Security Measures taken in Rumelia and Anatolia by Ottomans during the
Greek Uprising
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The Greek Uprising which took place between the years 1821-1829, was the first separatist movement in the
Ottoman lands.The rebellion which started in Mora province (Peleponnes) contrary to expectations spread over
a wide area in a veryshort time. The events spreading to the Aegean Sea, has expanded the support of the Greek
population to the rebellion and many areas had come under threat. Thereupon, the Ottomans, decided to take strict
security measures, especially in Anatolia and Rumelia regions. Therefore, a number of orders had been sent from the
administration center to the local officials related to taking security measures and protecting their territory against
the rebellions. The warnings were often sent for complying with these orders and taking more strict measures if it
was needed during the period of uprising. In this study, with an evaluation of security measures taken against the
rebellion, we aim to analyze the policies pursued in Anatolia and Rumelia by the Ottoman Empire because of the
Greek Revolution. In the study, the Prime Ministry Ottoman archive sources were examined in this frame. After
an evaluation of the documents obtained from archives, the measures taken are classified into three groups: First,
a border line was determined consisting both Anatolia and Rumelia (eastern-western-central parts of Anatolia and
Rumelia) and series of measures were taken to protect the land within this area. Second, the weapons in the hands
of the Greek community had been confiscated. Finally, inter provincial transitions were taken under control by
issued licenses. When these three determinations are examined with details and applications; although they were
not among the places where there were large conflicts, we understand that serious precautions were also taken in
Anatolia and Rumelia. This demonstrates the importance of these two provinces for the Ottoman Empire. In this
study, the data was obtained by the analysis of the documents from the Prime Ministry Ottoman Archives and the
data was evaluated with current literature to obtain findings. The findings have been evaluated within the context
of analytical questioning and cause-effect relationship with historical methods. As a result of the research; we
understand that Ottomans struggling in the revolt areas took serious and strict measures in the Anatolia and Rumelia
where the Greek population existed in large numbers in order to prevent the spread of the rebellion. Due to these
measures, the expension of the uprising into Anatolia and Rumelia was prevented.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
1821-1829 yılları arasında gerçekleşen Yunan İsyanı, Osmanlı topraklarındaki ilk ayrılıkçı hareketti. Mora’da
başlayan isyan, beklenenin aksine kısa sürede geniş bir coğrafyaya yayılmıştı. Olayların Ege denizine yayılarak
büyümesi, Rum nüfusun isyana desteğini genişletmiş ve pek çok bölge, isyan tehdidi altına girmişti. Bunun
üzerine Osmanlı, özellikle Anadolu ve Rumeli bölgelerinde yoğun güvenlik önlemleri alma yoluna gitmişti.Bunun için yönetim merkezinden adı geçen bölgelere, görevlilerin kendi bölgelerini isyanlara karşı korumaları
ve güvenlik önlemleri almaları konusunda çok sayıda emir gönderilmişti. İsyanın devam ettiği süre boyunca
da bu emirlere uyulması ve gerekiyorsa daha sıkı tedbirler alınması için sık sık uyarılar gönderilmişti. Bu
çalışmada, isyan dolayısıyla Anadolu ve Rumeli’de alınan güvenlik önlemlerinin değerlendirilmesi sûretiyle,
Osmanlı Devleti’nin isyanın yayılmadığı bölgelerdeki tutumunu ve buna dayalı olarak izlediği politikayı analiz
etmek hedeflenmiştir. Araştırmada, Başbakanlık Osmanlı Arşivi kaynakları, bu konu çerçevesinde incelenmiştir.
Buradan elde edilen belgelerin değerlendirilmesi sonucu, alınan önlemler üç grupta sınıflandırılmıştır: İlk olarak,
Anadolu ve Rumeli’nin tehdit altında olan doğu-batı-orta bölümlerinin büyük bir kısmını içine alan bir sınır
belirlenerek bu sınırlar içinde kalan yerlerin korunması için çok ciddi tedbirler alınmıştı. İkinci olarak, Rum
halkın elindeki silahlar toplatılmıştı. Son olarak ise şehirlerarası geçişlerde izin belgesi denetimi yapılmıştı. Bu
üç tespitin detayları ve uygulamaları incelendiğinde, büyük çatışmaların yaşandığı yerler arasında olmamalarına
rağmen, Anadolu ve Rumeli’de isyan bölgelerini aratmayacak önlemler alındığı anlaşılmıştır. Bu da adı geçen iki
coğrafyanın Osmanlı için ehemmiyetini ortaya koyması açısından dikkat çekicidir. Bu çalışmada, Başbakanlık
Osmanlı arşivindeki belgelerin analizi ile veriler elde edilmiş, bu veriler, mevcut literatür ile birlikte incelenerek
bulgulara varılmıştır. Ulaşılan bulgular, analitik bir sorgulama ve neden-sonuç ilişkisi içerisinde tarihsel yöntem
çerçevesinde değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonucunda; ayaklanmanın cereyan ettiği bölgelerde güçlü bir askeri
mücadele veren Osmanlı’nın, olayların yayılmasını engellemek amacıyla Rum nüfusun yaygın olarak bulunduğu
Anadolu ve Rumeli topraklarında ciddi ve sert önlemler aldığını görüyoruz. Bu önlemler sayesinde isyanın Rumeli
ve Anadolu içlerine ilerlemesi engellenmişti.
FULL TEXT (PDF):
- 2