Journal Name:
- Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Sahîh olarak kabul edilen hadis koleksiyonlarını göz önünde
bulundurarak, bunlardan ve diğer eserlerden derlenen malzemenin özelliğini
de dikkate almamız ve hadislere verilen güvenirlik dereceleri üzerinde
düşünmemiz gerekir. Baş tanrı Jüpiter tarafından, tamamen silahlanmış
olarak zuhur eden Minerva’nın aksine1 hadis, Peygamber zamanından bu
yana toplumun bir malı olarak görülemez. Hadisler sanki toplumun bir
malıymış gibi gösterilir, ancak o korunan bir şey olmaktan ziyade gelişen bir
şeydir. Başlangıçta toplumun elinde rehber olarak Kur’an vardı fakat toplum
geliştikçe bu yetersiz görüldü. Kur’an’ın rehber olmadığı ya da rehberliğinde
yetersiz kaldığı yeni durumlar ortaya çıktı ve bu nedenle bir şey bulunması
gerekmekteydi. Bu sebeple insanların, Kur’an’ın yanında Peygamber
örneğinin, ihtiyaç duyulan her şeyi sağlaması gerektiğini hissetmeleri
şaşırtıcı değildir. eş-Şâfiî, Kur’an’daki “Kitap ve Hikmet” tabirinden
hareketle, sünneti Peygamberin hayatıyla temellendirme hususunda akla çok
uygun iddialarda bulunur.2 eş-Şâfiî, Kitab’ın Kur’an, Hikmet’in de
Peygamber’in sünneti olduğunu söyler. O, daha sonra sünnetin tabiatı
hakkındaki görüşleri zikreder. Bazıları, Kur’an’da her hangi bir ayetin
bulunmadığı konularda Muhammed’in sünneti oluşturmasını Allah’ın kesin
olarak vahyettiğini söyler. Buna karşılık diğer bazıları ise Allah’tan,
Kur’an’da temeli bulunmayan bir konuyla ilgili olarak, asla her hangi bir
sünnetin gelmediğini ileri sürerler.
FULL TEXT (PDF):
- 1
119-133