Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
"Bir roman için son ölçü, ona karşı duyduğumuz sevgi olacaktır; Tıpkı dostIuklarınuzın
ve tanımlayamadığımız şeylerin ölçüsünün sevgi olması gibi."
E.M. Forster
Evrenin sırlannı tek başına çözmek durumundakalan insan, öncelikle kendisiyle bir
savaşıma girer. Bu savaşım belki de Havva'nın Adem'e bilgi ağacının meyvesini yedirdiği
gün başlamış ve insanoğlu iyiyi kötüden ayırmayı da böylece öğrenmiştir. Bu değişim ilk
insanı değiştirip, çizgisini belirlerken, çağdaş insanınözgürlüğünüde belli değerler dizgesine
bağlamıştır.
İnsan öncelikle kendi dünyasını ve özgürlüğünü yaratır. İnsanı kendisine temel alan
romancının yaptığı ise, kişi ve dünyası içindeki değişimlerin aranıp, sergilenmesini
sağlamaktır. "Romanı romanyapan ise, anlattığı öyküden çok, kişilerin düşüncelerini eyleme
dönüştünnek için kullanılan yöntemdir."ı Romancının temel amacı kişinin kendisini
tanımasına,özünüyaratıp, benliğini kazanmasına ve böylece baskıdankurtulmasınayardımcı
olmak; görevi ise yaratmaktır. Çünkü Zola'nın Le Roman Experimental'de söz ettiği gibi
romancılarinsanlarınve insan tutkularınınsorgu yargıçlarıdır.Bu yaratı tek bir kişiye bağıntılı
değildir. Şu bir gerçektir ki yapıtı yalnızca yazar değil, okur da yaratır. Simon O. Lesser'e
göre de: İnsanın roman okumasının nedeni bazı deneyim yetersizliklerini gidennektir.2
* (OndoM Mayıs Üniversitesi, Eğitim F~tesi, Fransız Dili Öğretim Üyesi.
(1) E.M. FORSTER Roman Sanatı Çev. Una! Aytür, Adam Yayınlan, İstanbul, 1985. s.85.
(2) Bkz. Simon O. LESSER Ficnon and the Unconscious New York. Vintage books, 1962.
167
"Gerçek" ve "Yeşil Gece" Adlı Romanlara Öykünmecilik Açısından Bir Yaklaşım
Ki§isel yaratıcılık, romana gereken gücünü kazandıran en büyük olgudur. Bu
yaratıcılık, çıkarırnlar dizgesi diye de adlandınlabilir. Farklı dillere ait yazın türleri arasındaki
incelemeler çok daha çeşitli çıkarırnlar sunabilir.
Bunun doğal sonucu olarak da eleştiri ve karşıla§tırmalı çalışmaların yapılması dikkat
çekmektedir. 19. yüzyıla değin roman sanatının başlıca özellikleri üzerinde durulmuşsa da
roman ele§tirisi, kuramı üzerine benzer çalışmadan söz etmek olası değildir. Bu dönemde
karşıla§tırmalı çalışma yeni olmadığı gibi, bu konuda kullanılan yöntemler de yeni değildir.
Bu tarih ı 828'lere kadar uzanır. Villemain 1828 yılında Surbonne'da verdiği derslerde tngiliz
ve Fransız Yazınlarının karşılıklı etkileşimi ve 18. yüzyılda Fransız-ttalyan Yazım üzerinde
durmuştur.3
Karşılaştırma "güç", "başarı", "etki", "özgünlük", "öykünme" gibi pek çok öğenin
yapıtlar arası uygunluğu sorununu da beraberinde getirir. Boileau, Aristo'nun Jaconde'u
ile La Fontaine'inJaconde'unu karşıla§tırmıştır.Scudery, Corneille'i tspanyol Cid'ini kopya
ediyor diye eleştirmiştir. Yine Goethe'nin Wilhelm Meister adlı yapıtıyla Stendhal'in Le
Rouge et Le Noir'ı, Romain Roland'ın Jean Cristophe'uyla, Aragon'un Anicet'sinin
izleksel yönden birbirlerine benzedikleri söylenebilir. Bu konudaki örnekler
çoğaltılabilir.
Aym şekilde, Türk ve Batı Yazım arasında da karşılaştırmalı roman incelemesinden
söz edilebilir. Örneğin, Reşat Nuri Güntekin'in Yeşil Gece ve Emile Zola'mn Gerçek adlı
romanlarıpek çok koşutluk sergilemektedir. Buna bağlı olarak olay örgüsü, izlek ve bunlara
bağlanabilecek sonuçlar yapıtlar arası incelemeye temeloluşturabilirler.
