STRUGGLES OF GREAT POWERS IN THE MIDDLE EAST AND TURKEY (1945-1960)
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
After the World War II, countries such as England, France and Germany, which played a decisive role in the active foreign policy of the West, were replaced by the United States of America, which survived the war without much wear. The only power to challenge America was the Soviet Union. The Cold War caused by these two powers soon turned into a hot conflict. The areas of hot conflict included the Middle East with its significant petroleum reserves and hinterland. Before long, Turkey was also directly affected by the expansion of the clash brought about by the Cold War.
In foreign policy, Turkey wanted to revive its historical and cultural existence especially in the Middle East with the Democratic Party government. In spite of its historical and cultural ties rooted in the region, Turkey was not able to follow successful policies due to the dominance of the Arab factor and its long aloofness from this fact. Naturally, Turkey was influenced by global system and various variables like international clashes. In such a situation, Turkey both had to play an effective role in the region and keep itself away from the region’s turbulence full of internal problems and conflicts. During the 1950’s, Turkey adopted a national policy in line with that of NATO while evaluating the developments in the Middle East. Turkey could not wholly understand national currents in Arab countries and their desire to follow independent policies during this period. It evaluated every attempt to this effect as an infiltration by the Soviet Union to the Middle East.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
II. Dünya Savaşından sonra, Batı’nın aktif dış politikasında belirleyici rol oynayan İngiltere, Fransa ve Almanya gibi devletlerin yerini savaştan fazla yıpranmadan çıkan Amerika Birleşik Devletleri aldı. Amerika’ya karşı koyabilecek tek güç ise, Sovyetler Birliğiydi. Bu iki gücün oluşturduğu soğuk savaş, bir süre sonra sıcak çatışmaya dönüştü. Sıcak çatışma alanları ise, önemli petrol yataklarına sahip olan Ortadoğu ve hinterlandındaki ülkelerdi. Soğuk Savaşın getirmiş olduğu sıcak çatışmanın yayılma alanı bir süre sonra Türkiye’yi de doğrudan etkiledi.
Türkiye’nin dış politikada, özellikle Orta Doğu coğrafyasında tarihsel ve kültürel varlığını Demokrat Parti iktidarı ile beraber yeniden canlandırmak istedi. Türkiye’nin bu bölgedeki tarihsel ve kültürel bağlantılarına rağmen, Arap öğesinin başatlığı ve bu öğeye uzun süre yabancı olmasından dolayı başarılı politikalar güdemedi. Sonuçta Türkiye global sistem ve ülkeler arası çatışmalar gibi çok sayıda değişkenden etkilendi. Bu durumda Türkiye, hem bölgede etkin rol oynamak durumunda kaldı hem de bölgenin iç sorun ve çatışmalarla dolu girdaplarından uzak durması gerekiyordu. 1950’ler boyunca Türkiye, Orta Doğu’da meydana gelen olayları, NATO açısından değerlendirmeyi ulusal bir politika olarak benimsedi. Türkiye bu dönemde Arap devletlerinde meydana gelen milliyetçi akımlara ve bağımsız politika izleme isteklerini tam olarak anlayamadı. Orta Doğu’da meydana gelen bu yöndeki her girişimi, SSCB’nin Orta Doğu’ya sızması olarak değerlendirdi.
- 9