A SURVEYING OF BOOK CALLED LISÂN-I OSMÂNÎ
Journal Name:
- Turkish Studies
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
You know Ali Ekrem Bolayır was the son of Namık Kemal. He was Poet and writer. (b. 1867, İstanbul - d. 27 August 1937).. He sometimes used A. Nadir and İlhâm as pen names in his poems. He was educated by a tutor during his father’s official service on Rhodes (1884) and on the island of Chios (1887). During the reign of Abdülhamid II, he served as the clerk to the chamberlain until he became the Administrator of Jerusalem (1888-1905). Later he served as the Governor of Beirut and the Mediterranean Islands Province, as a professor of text interpretation at İstanbul University (1913-1933) and as a teacher at Galatasaray High School. In the last years of his life he struggled to make a living. When he became ill, he was treated by the famous physician, Mazhar Osman. His grave is in Zincirlikuyu, İstanbul.
Ali Ekrem, whose first poem was published in Resimli Gazete, became famous for his poems published in the review Servet-i Fünun in 1896. As he disagreed with Tevfik Fikret, sometimes he wrote for the review Musavver Malumat, which had opposing opinions to those of the Scientific Wealth Movement. He was banned from writing until 1908. He acquired a great reputation with his poem Vasiyet (Testament) inspired by the Greek War of 1897. He wrote epic poems during World War I and the National Struggle. He was one of the first poets to try the syllabic meter but his poems never passed an average level. He also produced work in the areas of theatre, literature and history.
WORKS:
POETRY: Zilal-i İlham (Inspiration of the Humbled, 1908), Kaside-i Askeriye (Military Eulogy, 1908), Kırmızı Fesler (The Red Fezzes, 1908), Ruh-i Kemal (The Spirit of Maturity, 1909), Ordunun Defteri (The Inventory of the Army, verse and prose, 1918), Anavatan (Motherland, 1921), Vicdan Alevleri (The Flames of Conscience, 1925), Şiir Demeti (Bundle of Poems, 1925).
PLAY: Baria (Perfect, 1908), Sultan Selim (Sultan Selim, serialized, 1910), Sükût (The Silence, serialized, 1919), Mama Dadım Darılır (Mama, Nanny will Scold, comedy, serial, 1919)
STUDY-MONOGRAPHY: Lisan-ı Osmanî (The Ottoman Language, 1914), Lisan-ı Edebiyat (The Language of Literature, 1914), Recaizade Ekrem (Recaizade Ekrem, 1924), Mesalik-i Edebiye (Ways of Literature, 1928), Namık Kemal (Namık Kemal, 1930), Lisanımız (Our Language, 1930).2
Also we are going to investigate (research) his book called “Lisân-I Osmânî” on our this study.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Tanzimat’ın birinci dönemi, edebi türlerde sureta eskiye bağlı kalmakla beraber içerik itibariyle yeni temlerin ele alındığı bir edebiyattı. Dilde sadeleşmeyi ve sanatı toplumun ve ideolojinin emrine vermeyi gaye edinen birinci dönem edebiyatının üç saç ayağından biri elbet de Namık Kemal’dir. Ancak yenileşme süreci bu anlayış üzerine devam etmeyecek birinci dönem Tanzimatçılarının tezgahından geçen ikinci dönem Tanzimatçıları “Güzel olan her şey sanatın konusu olabilir…” (R. Mahmut Ekrem) düşüncesiyle sanatı ön plana çıkardılar. İşte o anlayışın yetiştirdiği isimlerden biri de Namık Kemal’in oğlu Ali Ekrem Bolayır’dı. Sadeleşme karşısında aruzun ve Osmanlıca’nın önemli savunucularından olan Bolayır, babasının yenilik adına dokunmadığı şiirin şeklini savunmasıyla tanınan bir şairdir. 1867’de İstanbul’da doğdu. Namık Kemal’in oğludur. İlköğrenimine Hûbyâr mahalle mektebinde başladı. Fatih Askeri Rüştiyesi’ne bir müddet devam ettikten sonra oradan alınarak özel hocalar yardımıyla eğitimini tamamlamış Arapça, farsça ve Fransızca dersleri almış, dokuz-on yaşlarında şiirle uğraşmaya başlamıştır. Padişahın delaletiyle saraya mabeyn katibi olan Ali Ekrem, Mabeyn’de on sekiz yıl çalışmıştır.
