
içinde yaşadığımız tozlu ve çurüklü sandık odasının olduğu gibi
kalması yönünde en büyük çabalardan bir tanesidir.
Çevre ve uzama functionalist yaklaşımlara büyük şüphe ile
bakmamız gerekiyor, çünkü bunlar toplumun geçim yasaları ile
uğraşır gibi gözükürken, bir taraftan insan yaşamı ile ilgili
diğer çözümlemeleri havaî ve "hafif" gibi göstermekte, diğer
taraftan iş ve üretim yaratmaya katkı yapacak yerde
değiştirilmesi gereken üretim ve ilişki yöntemlerini yasa
olarak baş köşeye oturtmaktadır.
İnsan ve toplum yaşamında anlamların bilim sınırları dışında
tutulması'"maddeci" bir görüşün gereği değildir. Böyle bir
iteleme ancak belirli tarihî şartlara kavuşmuş bir ticaret
dünyasının yarattığı functional ism'den ve buna akrabalığı
olan rationalism çeşidinden gelir. "Yapısalcılığın"
görünürdeki ilk gücü yaşamanın Önemini ve anlamları bilim
çerçevesi içinde sokmaktadır. Buna rağmen yaşamaya ve
anlamlara önem verenler, van Eyck ve Baird ve sayısız birçok
kişi, "yapısalcı" yöntemi tüm veya parça olarak
benimsememektedir.
"Yapısalcı" yöntemi çeşitli derecelerde benimseyenlar arasında
Jencks semiology'sinde ikili yerine üçlü bir ilişki kullanmaktadır
(şey'ler, düşünce, im: serbest çeviri AG). Jencks insan yapısı
çevreyi dilbilimindeki gibi en ufak anlam birimlerine
indirgemeye çalışmakla "yapısalcılığın" atomism'e karşı olması
gereken tutumuna ters düşmektedir, böyle ufak birimler olup
olmayacağı bir tarafa. Jencks'in intrinsic adlandırdığı
kuramlar insan kavram ve sinir yapısı ile evren arasında
"evvelden verilmiş" benzerlik görürler.
Extrinsic kuramlarda ise kavramlarımız sinir yapımız tarafından
bir defalık olarak verilmiş değildir, toplumun tarihi boyunca
yavaşça biçimlenirler. Bu ikinci durumda bile kavramlarımız
birçok düşünüre belirlenen değil, belirliyici ve değişmez
olarak gözükmektedir. Jencks tanımladığı önemli ikiliyi
çözmediği gibi, çözümlemelerde insan algılamasını "aradan
çıkartmayı" gözetmediği için insan algısı gene "dış" dünyanın
belirleyicisi gibi kalmaktadır. Semiologie böyle bir köşeye
itelenmemeli.
Hillier ve Leaman ile arkadaşları uzam için bir syntax kuramı
denemesi yapmaktadırlar. Bu yaklaşımın içinde syntagma
varsayımları gizlidir.
Bu kurama çok yer vermek gereğini duymakla beraber hiçbir
şekilde ciddiye alamadık. İnsan yapısı çevreyi syntagma (syntax)
kurallarının belirleyeceği çok şüphelidir. Bunun farkında
olması gereken yazarlar "yapısalcılığın" paradigma ve
çok-değerlilik gibi yönlerine döneceklerine kurallarını
randomisation (rastgele'likte her bir birimin seçilme veya
içerilme olasılıklarını rastgelmeye bırakmayan yöntemler:AG)
ile çeşitleme yoluna gitmişler.
Yazarların alan ve duvar gibi bilinen şeyleri soyutlama
yollarını çözümlemeler için tamamı ile yararsız bulduk. Bununla
beraber, yazarların başka düşünürler tarafından geliştirilmiş
bir yaklaşımı kuramları içine sokmak isteyişleri geçerli
functionalist katılıkların ötesindedir: insan yapısı çevre
toplum baskılarının sonucu veya izdüşümü olabileceği gibi,
tersine bunlardan kaçış yolları açarak baskının gözden
kaçırılmasında istenileni sağlayabilir.
Barthes anlamların önemi üstünde en açık seçik duran bir
düşünürdür. Bununla beraber, van Eyck ve Baird ve Broadbent ve
başkalarından çok daha fazla structuralisme'in formalism'lerine
bağlı olduğundan functional ism ve metaphor 'lar üstünde
adamakıllı kararsızdır.
Functional ism'in "yapısalcılık" temelleri ile kıyaslanması:"
sayısız çeşitleri olan işlevcilik bir ucunda evreni en ufak
kavram birimlerine bölerek bunların üstünde nicelik işlemleri
yapar. Bu durumda evreni çeşitli şekilde okuyabilmesi
kavramların seçimine bağlı kalır. Ayrıca bu okuyuşlar bir araya
getirilecek yöntemle yapılmamaktadır. Diğer uçta işlevcilik bir
toplum bütününün değişmeden veya yıkılmadan işler kalmasında
alt parçaların görevini araştırmaktadır. Bu durumda çeşitli
okuyuşlar, yöntemin gereği olarak yapılamaz.
"Yapısalcılık" işlevciliğe oranla, üstelik tek bir olguda bile,
evrenin çeşitli okunuşlarını verebilirdi, - "canı isteseydi",
Ayrıca böyle bir yaklaşım birçok fransız düşünürünün arzular
gibi gözüktüğü dialektik'e benzerliği sağlama yönünde önemli
bir adım olurdu.
Functional ism'in kesintisiz değişkenler ve dengeli uyumlar
dünyasına karşın, structuralisme ilk bakışta kesintili olguları
inceleyebilecek bir yöntem gibi gözükür. Kesintisizlikler ve
uyumlar bir ideologie dünyasıdır ve bütün olguları kendi
tanımlarına uydurmak üzere biçim değişikliğinden geçirirler
(transformation), Buna karşılık kesintili çözümlemede
kesintisiz değişkenler de içerilebilir ve evrenin dengesiz
değişmeleri denge kalıplarına sokulmaz. "Yapısalcılık" bu
yöntemlerini kullanmamaktadır.
Ayrıca "yapısalcılık" olguları, çözümleme ve kavramlarla gidiş
gelişte inceleyeceğine, bir icîea'lar dünyasının ham maddesi
gibi kullanmaktadır.
Marx'ci yaklaşımla "yapısalcılık" arasında benzerlikler
bulunabilir. Bununla beraber benzerlikleri her halde
Levi-Strauss, Godelier, Paz, Viet, Harvey ve diğerlerinin
aradığı çizgiler dışında yoklamak gerekirdi. Althusser
yönlenmeleri ise fazla zorlanmış ve henüz tazedir. Sorun bir
Fransa ve İtalya sorunu gibi gözükmektedir. İtalyan yazarlarında
konu daha iyi tartılmış gibi görünür . Bu durumda iyi
bildiğim Birikim dergisi tartışmalarını ne metinde ne de
türkçe özetinde ele almamayı doğru buldum, ve sayfa kısıtlaması
bunun ancak ikincil bir yönü. Üçüncü fakat en önemli nokta
structuralisme'in Marx'ci yaklaşıma tıpatıp uyup uymadığı
yolundaki araştırmaların kısırlığı, şaşırtmaca yaratma ve çift
yönlü yobazlıklara yönlenme sakıncalarıdır.
FULL TEXT (PDF):
- 1
65-89