British Imperial Rhetoric: Pukka Sahibs, Memsahibs and Orientals in
Burmese Days by George Orwell
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
George Orwell’s Burmese Days is set in the colonial town of Kyauktada in Burma in the 1920s when demands
for self-rule and independence were articulated vigorously in the sub-continent and Burmese people started to
show slight hints of dissent towards the British colonial authority. This study aims at exploring the reflections of
the British imperial discourse in the existing cultural, economic, social and psychological barriers between the
colonized and the colonial or between the “pukka sahibs” and “memsahibs” and the “orientals” in Burmese Days.
After a brief historical insight into the era and ‘British imperial rhetoric’, the second section analyzes how British
imperialist discourse undermines their perceptions, ideas, and relationships of all the colonials, male and female,
with the colonized and nourishes their ignorance, prejudice and hostility towards the local people. In contrast to
the commonly-held perception that “pukka sahibs” and “memsahibs” are fair, honest, decent, impartial, aloof,
and incorruptible in their deeds, the male and female British characters populating the novel are afflicted with
their contempt, disdain and dislike of the local people whom they are afraid to mix with. The main concern in the
third section is to dwell on Flory, who, unlike the other British men and women, does not believe that the colonial
regime has a civilizing or educating mission. Instead, he believes that the British colonials are obsessed with
uplifting their values, principles and ideals in a colonial station in Burma where they have apparently crouched
upon economically, linguistically, socially and culturally. The fourth and the last section probes into the pejorative
impact of the dictations and impositions of the dominant discourse upon two local people of power who have
internalized the perception that they are inferior, corrupt, and degenerate in comparison to superior, civilized and
educated “pukka sahibs” and “memsahibs”. Although the “orientals” desperately and vainly to aspire for and
therefore struggle, imitate and adapt to the British people’s life styles, habits, codes, and culture, the picture Orwell
draws about the colonial society is alarming as the colonials are comprised of immoral, indecent, unfair, drunk,
racist womanizers or husband-hunters in stark contrast to the imperial indoctrination.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
George Orwell’in Burmese Days romanı otonomi ve bağımsızlık taleplerinin Hint Yarımadasında güçlü şekilde
ifade edildiği ve Burmalıların İngiliz sömürge yönetimine karşı küçük çaplı muhalefet işaretleri göstermeye
başladıkları 1920lerde Burma’nın Kyauktada adlı sömürge şehrinde geçer. Bu çalışmanın amacı Burmese Days
romanında sömürülenler ve sömürgeci ya da “pukka sahib” ve “memsahibler” arasında var olan kültürel, ekonomik,
sosyal ve psikolojik engellerdeki İngiliz imparatorluk söyleminin yansımalarını araştırmaktır. Dönem ve İngiliz
imparatorluk retoriği hakkında kısa bir tarihi açıklamadan sonra ikinci bölümde, İngiliz imparatorluk söyleminin,
erkek ve kadın tüm sömürgecilerin algılarını, düşüncelerini ve sömürülenlerle ilişkilerini nasıl baltaladığını
ve bu insanlara olan cehalet, önyargı ve düşmanlıklarını nasıl beslediği analiz edilmektedir. “Pukka sahib” ve ‘memsahib’lerin adil, dürüst, namuslu, bitaraf, mesafeli ve işinde kusursuz oldukları yolundaki yaygın algının
tersine, romanda yer alan kadın ve erkek karakterler bir araya gelmekten korktukları yerel halkı hor görmekte,
hakir görmekte ve sevmemektedirler. Üçüncü bölüm esas olarak, diğer İngiliz kadın ve erkeklerinden farklı
olarak sömürge rejiminin medenileştirici ya da eğitici bir amacı olduğuna inanmayan Flory üzerinde durur. Flory,
böyle yapmak yerine İngiliz sömürgecilerin açıkça ekonomik, dilsel, sosyal ve kültürel olarak çöreklendikleri
Burma’daki bir sömürgede değerlerini, ilkelerini ve ideallerini yüceltmeye takıntılı olduklarına inanmaktadır.
Dördüncü ve son bölümde ise, üstün, medeni ve eğitimli “pukka sahib” ve “memsahib”lere göre kendilerinin
daha aşağıda, ahlaksız ve yozlaşmış oldukları yolundaki algıyı içselleştirmiş iki Burmalı üzerindeki baskın
söylemin dikte ve dayatmalarının olumsuz etkisi araştırılır. “Doğulular” umutsuzca ve boş yere İngilizlerin yaşam
biçimlerine, adetlerine, usullerine ve kültürüne öykünse ve bu yüzden bunları taklit etmeye ve uyum sağlamaya
uğraşsa da, imparatorluk öğretisinin tam tersine sömürgeciler ahlaksız, edepsiz, adil olmayan, içkici, ırkçı kadın
avcıları ve koca avcılarından ibaret olduğu için Orwell’in çizdiği sömürgeci topluluk korkutucudur.
FULL TEXT (PDF):
- 2