1906 yılında Kudüs Mutasarrıflığı’na gönderildi. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Beyrut Valiliği’ne terfi ettirilmişse de üç gün sonra bu görevinden istifa ederek İstanbul’a dönmüştür. 1908 eylülünde Cezayir-i Bahr-ı Sefid (Akdeniz Adaları) valiliğine gönderildi. Balkan Harbi sırasında Yunanlılar’a esir düşmüş bir hafta sonra İstanbul’a dönmüştür. 1913’te Darülfünun(İstanbul Üniversitesi)’nda edebiyat müderrisi olarak görevlendirildi. 1919 yılında buradaki görevine son verilerek Galatasaray Sultanisi’ne edebiyat muallimi olarak görevlendirildi. 1923’te Darülfünun’daki görevine geri dönmüş ve 1933 yılına kadar bu görevine devam etmiştir. Bu tarihte Darülfünun’un İstanbul Üniversitesi’ne dönüşümü sebebiyle açıkta kalmış ve hayatının geri kalan kısmını maddî sıkıntılar içinde geçirmiştir. 27 Ağustos 1937’de vefat eden sanatçının mezarı Zincirlikuyu’daki Asri Mezarlık’tadır.
Ali Ekrem’in ilk şiirleri Mirsad dergisinde yayınlanmıştır (1891) ilk yazılarında İlham takma adını kullanan şair sonraları “Ayın Nadir” ismini kullanmıştır. Asıl şöhretini Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı şiirleriyle elde etmiştir. Yunan Harbi sırasında yazdığı “Vasiyet” şiiri bunlardan en dikkat çekenidir. 1900 yılında “şiirimiz” makalesi sebebiyle Tevfik Fikret’le araları açıldı. Ali Ekrem bu yazısında Servet-i Fünûn sanatçılarına yapılan hücumların tamamen yersiz olmadığını, kendilerininin de bu itirazlara yol açacak hareketlerde bulunduklarını ve kendi kendilerini eleştirerek hatalarını düzeltmeleri gerektiğini belirterek bir özeleştiri yapmıştı. Tevfik Fikret yazının bazı yerlerini keserek yayınlayınca Ali Ekrem dergiden ayrılmış ve Servet-i Fünûncuların rakibi olan Baba Tahir’in Musavver Malumat dergisinde yazmaya başladı.
Şairin Servet-i Fünûn dönemi ile birlikte 1908 yılına kadar olan devrini “ferdiyetçi dönem” olarak değerlendirmek mümkündür. Şairin ikinci döneminde şiirlerinin muhtevasının da değiştiği dönem olarak göze çarpar. Sosyal temalar bu dönem şiirlerinin en belirgin özelliğidir. Servet-i Fünûn şairleri içinde Tevfik Fikret’ten sonra başkalarının sıkıntılarına yer veren bir başka sanatçı Ali Ekrem’dir. Gerek sosyal gerekse ferdî şiirlerindeki göze çarpan en büyük kusur bütünün içinde bazı güzel ve orijinal bölümler olmasına karşın bu başarı şiirin tamamında görmek mümkün değildir. Kendi hislenmelerini anlattığı şiirlerinde dahi renkli hayallerin izlerini görmek mümkün değildir. Lirizm yakalamak uğruna dile ve nazım tekniğine gösterdiği önem ile titizliği birleşince şairin doğal olmaktan uzak sunî bir atmosfere sürüklendiği görülür.
FULL TEXT (PDF):
- 1
677-684