Journal Name:
- İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölüm Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
The fact that the notion of style is intrinsic to almost every artwork is beyond dispute. As a matter of fact, this concept has been a source of inspiration for countless scholarly work done on the subject. Even so, when the point is taken into consideration from the perspective of dramatic texts, it can be observed that the bulk of the research undertaken within the realm of stylistics has confined itself with genres such as prose and poetry. One of the reasons which brings the stylistic analyses of dramatic texts to a standstill is the fact that these works come into existence in the proper sense of the word when they are staged, as well as at the moment they meet with the audience. For that reason, to a considerable degree, a stylistic analysis undertaken on a theatre text that is essentially a blueprint for a production is considered as incomplete by the researchers. Nevertheless, stylistic analyses of the text in the dramaturgical process prior to the staging of the play acquire a crucial role in terms of rendering the style of the playwright to the spectators. When the play to be staged is a translated text, the significance of the stylistic analyses of the source text and the target text respectively gain furhter importance.
Taking the above-outlined argument as a starting point, this paper sets out to propose stylistic analyses of John Millington Synge‘s Riders to the Sea, as well as its Turkish translation. To this end, the article initially focuses on Synge‘s documentary work entitled the Aran Islands with the purpose of examining how the author has rendered the peasant life in Ireland. By leaning on the notion of intertexuality, this study, moreover, demonstrates how Synge transformed the language of the Aran Islands into a distinctive theatrical language in Riders to the Sea. Through the exposition of the play‘s common traits with the genre of traditional tragedy, the following section of the article discusses Riders to the Sea as a prose tragedy. The last part of the paper provides a stylistic analysis of Orhan Burian‘s Turkish translation of the play in order to examine the traces of the points that have been touched upon during the course of the study in the translated text. The conclusion of the study argues for the significance of the dramaturgical studies concentrating also on the text from a stylistic perspective, anterior to the production of the work in the sense of conveying the style of the playwright to the spectators.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Biçem kavramının hemen hemen her sanat eserine içkin bir olgu olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Dolayısıyla, bahsi geçen kavram, konu üzerinde yapılmış sayısız araştırma için esin kaynağı olmuştur. Ne var ki, konuya tiyatro metinleri açısından bakıldığında,biçembilim alanındaki çalışmaların birçoğunun daha çok düzyazı ve şiir türleriyle sınırlı kaldıkları gözlemlenmektedir. Tiyatro metinlerinin biçemsel açıdan incelenmelerini sekteye uğratan nedenlerden bir tanesi, söz konusu eserlerin sahnelendiklerinde –seyirciyle buluştukları anda– tam olarak hayata geçmeleridir. Bu nedenden ötürü, sahneleme için bir taslak olan tiyatro metinleri üzerinde yapılacak biçemsel çözümlemelere, araştırmacılar tarafından büyük ölçüde eksik gözüyle bakılmaktadır. Bununla birlikte, sahnelenme aşamasından önceki dramaturji çalışmaları sürecinde metin üzerinde yapılacak biçemsel çözümlemeler, oyun yazarının biçeminin izleyiciyle buluşması açısından hayati bir öneme sahiptir. Sahnelenecek eser, çeviri bir metin olduğundaysa, kaynak ve erek metinlerin biçemsel çözümlemelerinin önemi bir kat daha artmaktadır.
Bu tartışmayı çıkış noktası olarak alan makale, İrlandalı oyun yazarı John Millington Synge‘in Denize Giden Atlılar adlı oyununun ve eserin Türkçe çevirisinin biçemsel bir çözümlemesini sunmayı hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda çalışma, öncelikli olarak Synge‘in Aran Adaları başlıklı belgesel eserini mercek altına alarak, yazarın İrlanda‘daki köy yaşamını nasıl aktardığını incelemektedir. Ayrıca makale, metinlerarasılık kavramına başvurarak Synge‘in Aran Adaları‘ndaki dili, Denize Giden Atlılar‘da nasıl özgün bir tiyatro diline dönüştüğünü göstermektedir. Çalışmanın bir sonraki safhasında, Denize Giden Atlılar‘ın düzyazı biçiminde kaleme alınmış bir tragedya olduğu, oyunun geleneksel tragedya türüyle koşut özellikleri ortaya konarak tartışılmaktadır. Makalenin son bölümündeyse, oyunun Orhan Burian tarafından yapılmış çevirisi, çalışma boyunca üzerinde durulmuş noktaların çevirideki yansımalarını gözlemlemek maksadıyla biçemsel açıdan incelenmektedir. Çalışmanın sonuç bölümü, oyunun sahnelenme sürecindeki dramaturji çalışmalarının, metin üzerine de biçemsel açıdan odaklanmasıyla yazarın biçeminin izleyiciye aktarımında önemli bir rol oynayacağını savunmaktadır.
- 17
48-75