You are here

MEVLANA'DA VAHDET-I VUCUD TELAKKİSİ

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (Original Language): 
İslâm düşünce tarihinde tasavvuf ehli ile ilim ehli arasında en çok tartışılan kavramlardan biri olan vahdet-i vücud, "birlik" anlamına gelen "vahdet" ve "varlık" anlamına gelen "vücud" kelimelerinin terkibinden oluşan bir isim tamlamasıdır. Buna göre sözlükte "vahdet-i vücud", "varlığın birliği" anlamına gelir. Terim olarak vahdet-i vücud ise, varlıktaki mutlak birlik, yaratanla yaratılanın birliği anlamını taşır. Başka bir ifadeyle Allah ile kainatın bir bütün olduğunu savunan görüşün adıdır.1 Tasavvufi bir mesele olarak ele alınan "vahdet-i vücûd", adından da anlaşıldığı üzere anahtar bir kavram olan "vücud" yani "varlık " kavramıyla ilgilidir. Varlık meselesi ise sadece tasavvufu değil, aynı zamanda din felsefesini ve İslâm kelâmını ilgilendiren önemli bir meseledir. Tasavvufta bir zevk ve hal meselesi olan vahdet-i vücûda kimileri felsefî bir kisve giydirmiş, kimileri de vahdet-i mevcudla yani monizmle arasında fark görmemişlerdir.2 Dolayısıyla Allah-âlem ilişkisi içerisinde varlık meselesini ele alan ve özellikle de Muhyiddin İbn Arabî'nin görüşleri üzerinde araştırma yapan bazı müsteşrikler, kendi ulûhiyet telakkileri içerisinde vahdet-i vücûd kavramının karşılığı olarak Panteizm'i seçmişlerdir. Batı kültürünün etkisi altında kalan bazı İslâm alimleri de bu yaklaşımı benimsemişler, vahdet-i vücûdla panteizmi birbirine karıştırmışlardır. Bu anlayışa göre başta İbn Arabî olmak üzere Mevlânâ ve vahdet-i vücud doktrinini benimseyenler panteist olarak görülmektedirler. Ancak her şeyi Tanrı'nın bir parçası veya Tanrı'yı her şey ve her şeyi Tanrı olarak kabul eden, Tanrı'yı âlemde ve fikirde içkin (immanent=mündemiç) kabul ettiği için Deizme değil de Teizme karşı ve monist bir sistem olan panteizmin vahdet-i vücudla örtüşmesi, dolayısıyla vahdet-i vücudu benimseyenleri panteist olarak görmek isabetli bir yaklaşım değildir.
55
60