AN EXILE OF ISTANBUL BOYS' HIGH SCHOOL STUDENTS IN 1925 AND THE POLICY OF EDUCATION
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
One of the main strategies for political parties is to use education
as a means to achieve their aims. The founders of the Republic were
involved in the educational activities and changes and endeavored to
increase the number of school, staff and students. The main concern
was teacher education and national education system as teaching
profession was one of the most significant indicators of modernity. Even
during the independence war, there were remarkable efforts to persuade
teachers and to get their support the Turkish Grand National Assembly.
This priority prevailed in the first years of the Republic and the steps
were taken to ameliorate their salaries and enhance their standing in
the society. Teachers were seen as representatives of the regime in the
schools and society as their mission was to spread the values of the
republic to every strata of the society. Teachers managed to achieve this
mission successfully and played a significant role in establishing the
revolutions and foundation of the republic.
Education was considered as the most influential transformative
power in the society in the first decade of the Republic, hence the need
arose to strengthen the stance of teachers. During the term when
Mustafa Necati served as a minister of education, the profession kept its
dignity and attempts were thwarted to ruin the image of teaching
profession. This study aims at evaluating and assessing discipline
punishments and educational policy of Turkey revolving around the
case study of a disrespectful attitude of students towards their Arabic
teacher in Istanbul Boys' School in 1925.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Eğitimi toplumsal değişimde bir araç olarak kullanmak birçok
siyasal iktidarın başvurduğu bir yöntemdir. Cumhuriyet’in kurucuları
da eğitimin bu işlevinden yararlanabilmek için eğitim faaliyetleriyle
yakından ilgilenmiş; okul, öğretmen ve öğrenci sayısını artırmaya çaba
göstermişlerdir. Özellikle öğretmenlik mesleğinin tüm dünyada
çağdaşlaşmanın en önemli araçlarından biri olması nedeniyle de
öğretmenliğe ve milli eğitime başından beri büyük önemle
yaklaşılmıştır. Daha Kurtuluş Savaş’ı devam ederken toplumu
mücadeleye ikna etmek ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yanında yer
almalarını sağlamak için öğretmenlere ve eğitime çok önem verilmiştir.
Bu önem Cumhuriyet’in ilk yıllarında artarak devam etmiştir.
Öğretmenlerin ücretlerinde iyileştirmeler yapılırken, toplumsal
statülerinin de güçlendirilmesine özen gösterilmiştir. Öğretmenler,
okulda ve toplumda Cumhuriyet rejiminin birer temsilcisi olarak
konumlandırılmışlardır. Çünkü onlar yeni rejimin değerlerini topluma
benimsetmekle yükümlü kabul edilmekteydiler. Köklü değişimlerin
sağlandığı Cumhuriyet’in ilk yıllarında da öğretmenler kendilerine
yüklenen bu misyonu başarıyla yerine getirmişler ve yeni rejim ile
devrimlerin kabul görmesinde önemli bir rol oynamışlardır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında eğitim, toplumu dönüştürücü en
etkili araç olarak kabul edilince doğal olarak eğitim sisteminin baş
aktörlerinden biri olan öğretmenlerin konumunun güçlendirilmesi de
bir zorunluluk olmuştur. Özellikle Mustafa Necati’nin bakanlık yaptığı
dönemde öğretmenlik mesleğinin saygınlığı artırılmış ve bu saygınlığı
zedeleyecek herhangi bir girişime izin verilmemiştir. Makalede, 1925
yılında İstanbul Erkek Lisesi’nde Arapça dersi öğretmenine karşı
yapılan bir saygısızlıktan hareketle dönemin eğitim politikası ve
okullarda uygulanan disiplin cezaları değerlendirilmiştir.
FULL TEXT (PDF):
- 2
59-72