HEPATITIS C VIRUS AND RENAL TRANSPLANTATION
Journal Name:
- Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
1970'li yılların sonlarına doğru, yapılan epidemiyolojik, laboratuvar ve hayvan deneyi çalışmaları sonucunda A ve B hepatiti dışında bir viral hepatit varlığı tanımlanmış ve non-A, non-B hepatiti (NANBH) olarak adlandırılmıştır. Farklı bulaş şekilleri, oluşan salgınların farklı coğrafik dağılımları, benzer klinik tablolara rağmen prognozun ve karaciğer (kc) histolojilerinin farklı olması, NANBH'lerinin farklı viral etkenlerle ortaya çıktığını düşündürmüştür. Uzun süren çalışmalar sonucunda 1989'da Choo ve arkadaşları, hepatit C virusu (HCV) olarak adlandırılan virusu klonlamışlardır. Bunu izleyen yıllarda NANBH tablolarının %80-90'ında HCV'nun etken olduğu gösterilmiştir (1).
Epidemiyoloji:
Japonya, Amerika'nın güney kısmı, Akdeniz, Afrika ve Orta Doğu'da sağlıklı kan vericilerinin %1.5'u, Kuzey Amerika, Kanada, Batı Avrupa'da ise %0.5'i anti-HCV pozitiftir (2,3). Türkiye'de yapılan taramalarda anti-HCV pozitifliği %0,3-l,8 olarak saptanmıştır (1).
Böbrek yetmezliği olanlarda gerçek prevalans uzun yıllar saptanamamıştır. Avrupa Nefroloji Birliği'nin 1993 verilerine göre Avrupa ve Akdeniz'deki HD hastalarında anti-HCV prevalansı %17.7 olarak belirlenmiştir. Mısır'da %44, Romanya'da %35, İtalya'da %27, Fransa'da %19 olan prevalans, İngiltere, Almanya ve Avusturya'da oldukça düşük (%2-10) bulunmuştur. Türkiye'de HCV prevalansı %30 olarak belirlenmiştir (2,3). Sürekli ayaktan periton diyalizi (SAPD) uygulanan hastalarda prevalans %6,58 olarak bildirilmiştir (4).
Hemodiyaliz hastalarında HCV
Böbrek yetmezliği olan hastalarda ırk, yaşanılan coğrafi bölge, renal replasman tedavisinin tipi, hemodiyalizde kalma süresi, transfüzyon sayısı, transplantasyon sayısı, Hepatit B virusu enfeksiyonunun varlığı anti-HCV pozitifliğini etkileyen faktörlerdir (5).
Hemodiyaliz hastalarında HCV prevalansı uygulanan tanısal teste göre %12-85 arasında değişir. Bu hastalarda HD tedavisinde geçen süre ve yapılan kan transfüzyonlarının fazlalığına paralel olarak artan sıklıkta anti-HCV pozitifliği belirlenmiştir (1,6). Beş yıldır HD tedavisi gören hastalardaki HCV riski, bir yıldır HD'de izlenenlere göre 3 kat fazladır (2). Kan transfüzyon lan da HCV enfeksiyonu riskini 2 kat arttırır. Seropozitif kişiden kan alanlarda anti-HCV pozitifliği ve hepatit oranı %88'dir (2,7). Bununla birlikte hiç kan transfüzyonu almayan HD hastalarında da %7-27 oranında anti-HCV pozitifliği saptanmıştır. Bu yüksek oranlar, nozokomiyal bulaş şekillerini ve diyaliz ünitelerinin enfeksiyon kaynağı olabileceğini düşündürmektedir (2,5). Anti-HCV pozitif donörden transplantasyon da risk faktörüdür. Anti-HCV pozitif vericiden yapılan renal tx ile, alıcıda çok yüksek oranda
anti-HCV (%67) ve HCV RNA (%96) düzeyleri
saptanmıştır (2).
FULL TEXT (PDF):
- 4
179-183