Journal Name:
- İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölüm Dergisi
Author Name | University of Author |
---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
1980’ler, dünya üzerinde “seçkin” kültürden “popüler” kültüre doğru yönelisin – edebiyattan
müziğe, mimariden sosyal bilimlere postmodern dalganın yükselmeye baslamasının – belki de
kendini en açıkça hissettirdiği dönemlerden biridir. “Seçkin” kültür ile “popüler” kültür arasındaki ayrımın yapaylığını vurgulayan, modernitenin bir çok değerinin alasağı olduğunu
ve bos zaman anlayısı içinde bireylerin giderek tekil arayısları içinde çalısmaktan ziyade
eğlenceye yöneleceklerine iliskin değerlendirmelerin, Batı dünyasının post-endüstriyel
toplumunda eğlence ve tüketimin ön plana çıkmasında önemli bir role sahip olduğu
görülmektedir. Popüler kültürün küresel ölçekte yükselisi karsısında seçkin kültürün
saygınlığını yitirisi Türkiye’de hemen hemen eszamanlı gözlenen bir olgudur. Bu durum, Türk
Tiyatrosu’nda 1980’lerde gözlemlenen durgunluğun en kayda değer nedenlerinden biri
olarak yorumlanabilmektedir. Đlk bakısta, 1980’ler Türkiyesi’ne damgasını vuran en önemli
olayın 12 Eylül Darbesi olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, dönemin askeri hükümeti
tarafından uygulanan kitlelerin depolitizasyon sürecini dikkate alan bir okuma, darbeden
ziyade, darbenin doğurduğu sonuçların ülkedeki sanat anlayısı üzerinde daha büyük etkileri
olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Döneme günümüz açısından bakıldığında ise, söz konusu
dönemde toplumca el üzerinde tutulan “yıldız”ların yer aldığı melodram, komedi ve
müzikaller, 1980-1990 arasında gerek askeri gerek de “sivil” yönetimlerin uyguladığı
bireylerin “uysallastırılma” sürecinde sanat pratiğinin bir manipülasyon aracı olarak
kullanılısının açık bir örneğidir. Bu tartısmayı çıkıs noktası olarak alan makale, devlet
tiyatroları (Đstanbul Devlet Tiyatrosu) ile özel tiyatroların (Dostlar Tiyatrosu ve Ankara
Sanat Tiyatrosu) 1980-1990 arasındaki repertuarlarında devlet ideolojisinin izlerini ortaya
çıkarmayı amaçlamaktadır. Devlet tiyatrolarının 1970’lerde kendini hissettirmeye baslayan
merkeziyetçi yapısının, 1980’lerde daha da belirgin bir hal alması ile kurumun oyun
seçimlerinde komedi ve müzikallere – önceki dönemlerle kıyaslandığında – daha fazla yer
verdiğini gösteren çalısma, bu durum karsısında Dostlar Tiyatrosu ile Ankara Sanat
Tiyatrosu repertuarlarındaki oyunların dönemde önemini yitirmeye baslayan bir kavram
halini alan “sosyal sorumluluk” bağlamında belirgin bir çizgiyi koruma çabasında
olduklarını tartısmaktadır. Yazıda tartısılan bir diğer husus da, 1980 ile 1990 yılları
arasındaki hükümetlerin, farklı yollardan – askeri yönetimin baskı ve sindirme, ANAP
yönetiminin ise görünüste vaad ettiği özgürlük söylemi ile – toplumu “teklestirmis”
olmalarıdır. Bu “teklestirme” sürecinde özel tiyatroların oyun seçimlerindeki tutumlarına
iliskin tahlillerde bulunan çalısmanın bir baska hedefi de, 1980’lerdeki tiyatro
repertuarlarındaki çeviri eserlerin dönemin kültür dizgesinde nasıl bir yere sahip olduğunu
ortaya çıkaracak, dönemdeki çevirilerin hangi ekonomik, ideolojik ve kültürel kosullar altında
gerçeklestirildiğini irdeleyecek betimleyici çeviri çalısmaları için kuramsal zemin
hazırlamaktır.
- 10
108-114