Buradasınız

TOPLUMSAL AÇIDAN MARMARA’DA DEPREM RİSKİ

RISK OF EARTHQUAKE IN THE MARMARA REGION FROM A SOCIAL PERSPECTIVE

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (2. Language): 
Destructive impacts of natural phenomena can increasingly be controlled by mankind. From this point of view, it is impossible to characterize earthquake disasters only as a function of the power of nature. In the developed countries of our age, the peril of earthquakes has been transformed in most cases to a manageable risk reducible to a level where the threat to human life has been reduced massively. However, the reduction of the risk of earthquakes is not only a consequence of the affluent society. A society which can mobilize resources but is not aware of the true dimension of the risk will behave unwillingly to use its resources for risk reducing measures. We see this situation in the example of the city of Istanbul, which shows a relatively high performance from the aspect of regional economic development. In this city, the fact that no sufficient preventive measures have been taken against earthquake disasters, although the risk has been foreseen by scientists, can not be explained only through the failure of authorities, but through the failing responsibility of citizens for their own life, too. Fatalistically ignoring the risk of earthquake, in typical cases people expose themselves to mortal danger for the sake of material wealth.
Abstract (Original Language): 
Doğal felâketlerin yıkıcı etkileri insanlık tarafından giderek denetim altına alınmakta ve bu süreç devam edegelmektedir. Bu açıdan bakıldığında deprem felâketlerini yalnızca doğanın gücünün bir fonksiyonu olarak karakterize etmek mümkün değildir. Çağımızın gelişmiş toplumlarında deprem tehlikesi yönetilebilir bir riske dönüştürülmüş ve çoğu durumda insan yaşamını kitlesel biçimde tehdit etmeyecek düzeye indirgenmiştir. Ancak, riskin azaltılması yalnızca refah toplumunun bir sonucu değildir. Riskin gerçek boyutlarının bilincinde olmayan bir toplum, kaynakları bulunsa bile onları risk azaltıcı önlemlerde kullanmakta isteksiz davranır. Bölgesel ekonomik gelişmişlik açısından yüksek bir performans gösteren İstanbul örneğinde bunu görmekteyiz. Bu kentte, deprem felaketi bilim adamları tarafından öngörülmesine karşın yeterli önleyici önlemler alınmamış olması yalnızca yönetimlerin hatası olarak açıklanamaz. Bu aynı zamanda kentlilerin kendi yaşamları üzerindeki sorumsuzluğunu gösterir. Tipik örneklerde, deprem riskini kaderci bir biçimde görmezden gelen insanlar maddi refah uğruna yaşamlarını ölümcül tehlikeye atmaktadır.
1-29