A PASSAGE FROM MYTHOS TO UTOPIA IN THE LEGENDS OF MIGRATION AND ERGENEKON
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The legends are historical mirrors that reflect the cultural life, national conscious and memory of a nation with a literary pleasure. The legends of Migration and Ergenekon that constitute the basis of Eastern literature are the products of experiences produced by society’s memory to struggle against the West by the aim of examining the identity search and causes of migration. These narrations in which centenary experiences are kept alive in oral tradition from one generation to the other are historical, mythological and cultural heritages lightening our future by the past.
The legends of migration and Ergenekon tell how a nation that cannot hold on its history, cultural values, on its “sacred stone”, becomes homeless. Those legends are woven with many mythological symbols that attach a nation to its past. The symbols in the legends such as tree, mountain, water, fire, iron, dream etc. are like a road map by which we can examine the life story and historical data of Turkish nation. This road map can only become clear by clarifying the contents of conscious and unconscious. Tree, mountain and water symbols which are the myths of birth and re-birth are eternal power sources feeding the life energy of the legend. The cases of appearing of mythological mother who exists from the beginning to the end of the legend, are the symbols selected by the public memory to transmit the sensitivity of legend spirit to the reader. Those mythological elements, which lead the way for the hero by giving meaning to his sacred journey, give a potential strength to the legend that is a stop-and-think place.
In this study, in the light of mythological symbols existing in the legends of migration and Ergenekon, we will examine the search for culture and identity under the subtitles such as leaving the father/mother land, the process of enlightment, turning back to the father/mother land, and mythological rebirth.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Destanlar, bir milletin kültürel yaşantısı, millî şuur ve hafızasını edebî bir zevkle sunan tarihi aynalardır. Göç ve Ergenekon Destanları, öz değerlerimize sahip çıkmak, kimlik arayışı ve göç sebeplerini irdelemek amaçlarıyla halk hafızasının ürettiği yaşanmışlıkların eseridir. Asırlık tecrübelerin nesilden nesile sözlü gelenek içerisinde aktarılarak yaşatıldığı bu anlatılar, geçmişin geleceğimize ışık tuttuğu tarihi, mitolojik ve kültürel miraslardır.
Göç ve Ergenekon destanları, tarihine ve kültürel değerlerine “kutsal taşa” sahip çıkamayan bir milletin nasıl evsiz/yurtsuz kaldığını anlatmaktadır. Söz konusu destanlar, bir milleti geçmişine bağlayan pek çok mitolojik semboller ile örülmüştür. Destanlarda geçen ağaç, dağ, su, ateş, demir, rüya, vb. gibi semboller, Türk milletinin yaşam öyküsünü ve geçmişine dair bilgileri çözümleyebileceğimiz bir yol haritası gibidir. Bu harita, yalnızca bilinç-bilinçaltı içeriklerin açımlanmasıyla gün ışığına çıkabilecektir. Doğuş ve yeniden doğuş mitleri olan ağaç, dağ ve su sembolleri, destanın yaşam enerjisini besleyen ölümsüz güç kaynaklarıdır. Destanların başından sonuna kadar yer alan mitolojik ananın tezahürleri, destan ruhunun duyarlılığını okuyucuya iletmek için halk hafızasının seçtiği sembollerdir. Kahramanın kutsal yolculuğunu anlamlandırarak ona yol gösteren bu mitolojik öğeler, her aşamada bir duraklama ve düşünme yeri olarak destana potansiyel bir güç kazandırmaktadır.
Biz bu çalışmamızda, Göç ve Ergenekon Destanlarında yer alan mitolojik sembollerin ışığında göç sebeplerini, kültürel değerleri ve kimlik arayışını ata/ana yurttan ayrılış, erginlenme süreci ve ata/ana yurda dönüş / mitolojik dirilme şeklindeki alt başlıklar halinde değerlendireceğiz.
FULL TEXT (PDF):
- 1
2525-2537