CELEBRATIONS OF DOMESTIC GOODS AND ECONOMY WEEK IN THE FRAME OF 1929 WORLD ECONOMIC CRISIS
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
As a result of the search for raw material and market which started with the Industrial Revolution, starting from the first half of 19th century, Ottoman Empire had become an open market for many developed European countries including England. This process was followed by foreign borrowing and railway privilege that was especially started in 1850. However at that time, as the country’s domestic producers had difficulties because of European goods, there emerged the thought of using domestic goods and this idea started to be put into words often. This discourse increased when Party of Union and Progress (İttihat ve Terakki), which attempted to ensure Turkish-Muslim dominance in domestic and foreign trade, separated from liberalism after the 2nd Constitutionalist Period and actualized the national economic policy and it was continued through some rulings in the first years of Republic. But during the difficult process started with the 1929 world economic crisis, a more serious approach towards the understanding of domestic goods and economy became compulsory. Firstly, National Economy and Saving Association was established and it was decided that each year, seven days between 12th and 19th of December should be celebrated as “Domestic Goods and Economy Week”. These celebrations included many activities in various institutions such as schools, community centers, mosques –by telling the idea in sermons- and shops that sell domestic goods –by reflecting the idea in store windows. The aim of this process was to give domestic goods its deserved prestige in the eye of the public and financially support country economics.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Sanayi inkılabıyla birlikte ortaya çıkan hammadde ve pazar arayışı sonucunda 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren Osmanlı Devleti, İngiltere başta olmak üzere birçok gelişmiş Avrupalı devletin açık pazarı haline gelmiştir. Bu süreci dış borçlanma ve beraberinde özellikle 1850 yılından itibaren verilmeye başlanılan demiryolu imtiyazları takip etmiştir. Lakin gelinen noktada yerli üreticinin Avrupa malları karşısında zor durumda kalması daha o günlerde yerli malı kullanımını artırma düşüncesinin sıklıkla dile getirilmesine neden olmuştur. Bu söylem iç ve dış ticarette Türk-Müslüman unsurun hakimiyetini sağlamaya çalışan İttihat ve Terakki’nin, II. Meşrutiyet sonrasında liberalizmden koparak, millî iktisat politikasını hayata geçirmesiyle daha da artmış, Cumhuriyet’in ilk yıllarında uygulamaya konulan birtakım kararlarla devam ettirilmeye çalışılmıştır. Ancak 1929 dünya ekonomik buhranı ile içine girilen zor süreçte, yerli malı ve tasarruf anlayışına karşı daha ciddi bir yaklaşım sergilenmek durumunda kalınmıştır. İlk iş olarak Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurulmuş ve her yıl Aralık ayının 12 ile 19’u arasındaki yedi günün “Yerli Malı ve Tutum Haftası” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. Söz konusu kutlamalar; mekteplerden halkevlerine, camilerde okunan hutbelerden yerli malı satan müesseseler arasında yapılan vitrin yarışmalarına kadar pek çok farklı uygulamayı içine alacak şekilde yapılarak, hem halk nezdinde yerli malının hak ettiği itibarı kazanması sağlanmaya çalışılmış, hem de mali anlamda ülke ekonomisine destek olunmak istenmiştir.
FULL TEXT (PDF):
- 5
595-613