THE ROLE OF NATIONAL IDENTITY ON THE EU ACCESSION
CONDITIONALITY IN WESTERN BALKANS
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The European Union (EU) has formally initiated the vast majority
of the Central and Eastern European Countries (CEECS) into the Union
and Western Balkans’ remaining non-EU countries have became the new
target of EU enlargement since 2004. The Union, however, has faced
some difficulties in transferring its rules to non-member countries in
Western Balkans by means of the EU political accession conditionality in
comparison to Central and Eastern European Countries. Here are two
questions to mind: ‘Under what circumstances could the conditionality
be effective?’ and ‘why does the EU conditionality play relatively limited
role in the domestic politics of the Western Balkan states?’ An “external
incentive model” is adopted by Schimmelfennig and Sedelmeier (2004) to
articulate the issue. This study addresses this contestation, arguing that
the “external incentive model” is incapable of fully answering these
questions and that national identity has a huge impact on the
determination of the effectiveness of EU accession conditionality by
focusing on the problems limiting this effectiveness in two Balkan states,
namely Croatia and Serbia. The reasons why the paper has chosen
Croatia and Serbia as case studies are that they are republics of former
Yugoslavia and that they have shared war history in the 1990s, however
act differently on the way to the European Union (Massari, 2010).
Although Croatia has become a member of the Union, Serbia still has got
a long way to go.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Avrupa Birliği (AB) 2004 yılından bu yana Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunu resmi olarak birliğe kabul etti ve Batı Balkanlarda geriye kalan üye olmayan ülkeler AB’nin yeni hedefi haline geldi. Ancak, Birlik AB politik üyelik koşulları yoluyla kurallarını Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine kıyasla Batı Balkanlardaki diğer üye olmayan ülkelere aktarırken birtakım zorluklarla karşılaşmıştır. Burada akla iki soru gelmektedir: Birinci soru, “Hangi şartlar altında bu koşullar etkili olabilir?” iken; ikinci soru, “AB üyelik koşulları neden Batı Balkanlarda bulunan ülkelerin iç politikasında kısmen sınırlı bir rol oynar?” şeklindedir. Bu meseleyi açığa kavuşturmak için Schimmelfennig ve Sedelmeier (2004) tarafından “dış teşvik modeli” benimsenmiştir. Bu çalışma “dış teşvik modelinin” bu soruları tam anlamıyla cevaplandıramadığını ve ulusal kimliğin Batı Balkan devletleri olan Hırvatistan ve Sırbistan’da AB üyelik koşullarının etkililiğini belirleme noktasında önemli bir role sahip olduğunu ileri sürmektedir. Çalışmanın Hırvatistan ve Sırbistan’ı durum çalışmaları olarak ele almasının sebepleri; bu iki ülkenin eski Yugoslav Sosyalist Federal Cumhuriyeti olmaları ve 1990’lı yıllarda ortak bir savaş tarihi paylaşmalarıdır. Belirtilen bu ortak özelliklere rağmen bu iki ülkenin Birliğe olan üyelik sürecine ilişkin tutumlarının birbirinden farklılık arz ettiği dikkat çekmiştir (Massari, 2010). Hırvatistan AB üyeliğini hâlihazırda 2013 yılında elde etmiş olmasına rağmen, Sırbistan’ın bu üyeliği gerçekleştirme noktasında kat etmesi gereken daha çok yol vardır.
FULL TEXT (PDF):
- 31