KRİMİNOLOJİ AÇISINDAN KAN GÜTME SAİKİYLE İŞLENEN SUÇLAR

Kan gütme saikiyle içlenen adam öldürmeler ve müessir fiiller memleketimizde önümüzdeki gün ve aylar içinde yeniden yoğunluk alacak gibi gözükmektedir. Gerçekten, toplumumuzu yakından ilgilendiren 15.5.1974 tarih ve 3803 sayılı Af Kanunu, kan gütme saikiyle işlenen suçlar faillerinden bir kısmının da tahliye edilmesi sonucunu doğurmuştur. Bundan dolayı, adlî kararlar nedeniyle durmuş bulunan kan davalarından bir kısmının, maalesef, yeniden harekete geçeceği kuvvetle tahmin olunabilir. Affın gerçekleşmesinden sonra gelen ilk haberler de, bu kötümser tahminin isabetli çıkacağını göstermektedir. Bizi bu tahmine götüren sebep şudur: Kan gütme suçlarının teşekkülünde ve sürüp gitmesinde neden olan faktörlerden başta gelen birisi de, suç failinin, mağdurun hısımlık grubuna mensup olanlar arasında yaşaması ve ona her gün rastlanmasıdır. Karşılıklı olarak işlenen iki fiil arasındaki zamanarası uzadıkça, kan gütmeyi tahrik eden psikolojik etkenlerin gücü azalır, ihtiyarlar ölür, gençler yeni ilişkiler kurarlar, bulundukları yerleri terkederler. Böyle olunca ortaya çıkıveren aflar kinleri yeniden uyandırmakta, Devletin adaletsizliğe sebebiyet verdiği düşüncesini yaratmakta ve mağdurun hısımlık grupu mensupların, fiilî hareketlere zorlamaktadır.