You are here

ESKİÇAĞ BOZOK OVASINA BİR BAKIŞ KOLONİ DEVRİNDEN PERS İSTİLASINA

A GLANCE AT THE PREHISTORIC PLAIN OF BOZOK FROM THE COLONIAL PERIOD TO THE PERSIAN INVASION

Journal Name:

Publication Year:

Keywords (Original Language):

Abstract (2. Language): 
Archeological excavations in Alishar and Mount Kerkenes show that the Plain of Bozok displayed dynamism in the prehistoric period. It owns an important platform in the Northern-Southern and Eastern-Western trade. In the Assyria trade colonial period (1975- 1725 BC), Yozgat region, which makes its mark in the prehistoric trade life, was also used as a settlement area for the Hittite Empire where King Anitta laid its foundation in Neşa, which is now in the south of Yozgat. Later, being on Kaskians’ route of invasion, Yozgat went through dark ages due to the devastation caused by the invaders coming from the Aegean. After these migrations, Late Hittite Kingdoms also drew attention throughout the political history of Anatolia, which was awakened with the entrance of Mushkis and Phrygians into Anatolia. Meanwhile, the Assyria imperialism revived. After, around 6th century BC this time Anatolia came under the domination of the Persians, who came from the East, but were much more disciplined invaders. Then the Persians became the dominant authority all around Anatolia as was the case in the Plain of Bozok.
Abstract (Original Language): 
Küçük Asya olarak bilinen Anadolu kıtasının kalbi konumundaki Bozok bölgesi, medeniyet tarihinin en eski devirlerinden beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Coğrafi kader noktasında oldukça talihli olan şehir aynı sebepten dolayı tarih boyunca istilalara da maruz kalmıştır. Buna rağmen insanlık tarihinde Bozok Ovasının çeşitli bölgelerinde medeni yaşam sürdürülebilmiştir. Alishar’da ve Kerkenes Dağında yapılan kazılar göstermiştir ki eski çağ dünyasında Bozok Ovası, hareketlilik göstermektedir. Kuzey-Güney ve Doğu-Batı ticaretinde mühim bir platforma sahiptir. Asur ticaret kolonileri devrinde (MÖ 1975-1725) Eskiçağ ticaret hayatında adından söz ettiren Yozgat bölgesi, Kral Anitta’nın temellerini Yozgat’ın hemen güneyindeki Neşa’da attığı Hitit İmparatorluğunun da yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Daha sonraları Kaşkalar’ın istila istikametinde olan Yozgat, Egeden gelen istilacıların neden olduğu tahribat nedeniyle karanlık bir devre girmiştir. Bu göçlerden sonra Muşkiler’in ve Frigler’in Anadolu’ya girmesiyle tekrar canlanan Anadolu siyasi tarihinde Geç Hitit Beylikleri de dikkatleri çekmektedir. Bu arada Asur emperyalizmi tekrar dirilmiştir. Sonrasında ise M.Ö 6. Yüzyıl dolaylarında Anadolu bu sefer de doğudan gelen fakat daha disiplinli istilacılar olan Perslerin egemenliğine girmiştir. Bozok Ovasında da olduğu gibi bütün Anadolu’daki baskın otorite artık Persler’e aittir. Görüldüğü üzere en eski devirlerde yaşam merkezi olma özelliğini kaybetmemiş olan Bozok Ovası jeostratejik konumunu muhafaza edip halkları tarafından daima değerlendirilmiştir. Asur Koloni Devri, Hitit, Tabal ve Roma çağında önemini koruyan şehir, hem askeri hem de ticari yolların önemli uğrak merkezi olmuştur. Bunda Yozgat’ın fiziki yapısı da önemli rol oynamıştır. Bozok Ovası zahmetli yollardan maceralı geçitlerden ve tehlikeli vadilerden sonra sığınılacak, güven içinde dinlenilecek bir coğrafyadır. Çevresindeki Roma hamamları, tapınaklar ve kervansaraylar bunun en önemli delilleridir. Alişar’dan farklı olarak Yozgat sınırları içerisinde hali hazırda süren arkeolojik çalışmalar bu coğrafyanın arkaik dönemlerde ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Özellikle 2015’te Sorgun civarında Uşaklı Höyük’te yapılan çalışmalar sayesinde bir takım Hitit