Buradasınız

TÜRK HALK DİNDARLIĞININ ÖNEMLİ ÇEKİM MERKEZLERİ OLARAK DİNİ ZİYARET YERLERİ

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (Original Language): 
“Basit” toplulukların “ilkel” olarak vasıflandırılan dinleri bir yana bırakılırsa, top-lumsal farklılaşma, iş bölümü ve uzmanlaşmanın belli bir karmaşıklık düzeyine eriştiği toplumların dinî yaşayışları ve kültürlerinin değişik yapılar ve biçimlerde ayrımlaşıp fark-lılaştığı, karmaşıklaşıp kurumlaştığı görülmekte; böylesine karmaşık dinî-sosyo-kültürel yapılarda belli otoritelerin etrafında kurumlaşmış “remî din” ile “halk dini ve dindarlığı”nı birbirinden net bir biçimde ayırt etmek mümkün olmaktadır. Hakikaten, bu yaklaşım pers-pektifinde meselâ Türk tarihi ve kültürü içerisinde oldukça erken dönemlerden itibaren “imparatorluk dini” ile “halk dini” birbirinden ayırt edilebildiği gibi, öte yandan Türklerin tarihlerinin belli bir döneminden itibaren evrensel büyük dinlerle temasa gelmiş olmaları böylesine bir farklılaşma sürecini giderek hızlandırıp güçlendirmiş olup; sonuçta onların büyük çoğunluğunun İslam dininde karar kılmış olması olayı iyice kökleştirmiş bulunmak-tadır. Öyle ki, günümüz Türk topluluklarının dinî yaşayışları bu tür bir ayrımlaşmayı çok çeşitli boyutlar ve formlar altında sunmaya devam etmekte; bu çerçevede kutsalın tezahür ettiği her çeşit “hierofani” yahut “kratofani”ler olarak türbe, yatır, mezar, kutsal ağaç, taş, mağara ve su kaynakları ile türlü dilekler, adaklar ve amaçlar ve çeşitli usullerle ziyaretlere konu teşkil eden öteki adak ve ziyaret yerleri ile adak ve ziyaret dindarlığı, “egemen dinî kültür”e nispetle bir “alt-kültür” ve hattâ bazen “karşıt-kültür” ve “normatif din”e nispetle de bir tür “paralel din” konumunda, başta Türkiye olmak üzere tüm Türk dünyasında, Türk halk dindarlığının oldukça fonksiyonel kutsal odakları olarak karşımıza çıkmakta; daha derinlemesine yaklaşımda bu dinî çekim merkezlerini morfolojik, tipolojik, yapısal, işlev-sel, vb. bir çok bakımlardan fenomonolojik, sosyolojik, psikolojik, sosyal psikolojik, antro-polojik, etnolojik, vs. bilimsel analizlere tabi tutmak ve böylece Türklerin dinî yaşayış ger-çekliklerini daha derinden ve sistematik biçimde anlayıp açıklamak imkânı olmaktadır.
5-36