SURPASSING THE CUSTOMS OF TURKISH FOREING POLICY “OTTOMAN IDENTITY”
Journal Name:
- Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası Avrasya Strateji Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
In addition geopolitically identity of European after the Cold War, Turkish foreign policy that incorporates the identities of Middle East, the Balkans, Caucasian, Mediterranean and Eurasia could have been rewrited in terms of behaviour patterns that will develop at the new period but internal dynamics, besides external conjunctures, make it harder. With the destruction of one of the polars in the two separated polarized world, hot tempered arguments in the Turkish public opinion started to appear that would influence the foreign policy. The basic reason of these arguments is to get a share of the cake of the power gap that came along with the destroyment of Soviet Union. However, in Turkey a null subject have a role of carrying on this consideration from subliminal to notional area and then foreign policy: Ottoman. Historical persistence at the subliminal of Turkish society have been provided and the opportunity of being argued of alternative politics of Kemalism which became dominant ideology with the Soviet threat is reborn. Pan-Islamism, Turkism, Ottomanism arguments that left their marks on the last periods of Ottoman Empire and suffered oppression from political will that established the republic resumed on in some way by adding “neo-“prefix. This dispute atmosphere reflects Turkish society’s political choice and later on new ways of searching at the Turkish foreign policy become apparent.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Soğuk Savaş sonrasında jeopolitik açıdan Avrupalı kimliğine ilaveten Ortadoğu, Balkan, Kafkas, Akdeniz ve Avrasya kimliklerini bünyesinde barındıran Türkiye’nin dış politikası, yeni dönemde geliştireceği davranış modelleri açısından yeniden yazılmalıydı ki dışsal konjonktürün yanı sıra içsel dinamikler de bunu zorlamaktaydı. İki ayrı blokta kutuplaşan dünyada kutuplardan birinin yıkılmasıyla birlikte Türkiye’nin iç kamuoyunda da dış politikaya tesir edecek alevli tartışmalar boy göstermeye başlamıştı. Bu tartışmaların temelinde elbette ki, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte etki alanında yaşanan bir güç boşluğu pastasından pay kapma vardır. Lakin, Türkiye’de bu mantığın şuuraltından zihinsel alana oradan da dış politikaya taşınmasında gizli bir özne rol oynamaktadır: Osmanlı. Türk toplumunun şuuraltında tarihsel süreklilik sağlanmış ve Sovyet tehdidi ile hakim ideoloji olan Kemalizm’e alternatif politikaların tartışılma imkanı yeniden doğmuştur. Osmanlı son dönemine damgasını vuran ve cumhuriyeti kuran siyasi irade tarafından baskılanan İslamcılık, Türkçülük, Osmanlıcılık tartışmaları, güncellenerek ve önlerine “neo” takısı eklemlenerek bir nevi kaldığı yerden devam etmiştir. Bu tartışma atmosferi, Türk toplumunun siyasi tercihlerine de yansımış ve devamında Türk dış politikasında yeni arayışlar belirmeye başlamıştır.
FULL TEXT (PDF):
- 1