THE LEGALITY OF INTEREST AS PAYING THE PORTION OF GAIN AND AGAINST TO THE USURY THAT DEPENDED ON THE UNFRUITFUL OF MONEY
Journal Name:
- Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
Martin Luther asserted that usury is wrong because all the risks
fall on the borrower, the creditor makes his profit without danger and
he earns income without incurring the usual risks due to changing
conditions and misfortune. For this reason Luther attacks very
unfairness without reckless way in which land was mortgaged and
money was collected by indulgences. He insisted that all Germany is
being exhausted by usury, notably exploited by borrowing in the form
of the annuities.
Jean Calvin thought that only productive credit for business
purposes is allowed, because this is not usury borrowing. Because he
admitted that the debtor could be gain just as much from the money as
the creditor. But from poor men no interest is to be taken. At the
beginning of modern times, the secular powers were decided to the
interest rate according to money’s market price which determined by
supply and demand. The maximum rate of interest was reduced from
10 percent to 8 percent and to 5 percent later.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Martin Luther, borçlanan kişi bütün riski üstlendiği, alacaklı
hiç bir tehlikeye girmeksizin kazanç sağladığı, değişen koşullar ve
talihsizlik alışılmış riskleri üstlenmeksizin gelir elde ettiği için;
tefeciliğin yanlış olduğunu beyan etmiştir. Bu nedenle Luther,
pervasız bir şekilde arazinin ipotek altına alınmasına ve günah affı
belgeleriyle paranın toplanmasına, çok acımasız bir tarzda
saldırmıştır. Almanya’nın tefecilik yoluyla tüketildiğinde, özellikle de
annuity (ana para karşılı düzenli aylık faiz) tarzındaki tefecilikle
sömürüldüğünde ısrar etmiştir.
Jean Calvin ise, bir tefecilik borçlanması olmaması nedeniyle,
yalnızca işte kullanma niyetleriyle alınan üretken borçlara izin
verilmesi gerektiğini düşünmüştür. Zira, borçlunun alacaklıya kıyasla
daha fazla kazanabileceğini kabul etmiştir. Ancak, fakirden kesinlikle
bir faiz alınmamalıdır. Modern çağların başlangıcında, dünyevi
iktidarlar paranın arz ile talebine göre belirlenen piyasa fiyatına uygun
olarak faiz oranına karar vermişlerdir. Maksimum faiz oranı, daha
sonra yüzde sekizden yüzde beşe düşmüştür.
FULL TEXT (PDF):
- 3
215-248