İSTANBUL DESTINATION OF FLAUBERT
Journal Name:
- Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
As known, among literary genres, the type of travel literature is much closer to the memoir literature. The
author gives not only a personal memoir while traveling but also the region’s demographic, social, cultural and
economic characteristics. West for East, especially Jerusalem is an important settlement as for the birthplace
of Jesus, crucification of Jesus by the Romans, and the spread of Christianity. Holy Land (Terre Sainte), known
as the realms, has always attracted the attention of the Western intellectuals, writers and poets. Since the
early XIX century the French writers such as Nerval, Chateaubriand, Lamartine, Gautier, and many more, the
author of the novel Madame Bovary (1857) Gustave Flaubert (1821-1880) take its place among the authors
of this privileged performing of Eastern journey. Authors reflect plenty of their observations, determinations
and memories in their works. Almost all writers are also skilled and ambitious pilgrims. The author gathers the
needed accumulation while travelling. In this study we will research the destination of Istanbul in “Eastern
trips,” (Voyage en Orient) in which Gustave Flaubert and his friend Maxime Du Camp went on a journey in
1849.Flaubert hasn’t kept his admiration in front of Istanbul’s splendid Galata Tower, gorgeous Hagia Sophia
mosque, dazzling Topkapi Palace and the high city walls. 2010 European Capital of Culture, Istanbul has hosted
many civilizations. Today the city is spread over the continents of Asia and Europe; Istanbul was then one of the
Khalkeidon cities and then became Constantinopolis, the capital of the Eastern Roman Empire, and then finally
became the capital of the Ottoman Empire. In the past, many authors such as Flaubert wrote many articles
about Istanbul, and today the city has become the most attracted place among tourists in the world: Beyoglu
Uskudar, Tarabya, Ortakoy, Buyukdere Tophane streets have made important places in the memories of the
readers. Literature-Tourism relationship establishes a big role for the city and its history.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bilindiği üzere gezi edebiyatı, yazınsal türlerden en çok anı türüne yakındır. Yazar seyahat ettiği bölgenin
demografik, sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri yanında kişisel anılarına da yer verir. Batılılar için Doğu,
özellikle Kudüs, İsa’nın doğduğu, Hıristiyanlığın yayıldığı ve Romalılar tarafından İsa’nın çarmıha gerildiği önemli
yerleşim merkezidir. Kutsal Topraklar (Terre Sainte) olarak anılan bu diyarlar, Batılı aydın, yazar ve şairlerin hep
ilgisini çekmiştir. XIX. Yüzyıl başlarından itibaren Fransız yazarlardan Nerval, Chateaubriand, Lamartine, Gautier
ve daha birçok Fransız yazar gibi Madame Bovary (1857) romanının yazarı Gustave Flaubert’de ( 1821-1880)
Doğu seyahatini gerçekleştirerek bu ayrıcalıklı yazarlar arasında yerini alır. Yazarlar gözlemlerini, anılarını ve
tespitlerini eserlerinde bol bol yansıtırlar. Edebiyatçıların büyük bir kısmı, aynı zamanda usta ve tutkulu birer
seyyahtır. Yazar, seyahat ederek yeni eserleri için gerekli olan bilgi ve birikimi elde eder. Biz bu çalışmamızda
Gustave Flaubert’in fotoğrafçı arkadaşı Maxime Du Camp ile birlikte 1849 yılında çıktıkları “Dogu Seyahatleri”
(Voyage en Orient) kapsamında İstanbul destinasyonunu irdeleyeceğiz. Makalemiz dört bölüm içermekte
olup giriş bölümünde Flaubert’in Doğu Gezisi hakkında genel bilgi, birinci bölümde doğu egzotizmi ve
Flaubert, ikinci bölümde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti, üçüncü bölümde Flaubert’in İstanbul günlüğü
hakkında bilgiler verilecektir.
Flaubert; İstanbul’un görkemli tarihi eserleri olan Galata Kulesi’nden, muhteşem Ayasofya Camisi’nden, göz
kamaştırıcı Topkapı Sarayı’ndan ve Osmanlı’nın yıkılmaz surlarından hayranlığını gizleyememiştir. 2010 Avrupa
Kültür Başkenti olan İstanbul birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bugün Asya ve Avrupa kıta’ları üzerine
yayılmış bir kent olan İstanbul, geçmişte birçok medeniyete başkentlik yapmıştır; Khalkeidon kentlerinden
sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti Constantinopolis, ardından Osmanlı İmparatorluğun’nun
başkenti olmuştur. Geçmişte, Flaubert gibi birçok yazarın İstanbul ile ilgili yazıların kaleme alınmasıyla, bugün
dünya’nın en fazla turistini çeken eşsiz bir kent haline gelmiş, Beyoğlu, Üsküdar, Tarabya, Ortaköy, Büyükdere
ve Tophane sokaklarının adı okurların belleklerinde yer etmiştir. Edebiyat – turizm ilişkisinin kurulması kente
ve tarihe katkı sağlamaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 1
47-56