THE JESTS OF FEHİM-İ KADÎM: TERCÜME-İ LETÂYİF-İ KİBÂR-I KÜMMELÎN
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Fehîm-i Kadîm, who died in his youth in 1647, and is accepted as one of the most important poets of Turkish Literature in XVII. century, is famous for his divan rather than his other works. The reason of his state is that he has a good style and is one of first representatives of Sebk-i Hindî kind in our literature. In addition, the literary pleasure and emotions in his divan is so intense that it can not be compared with his other works.
In general, the Fehîm’s divan is mentioned in sources and his other works are not mentioned with a few exceptions. According to some researchers in literatural history, Fehîm collected his divan when he was almost a child. He also wrote in different kinds of works. In addition to his divan, the poet has works such as Şehrengîz, which is full of obscene expressions; Durûb-ı Emsâl-i Türkî, which is a collection of proverbs and which contains nearly seven hundred aphorisms, proverbs or idioms; Bahr-i Tavil, which contains conversations of Armenians, Arabs, Albanians, Greeks, Jews, Tatars, Iranians, Kurds, Turks and his own conversations; and Tercüme-i Letâîf-i Kibâr-ı Kümmelîn which contains jests, belong to some religious people (such as the prophet of Islam and the caliph Ali), some historical people (such as Harun Reşid, Behlûl-i Dânâ, Câhız, Cûhâ) or some anonyms and some anecdotes, belong to Nasreddin Hoca.
Tercüme-i Letâîf-i Kibâr-ı Kümmelîn is composed of an introduction which contains also seventy two jests and thirteen anecdotes of Nasreddin Hoca some of the anecdotes are obscense. In this study we will try to evaluate in detail and to present some examples of the jests by studying the mentioned work and by determining the sources.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
XVII. yüzyıl Türk Edebiyatının mühim şairleri arasında gösterilen ve genç yaşta vefat eden Fehîm-i Kadîm (ö. 1647) diğer eserlerinden ziyade divanıyla meşhurdur. Bunda gerek üslûp sahibi bir şair olması gerekse Sebk-i Hindî tarzının edebiyatımızdaki ilk temsilcileri arasında yer alması etkilidir. Ayrıca şairin divanındaki edebî zevk ve hissiyât diğer eserleriyle mukayese edilemeyecek kadar yoğundur.
Genellikle kaynaklarda Fehîm’in divanından bahsedilir ve diğer eserleri hakkındaki mütalâalara, birkaç kaynak istisna edilirse, sıkça rastlanmaz. Bazı edebiyat tarihi araştırmacılarına göre Fehîm, çocuk denilebilecek yaşta olmasına rağmen bir divan tertip etmiş, farklı türlerde eserler kaleme almıştır. Şairin divanı dışında, müstehcen ibârelerle dolu bir Şehrengîz’i; yedi yüz civarında kelâm-ı kibâr, darb-ı mesel ve deyimden müteşekkil Durûb-ı Emsâl-i Türkî adlı atasözleri mecmuası; Arap, Arnavut, Ermeni, Rum, Yahudi, Tatar, Acem, Kürt, Türk ve kendi ağzından konuşmaların yer aldığı Bahr-i Tavil’i; bazı din büyüklerine (Hz. Peygamber, Hz. Ali vb.), tarihî şahsiyetlere (Harun Reşid, Behlûl-i Dânâ, Câhız, Cûhâ vb.) ve bir kısmı da meçhûl kimselere ait latife ve Nasreddin Hoca’ya ait bazı fıkraların yer aldığı Tercüme-i Letâyif-i Kibâr-ı Kümmelîn adlı letâyifnâmesi vardır.
Tercüme-i Letâyif-i Kibâr-ı Kümmelîn’de sebeb-i telif kısmının da bulunduğu bir mukaddime, yetmiş iki latîfe ve Nasreddin Hoca’ya ait on üç fıkra bulunmaktadır. Eserdeki latife ve fıkraların bir kısmı müstehcen niteliktedir. Bu yazıda söz konusu letâyifnâme incelenerek metnin ayrıntılı değerlendirilmesi yapılacak ve latîfelerden örnekler sunulacaktır.
FULL TEXT (PDF):
- 4
749-768