A CRITICAL REVIEW OF LITERARY LANGUAGE AND STYLE IN SİHÂM-I KAZÂ IN COMPARISON WITH NEF’İ’S DİVAN
Journal Name:
- Turkish Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Ottoman literature called Divan represents a well-established tradition that aims to reach perfectness in style and use of language. Turkish language that seemed to be insufficient to create its own poetic language against Persian has claimed its own independence in poetry having been improved and enriched by hundreds of poets until Nef’i’s era. Nef’i, one of the pioneering poets of the divan poetry with his originality in harmony and style in the 17th century, helped Turkish to gain its complete power of expression and harmony and displayed in his Persian Divan that he could easily transfer and use his poetic genius in another language. In his Turkish and Persian Divans, he reflects the essential patterns of the mental tradition in a sensitive language.
On the other hand, Sihâm-ı Kazâ, a collection of satirical poems, has never been well received due to its flawed language and lackness a beautiful poetic style. When poetical commentaries and anthologies published since the Tanzimat period are examined, it may well be said that they do not include any poems from this work. It is also interesting that poetry lovers hardly keep any distiches from this work in their mind. The book does not derive its fame from its language or content. In this study the poems in Sihâm-ı Kazâ, are studied and subjected to analytic criticism to contrast its poems’ quality with the then-poem readers’ literary senses.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Divan şiiri Türkçe’nin kurallarının ve sınırlarının incelikle uygulandığı sağlam bir dil geleneğine sahiptir. Divan şairleri şiirlerinde orijinal söyleyiş arayışını kusursuz bir dil kullanımı ile birlikte sürdürmüşlerdir. Divan şairlerinin beyitlerinde aruz vezninin işleyişine uygun güçlü bir şiir dili haline gelmesi, şairlerin bu dili bağlamında, son derece özenli ve hatasız kullanması ile mümkün olmuştur. Selçuklular devrinin hâkim yazı dili olan Farsça karşısında başlarda yetersiz görülen Türkçe, 17. yüzyıla gelinceye kadar şairlerin mısralarında titizlikle işlenmiş ve Divan şiirindeki ifade gücü ve ahenginin zirveye ulaştırılması ise, bu yüzyılın kendine özgü üslubu ile öncü divan şairi olan Nef’i tarafından başarılmıştır. Şair Farsça Divanı’nda ise şairliğinin edinilmiş değil, yaratılıştan var olduğunu göstermiş ve lirizmini başka bir dile kusursuz biçimde taşıdığını göstermiştir. Sihâm-ı Kazâ ise Türkçenin nazımda ulaştığı gücün çok uzağında, yalnızca içeriği değil Türkçesi ile de kabul görmemiş bir eserdir. Tanzimat’tan başlayarak hazırlanan şiir şerhleri ve antolojileri incelendiği zaman, bu eserlerde Sihâm-ı Kazâ’daki şiirlere yer verilmediği görülür. İlginçtir ki Sihâm-ı Kazâ’nın şiir severlerin hafızasına kazandırdığı beyit sayısı yok denecek kadar azdır. Bu çalışmada eserdeki manzumelerin dil kusurları incelenecek ve üslûp bakımından zamanının ve bugünün şiir okurunun beğeni düzeyine hitap etmediği ve niçin edemediği örneklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ölçüt olarak sadece Türk halkının zevk-i selimi değil, aynı zamanda Nef’î Divanı’ndaki şiirler esas alınmış, tespit edilen hatalar onun içindeki şair eleştirisi ile farklı bir özelliği olan divânı ve dönemin Türkçe söz varlığını içeren eserlerle karşılaştırılmıştır.
FULL TEXT (PDF):
- 12