DISTINCTION BETWEEN EPISTEME AND DOXA IN PLATO'S EPISTEMOLOGY
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
This study titled as “The Distinction between the Episteme and Doxa in the Philosophy of Plato” begins with a summary of the epistemic adventure in the philosophy of Plato. Until the time of Plato, the epistemic discussions had proceeded and ceased with disagreement and transformed into a relativist admission. This relativity which was crowned by the thoughts of Protagoras and Gorgias reached its antithesis with Socrates and Plato. Plato started his antithesis by ridiculing the previous types of sophist thoughts and paid attention to the possibility of knowledge.
According to Plato the basic principle for the possibility of knowledge is the theory of ideas which is the subject of differentiation of visible world and the other.
This distinction which is discussed in two different statues in terms of epistemic value too effects directly the distinction between the episteme and the doxa. Therefore, the first thing which was done by Plato is to clarify the distinction between the episteme and the doxa. The difference between the concepts and the objects are put forward in this distinction and that the objects are being the subject of the continuous change, the difficulty of their description are linked to that the objects does not allow knowledge. This situation which is described as “doxa” is softened first and then characterized as “right doxa” when the mathematical (geometrical) objects comes into question. But in this step, doxa and right doxa are mentioned, not the knowledge. The basic criterion in the determination of doxa is the “change”. Plato prefers to call knowledge as “episteme” that is precisely far from change
In the result of the discussions made in dialogues, Plato tested the distinction between the “episteme” and the “doxa” in terms of their subjects and how those are gained. According to this, Plato accepts the entities individually as the subject of doxa and the ideas as the subject of episteme. As for how those are gained, while doxa is gained by the means of the senses, episteme is gained by the thought. The result of this distinction is that we can have knowledge (episteme) about the divine and unchanging ideas while we can have opinions (doxa) about the humane samples concerning the senses and the objects which are the subject of change.
As a result, Plato accepts the gods worthy of the knowledge of ideal perfection and he considers the philosophers as closest to this. As for the philodoxes who have doxa, they are placed at the bottom of the epistemic value grading.
Our study aims to present the mentioned distinctions systematically.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
“Platon Epistemolojisinde Episteme-Doxa Ayrımı” başlıklı bu çalışma, Platon felsefesindeki epistemik serüvenin bir özetiyle başlar. Platon’a gelene kadar yapılan ve uzlaşmazlıkla biten epistemik tartışmalar rölativist bir kabule dönüşmüştür. Protagoras ve Gorgias’ın düşünceleriyle taçlanan bu rölativite Sokrates ve Platon ile antitezine ulaşmıştır. Bu antitezi, kendilerinden önceki sofist düşünce kalıplarılyla alay ederek başlatan Platon, böylelikle bilginin imkânına dikkat çeker.
Platon için bilginin imkânıyla ilgili temel dayanak, görünenler dünyası ve idealar dünyası arasındaki ayrıma konu olan idealar teorisidir. Epistemik değeri bakımından da iki farklı statüde ele alınan bu ayrım, episteme ve doxa ayrımını doğrudan etkiler. Bu nedenle Platon tarafından ilk yapılan şey, episteme-doxa ayrımını netleştir olmuştur. Kavramlarla objeler arasındaki farklılığın ortaya konulduğu bu ayrımda objelerin sürekli değişime konu olması, tanımlanmalarının güçlüğü durumu, objelerin bilgiye imkân vermedikleri sonucuna bağlanır. Çıkan sonuçlarda “sanı” olarak nitelenen bu durum matematiksel (geometrik) nesneler söz konusu olduğunda yumuşatılarak “doğru sanı” olarak nitelenir. Fakat bu aşamada bilgiden değil, sanıdan ve doğru sanıdan söz edilir. Sanı(doxa)’nın belirlenimindeki temel ölçüt “değişim”dir. Bu aşamada Platon, ‘kesin olarak’ değişimden uzak bilgiye “episteme” demeyi tercih etmektedir.
Diyaloglarda yapılan tartışmalar neticesinde episteme ve doxa arasındaki ayrımı, ‘konuları’ ve ‘elde ediliş biçimleri’ bakımından test eden Platon, doxa’nın konusu olarak tek tek varlıkları, episteme’nin konusu olarak ise ideaları kabul eder. Elde ediliş biçimleri açısından ise doxa doğrudan duyular aracılığıyla elde edilirken, episteme düşünce ile elde edilebilmektedir. Yapılan ayrımdan çıkan sonuç, tanrısal olan ve değişime uğramayan idealar için bilgi sahibi olunabilirken, duyuya dayalı insani örnekler ve değişime konu olan nesneler hakkında sanı sahibi olunabilmektedir.
Sonuç olarak Platon, ideal mükemmelliğin bilgisini tanrılara layık görürken filozofları buna en yakın kişiler olarak kabul eder. Sanı sahibi olan filodoxslar ise epistemik değer sıralamasında en alta yerleştirilir.
Çalışmamız, sözünü ettiğimiz ayrımları sistematik olarak sunmayı amaçlamaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 11