Buradasınız

Bilim... Araştırma... Dergimiz...

Science... Research... Our Journal...

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (Original Language): 
Bilimsel bir derginin misyonu ne olmalıdır? Bu sorunun yanıtını ayrıştıran hiç şüphesiz ki "bilim" sözcüğüdür. Bilim, içinde yaşadığımız çevreyi sosyal, psikolojik, ekonomik, fiziksel vb. tüm yönleri ile anlama gereksiniminden doğmuştur. Gözlemlere ve deneylere dayanılarak elde edilen veriler tek başlarına bilimsel bilgiyi oluşturmazlar. Bu verilerin birbiri ile ilişkilendirilmesi ve yorumlanması gerekir. Bilimin yan tutması burada başlar, veriler neye göre ilişkilendirilecek ya da yorumlanacaktır? Geniş bir çerçeveden bakıldığında farklı bilim alanlarının tanım¬lanmasında bakış açılarındaki farklılığın rol oynadığı görülecektir. Fizik kaynama olayını basınç, ısı gibi parametreler üzerinden açıklarken, kimya arka arkaya oluşan tepkimeler mantığı ile açıklamaya çalışacaktır. Aslında kaynama bunların tümünü içeren bir olay olmakla birlikte anlaşılabilmesi için belli yönleri soyutlanarak ele alınmıştır. So-yutladığımız yön, veriler içerisinde ayıklama yapmamızı, ilişki ve etkileşimleri belli bir açıdan kavramamızı ve açıklamamızı sağlar. Her bir açıklamayı takip eden yeni sorular ve yanıtları bu bakış açısına özgüdür. Böylece ortaya çıkan bilgi birikimleri disiplinleri oluşturur. Bir disiplinin var oluşumdaki en temel öge yapılandırmış olduğu bilgi birikimi olmakla birlikte aile hekimliğinin bu konuda önemli eksikleri bulunmaktadır. Bu nedenle ai¬le hekimliğinde araştırma sadece önemli bir gereksinim değil bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Aile hekimliği araştırma açısından oldukça zengin bir ortama sahiptir. Gereksinim duyduğumuz tek şey gözlem yapmak ve yaptığımız gözlemleri kayıt etmektir. Pek çok kişi yeni buluşlar yapmanın sıradan hekimler için im¬kansız olduğuna inanmaktadır. Halbuki her bir aile heki¬mi kendi uygulama ortamında engin ve sınırsız bir kay¬nağa sahiptir. Bu kaynağın zenginliği aile hekimliğinin her bir bireyi diğerinden ayrı ve eşsiz olarak algılamasına dayanmaktadır. Disiplinimizde deneysel çalışmalara da yer olsa da temel olan gözlemsel çalışmalardır. Çünkü gerçek topluluklar üzerinde deney yapmak zordur. Kaldı ki deneyler bireysel farklılıkların en aza indirildiği gruplar ile yapılır¬lar, biz ise kendi uygulamalarımızda her biri farklı ve kendine özgü olan bireylerle uğraşırız. Gözlemsel çalışmalar içerisinde sonuçlarına kısa zamanda gereksinim duyduğumuz çalışmalar prevalans çalışmalarıdır. Bu çalışmalar genel toplumu ya da kayıtlı hastalardan oluşan topluluğu yansıtan çalışmalar olabilir. Belli hastalıkların sıklığı kadar, bu hastalıkların sıklıkla hangi ya¬kınma ve belirtiler ile başvurduğunun bilinmesi de önem¬lidir. Bu alanda elde edilecek bilgiler uyguladığımız özgün klinik yöntemin geçerliliğini sağlayacak, gereksiz tanı test¬leri kullanımını ve gereksiz tedavileri engelleyecektir. Etioloji ve risk faktörlerinin belirlenmesine yönelik olgu kontrol çalışmaları önleyici hekimlikte önemli bir yere sahiptir. Kendi toplumumuzun risk haritasının be¬lirlenmesinde aile hekimlerinden daha uygun konumda bir hekim kesimi bulunmamaktadır. Prospektif gözlem çalışmaları için belli bir nüfusu sürekli izlemek üzere eğitilmiş aile hekimleri önemli bir avantaja sahiptirler. Bu tür çalışmaların zorluklarına karşılık özellikle kendi nüfusunu izleyen hekimler için ideal bir araştırma yöntemi olduğu söylenebilir. Kaldı ki bir¬den fazla hekimin sonuçlarını bir araya getirmesi ile gös¬terilmek istenen etkinin gücü de artacaktır.
155-156