You are here

Theory of Unipolar Politics

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of Author
Abstract (Original Language): 
Sovyetler Birliği’nin dağılması, sadece II. Dünya Savaşı sonrası kurulan ve ABD ile SSCB arasındaki güç mücadelesinin bir çıktısı olan Soğuk Savaşı sona erdirmekle kalmamış, aynı zamanda kurulacak yeni düzenin nicel ve nitel bir takım özellikleri konusunda pek çok sosyal bilimler alanı içerisinde kapsamlı tartışmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Soğuk Savaş’a yüklenen anlama bağlı olarak çeşitlenen bu tartışmalar içerisinde en dikkat çekeni ise ABD ile SSCB arasındaki rekabeti sistemdeki düzenleyici prensip, güç dağılımı ve birimlerin görevleri üzerinden okuyan yapısalcı realistler arasındaki tartışmadır. Yapısalcı realistler, SSCB’nin dağılmasının sistemin üç sacayağından biri olan güç dağılımında değişim meydana getireceği noktasında hemfikir olmakla birlikte yeni sistemde bu değişken unsurun nasıl bir görünüm sergileyeceği konusunda fikir ayrılığına düşmüşlerdir. Başka bir ifade ile “Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte ABD’nin rakipsiz küresel bir güç olması sürdürülebilir bir güç dağılımı meydana getirebilir mi?” sorusu etrafında cereyan eden tartışma sonucunda iki farklı görüş benimsenmiştir. Bunlardan ilki, iki kutuplu sistemin dağılmasının ardından ABD’nin yeni sistemde kendi başına bırakılmayacağını ve sistemdeki diğer aktörler (Çin, Hindistan, Brezilya) tarafından yeni bir sistemik güç dengesinin inşa edileceğini savunan (declinist) görüştür. İkincisi ise ABD’nin kısa vadede dengelenemez bir güç üstünlüğüne ulaştığını ve her devletin entegre olduğu küresel sistemin garantörlüğünü üstlendiğini savunan (primacist) görüştür.
192
196