dönemine ait yazılı belgeye ulaşılmıştır. Bu yazılarda meşhur Hitit Fırtına tanrısı Teşup’un adı geçmektedir. Bu yazılı belgeler yukarıdaki tezimizi destekler niteliktedir. Arkeolojik çalışmaların vereceği veriler ışığında Yozgat ve çevresinin Hitit döneminde önemli bir yerleşim alanı olduğu ispatlanacaktır. Zira Yozgat’ın komşu illerinde Kayseri, Sivas ve Çorum’da oldukça canlı bir hayat yaşanırken Yozgat sınırları dâhilinde bir yapılanma olmaması mümkün görünmemektedir. Hitit İmparatorluğu batıdan gelen istilacılar yüzünden sarsılacaktır. Kıtlık ve toprak yetmezliği gibi ekonomik nedenlerden dolay cereyan ettiği düşünülen Ege göçleri yaklaşık 500 yıllık bir tarihi olan Hitit İmparatorluğunu dahi zayıflatıp yıkacaktır. Ege’den gelen bu kitle hareketi paralı askeri birliklerden değil aksine düzensiz kadınlı çocuklu yağmacılardan mürekkepti. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasına neden olduğu gibi Mısır kapılarına dek dayanacaklardır. Anadolu’nun demografik halini ciddi şekilde değiştiren bu göçler neticesinde farklı bir görüntü ortaya çıkacaktır. Anadolu’ya akan yabancı kütlelerin içerisinde Yozgat havalisini doğrudan etkileyecek halklardan biri de şüphesiz Muşki olarak bilinen kavimdir. Tevrat’ta ve Asur kaynaklarında da geçen bu halk Hititlerden sonra Yozgat havalisinde söz sahibi olacaklardır. Henüz Hitit İmparatorluğu ayakta iken, Anadolu kıtası kuzeydoğudan yani Kafkasya’dan ve boğazlardan gelen göçmenlerin etkisi altına girmeye başlamıştı. Muşkiler doğudan Anadolu kıtasına girdiler ve ilk olarak Elazığ’da konumlandılar. Makedonya’dan boğazlar üzerinden Anadolu’ya girenler ise Bryg ya da Phryg (Frig) adlarını taşımaktaydı. Homeros’un uzun uzun anlattığı efsanevi Troya Savaşları’nın yaşandığı sırada adı geçen bu kavim Bitinya olarak bilinen Sakarya Irmağı ve İznik Gölü havalisinde ikamet ediyordu. MÖ 550 de II. Kiros’un atılımıyla Yozgat ve çevresi bu kralın egemenliğine girdi ve bölgeyi Satrap adını verdiği valilerce yönetmeye başladı. Onun bu sistemi Pers iktidarı sürdükçe devam etti. “Katpatukya” adı verilen ve “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen Satraplık, Persleri’in Anadolu’da kurduğu beş sartaplıktan biri olduğu gibi Pers hakimiyetinin yoğun olarak hissedildiği dönemlerde hemen hemen bütün Anadolu’nun merkezi konumundadır. Kapadokya’ya komşu başka bir satraplık ise Pontos olarak anılacak idari teşekküldür. Pontus ismi çok eski devirlerde (MÖ 1000) kullanılan bir coğrafi adlandırma olup Karadeniz’in doğu kıyılarını bazen de Karadeniz’in kendisini tanımlamakta kullanılmıştır. Persler buraya Pont Satraplığı dedikleri gibi Pont Kapadokyası da demişlerdir. Pont Satraplığı zamanla genişlemiş bu genişleme son dönemlerde Kapadokya ve Armenia’nın aleyhine bir seyir izlemiştir. Bu genişleme sonucunda Pont Satraplığı Yozgat, Muş, Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun, Amasya, Tokat ve Sivas’ı topraklarına katarak etki alanını bir hayli genişletmiştir. Bu bilgiden yola çıkarak Kapadokya denilen havali siyasi bir sınır oluşturmadığı takdirde Pers muktedirleri döneminde Yozgat’ı da içine almaktadır denilebilir. Yozgat ve yöresinin Persler’in Anadolu’ya girişinden sonra nasıl bir kaderle karşılaştığı bilgisi Kerkenez Dağı Antik Kenti’ndeki arkeolojik kazıların sonucunda araştırmacıların eline ulaşacaktır. Zira gerek Frig gerekse de Pers döneminde oldukça cazip bir yerleşim yeri olan kayıp Petria kentinin burası olduğu konusunda ciddi şüpheler mevcuttur. Birçok Anadolu coğrafyacı ve tarihçisi Petria’yı Boğazköy’e yerleştirmekteydi. Bunların arasında W. M. Ramsey de bulunmaktadır. O, Petria’nın neden Boğazköy’de aranması gerektiğini uzun uzun anlatmaktadır. Fakat somut bir delil öne sürememektedir.
25
35

