Acute Kidney Injury after Hematopoietic Stem Cell Transplantation
Journal Name:
- Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
OBJECTIVE: The aim of this study was to closely follow up renal functions in patients for a period
of 100 days after hematopoietic stem cell (HSC) transplantation in order to be able to determine the
incidence, possible causes and risk factors of acute kidney injury (AKI).
MATERIAL and METHODS: Forty eight allogeneic (%73.8) and 17 autologous (%22.6) HSC
transplantation patients were included in the study. All patients were followed for the signs and
symptoms of AKI for a period of 100 days after the HSC transplantation. All HSC transplantation
patients were included in the study except those with end-stage renal disease. Complete blood count and biochemical parameters were measured in all patients. Twenty-four hour urine samples were collected at the beginning and at +7, +14, +21, +30,
+60 and +90 days after the HSC transplantation. The urine samples of the 24 hour collected urine were analyzed to calculate creatinine clearance
and to obtain proteinuria. All etiologic factors which may be a cause for AKI were recorded during the follow up period.
RESULTS: It was found that AKI was more common in allogeneic HSC transplantation than in autologous HSCT patients. It was determined that
serum creatinine levels were at least doubled in 24 of 65 HSC transplantation patients. All of these 24 patients were allogeneic HSC transplantation
patients.
Creatinine clearence values were decreased by more than 50% in 12 patients, three of whom were autologous HSC transplantation patients
while serum creatinine levels were not doubled in these patients. In conclusion, AKI were diagnosed in 36 of the 65 patients (55.38%). RIFLE
classifi cation is an index which has been developed to evaluate the acute failure in renal functions. According to the RIFLE classifi cation, the
percentage of the AKI development was 78.5%. There were 18 (27.7%), 20 (30.8%) and 13 patients (20.0%) in ‘Risk’, ‘Injury’ and ‘Failure’
groups respectively. There was no difference between the patients developing AKI nor in terms of age and gender. There was no difference
between the patients developing AKI nor with regard to the number of the CD34+ stem cells. Additionally, no difference was found in proteinuria
development and its severity. There was no relation between proteinuria and AKI development. Basal serum creatinine levels were lower in AKI
developing patients (p<0.05) and basal creatinine clearance was higher (p<0.05). Although cyclosporine levels were higher in AKI developing
patients, the difference was not statistically meaningful (p>0.05). Renal function tests returned to normal ranges in 23 of the 36 AKI developing
patients (63.9%). On the other hand, while serum creatinine levels returned to normal values, creatinine clearance slowly decreased in four patients.
However, creatinine clearance levels were increased and serum creatinine levels decreased in four patients.
CONCLUSION: The incidence of AKI in HSC transplantation patients was found to be quite high. Not only should serum creatinine levels, but
also creatinine clearance estimation, determined by collecting 24 hour urine, be used for the aim of evaluating renal functions in these groups
of patients. Measuring solely serum creatinine levels may lead to overlook the patients with decreased creatinine clearance in HSC transplanted
patients. It should be emphasized that timely diagnosis has great importance to prevent the progression of AKI.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
AMAÇ: Hematopoietik kök hücre (HKH) nakli yapılan hastaların böbrek fonksiyonlarının ilk 100
günlük süre içinde yakından izlenmesi, akut böbrek hasarı (ABH) insidansının belirlenmesi, nedenlerinin
ve risk faktörlerinin ortaya konmasıdır.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Çalışmaya 48’i allojenik (%73,8), 17’si otolog (%26,2) olmak üzere HKH
nakli yapılan ve son dönem böbrek yetmezliği olmayan toplam 65 hasta dahil edildi. Tüm hastalar,
HKH nakil sürecinin ilk 100 günü boyunca akut böbrek hasarı belirti ve bulguları yönünden yakından
takip edildi. Tüm hastalara ait tam kan sayımı verileri ve ayrıntılı biyokimyasal inceleme yapıldı. 24
saatlik idrar hastanın yatışında, nakil sonrası +7, +14, +21, +30, +60 ve +90. günlerde biriktirildi.
Biriktirilen idrardan kreatinin klirensi ve proteinüri tespiti için örnek gönderildi. Takipler esnasında
akut böbrek hasarına neden olabileceği düşünülen etkenler kaydedildi.
BULGULAR: Allojenik HKH nakli hastalarında, otolog HKH nakli hastalarından daha yüksek oranda
ABH gözlendiği saptandı. HKH nakli yapılan 65 hastanın 24’ünde serum kreatinin düzeyinin en az
ikiye katlandığı tespit edildi. Bu 24 hastanın tamamı allojenik HKH nakli yapılan hastalardı. Üçü otolog
HKH nakli hastası olmak üzere 12 hastada da serum kreatinin düzeyi iki kat artmamasına rağmen
kreatinin klirensi değerinin %50’den fazla azaldığı gözlendi. Böylelikle 65 hastanın 36’sında (%55,38)
ABH geliştiği ortaya kondu. Bir ABH değerlendirme ölçeği olarak değerlendirilen RIFLE sınıfl amasına
göre ise ABH gelişme oranı %78,5 idi. ABH gelişen ve gelişmeyen hastalarda verilen CD34+ kök hücre
sayısı bakımından ve proteinüri gelişimi ve şiddeti yönünden fark yoktu. Ayrıca proteinüri varlığı ile
ABH gelişimi arasında ilişki tespit edilmedi. ABH gelişen hastaların bazal serum kreatinin değerleri daha
düşüktü (p<0,05). Bazal kreatinin klirensi değeri ise daha yüksekti (p<0,05). ABH gelişen hastalarda
siklosporin düzeyleri daha yüksek bulunmasına rağmen aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı
bulunmadı (p>0,05). ABH gelişen 36 hastadan 23’ünde (%63,9) böbrek fonksiyon testleri tamamıyla
düzeldi. Geriye kalan hastalardan dört hastanın kreatinin değerleri normale dönerken kreatinin klirens
değerleri hafi f düzelmeyle birlikte normalden düşük kaldı. Dört hastada ise kreatinin klirensleri düşük,
serum kreatinin seviyesi ise yüksek kalmaya devam etti.
SONUÇ: HKH nakli yapılan hastalarda ABH sıklığının oldukça yüksek olduğu tespit edilmiştir. HKH
nakli hastalarında böbrek fonksiyonları değerlendirilirken sadece serum kreatinin düzeyi ölçümüyle
yetinmeyip 24 saatlik idrar biriktirilerek kreatinin klirensi tayini yapılmalıdır. Ayrıca ABH’nın
ilerlemesinin önlenmesi için zamanında tanınmasının gerekli olduğu üzerinde durulmalıdır.
FULL TEXT (PDF):
- 2
102-107