REFERENCES

References: 

Acun, Fatma, Tarih Boyunca “Pontus”, Milli Mücadele Döneminde Giresun
Sempozyumu, 6-7 Mart 1999 Giresun, İstanbul, 1999 s. 19-34.
Aktüre, Sevgi, Anadolu’da Demir Çağı Kentleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2003
Aslantaş, Yüksel, Prehistorik Çağlarda Anadolu’da Madencilik (En Eski Çağlardan Asur
Ticaret Kolonileri Dönemine Kadar), Fırat Üniversitesi Basımevi, Elazığ 2008
Bauer, Susan Wise, Antik Dünya, Alfa Tarih Yayınları, İstanbul 2013
Bayburtluoğlu, İnci, Eskiyapar “Phryg Çağı”, VIII. Türk Tarih Kongresi C. I, 11-15 Ekim
1976 Ankara, s. 293-303
Bilgiç, Emin, Kültepe Höyüğünde Çıkan Üç Tablet, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler
/14/699/8853.pdf 14.08.2016
30 Fatma Acun, Tarih Boyunca “Pontus”, Milli Mücadele Döneminde Giresun Sempozyumu, 6-7 Mart
1999 Giresun, İstanbul, 1999, p. 22
31 W. M. Ramsey, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev. Mihri Pektaş, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul
1960, p. 33
| 33 |
A Glance At The Prehistoric Plain Of Bozok
ERÜSOSBİLDER
XLII, 2017/1
CC: BY-NC-ND 4.0
Emre, Kutlu, The Traces of Kültepe/Kanesh In Hittite Art, Anatolia’s Prologue Kultepe
Kanesh Karum Assrian In Istanbul, Kayseri Metropolitan Municipality Cultural
Publication, İstanbul 2011, s. 154- 158
Gedikli, Tevfik, Hitit İmparatorluğu, Sivas 2004
Günbattı, Cahit, Kültepe-Kaniş Anadolu’da İlk Yazı, İlk Belgeler, Kayseri Büyükşehir
Belediyesi Kültür Yayınları, Kayseri 2012
Gorny, Ronald L., Project Reports, Aşilar Regional Project,
http://oi.uchicago.edu/sites/oi.uchicago.edu/files/uploads/shared/docs/03-
04_Alisar.pdf, 19.02.16
Köroğlu, Kemalettin, Konyar Erkan, Anadolu Uygarlıklarından Yansımalar, Anadolu’da
Pişen Toprak, İstanbul 2007
Pullu, Selim, Tabal Bölgesi Tarihi, MÖ I. Bin Yılın İlk Yarısında Tabal Krallığı’nın Siyasal
ve Ekonomik Tarihi, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 2006, s. 89
Savaş, Özkan Savaş, Çivi Yazılı Belgeler Işığında Anadolu’da (İ.Ö. 2.Bin Yılında)
Madencilik ve Maden Kullanımı, TTK Yay, Ankara 2006
Sevin, Veli, Anadolu Arkeolojisi, Der Yayınları, İstanbul 1999, s. 188
Şahin, Hasan Ali, Anadolu’da Ticaret Kolonileri Devri (M.Ö 1975-1725), Kayseri Ve
Yöresi Tarih Araştırmaları Merkezi Yayınları No: 7, Kayseri 2004
Tevrat, Bursa Protestan Kilisesi, Bursa, 2000
Tanilli, Server, Yüzyılların Gerçeği ve Mirası, I. Cilt, İlkçağ: Doğu, Yunan, Roma, İş
Bankası Yayınları, İstanbul 2009
Ünal, Ahmet, Hitit İmparatorluğu’nun Yıkılışından Bizans Dönemi’nin Sonuna Kadar
Adana ve Çukurova Tarihi, ÇÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 15, Sayı 3
(Arkeoloji Özel Sayısı), 2006 s. 67-102
Ünal, Ahmet, Hitit Kenti Ankuwa'nın Tarıhçesi ve Lokallzasyonu Hakkında, Belleten, C.
XLV/2, S. 180, TTK, Ankara, Ekim 1981 s. 434-455

Thank you for copying data from http://www.arastirmax.com