Bu çalışma Gerçek ve Ye§il Gece adlı romanlarınkarşılaştırmalı olarak incelenmesi
sonucundaki benzerlik ve ayrılıkları sergilerneye yöneliktir. Ayrıca toplum ve toplumsal
özellikler, toplumsalyaşam, bürokrasi,toplumsalsınıf ve insanilişkileri gibi pek çok konudaki
çözümleme de birlikte yapılacaktır. Verilerden hareketle, bu iki roman arasındaki ortaklık
ve ayrılıkların olay örgüsüne nasıl yön verdiği de ara§tırılacaktır. Karşılaştırmalı roman
(3) Bkz. Paul Van TlEGHEM MukayeseliEdebiyat Çev. Yusuf Şerif Kılıçel, MaarifMatbaasl. Ankara, 1943. Bu yapıtta
Villemain'in Sorbonne'da "Karşılaştırmalı Yazın" adı a1unda verdiği derslerin
yılı 1827 olarak belirtilmiştir.(s.l3).
Aynca P. BRUNEL, Cl. PlCHOIS ve A.M. ROUSSEAU Qu'est-<:eque lalitterature comparee? adlı yapıtta (Annand
Colin, Paris. 1983) Villemain'in verdiği derslerin
yılı 1828 yaz sömestri ve bu notlan yayımlarna tarihi 1829 olarak
verilmiş bnna ek olarak ilk karşılaştımıalı yazınla ilgili derginin yayımlanış tarihi de 1886 olarak belirtilmiştir.
168
-- --
Yrd. Doç. Dr. Hanife Natan GENÇ
incelemeleri sonucunda ortaya çıkan "başarı", "güç", "etki", "özgünlük" ve "öykünme"
sorunsallarından bu çalışmaya temelolacak "öykünme" dir. Ayrıca Reşat Nuri Güntekin,
Emila Zola'dan etkilenmiş midir ve etkilenmişse bu öykünme derecesine varmış mıdır?
sorularına yanıt aranacaktır.
Olumlu Cumhuriyet kahramanının üzerinde ilk kez duran Yeşil Gece, köylü bir
öğretmenin 1908-1923 döneminin büyük toplumsal sıkıntılarınıyaratan ülke koşulları içinde
tutucu güçlerle savaşımını yansıtan ve fikirlerin çatışması üzerine kurulu bir romandır.
İlköğrenimini medresede yaptığı halde, öğretmen okulunda çağdaş eğitim olanaklarından
yararlanarak islamcı ideolojinin amaçlarından kopan Şahin Öğretmen, eğitim sisteminde
yapılacak köklü dönüşümlerle toplumun değişeceğine gönülden inanan bir meşrutiyet
aydınıdır.
Gerçek adlı romandada aşağı yukarı aynı konu işlenmiştir. Çünkü Ekrem Aksoy'un
da belirttiği gibi "19. yüzyıl Fransız Romanı aile ve aşkın sorgulamasıdır.,,4 Olay örgüsü,
Jonville öğretmeni Marc Froment'in ailesiyle birlikte Maillebois'ya yerleşmeleri ve Yahudi
Öğretınen Simon'un yeğeninin bir cinayete kurbangitmesi çevresinde gelişir. Küçük ruhban
çevrede işlenenbucinayetin altındakigerçeği nepahasınaolursaolsunaramave ortayaçıkantıa
uğruna herşeyi göze alan, direnen aydın bir öğretmenin kendi yakın çevresi ve kasabadaki
karşıt görüşleki insanlarla savaşımı anlatılmaktadır.
Yeşil Gece "MaarifNezareti Tedrisat-ı İptidaiye Birinci Şube Müdürü Basri Bey..."
diye başlar. (YG, 5)5, Sözü edilen kişi romankahramanıdeğildir. Gerçek'te tam tersi "Jonville
öğretmeni Marc Froment, yanında eşi Genevieve ve kızı Louise'le birlikte bir gün önce,
Çarşamba akşamı, Maillebois'ya gelmişti." diye anlatılır. (G, 5). Bu gelişle birlikte romanın
belli bölümlerinde geçecek olan müthiş fırtına ve tufanı andıran bir yağmur vardır.
Betimleme, her iki romanda da benzerlikler gösterir. "Titrek bir el, kapının kenarına
iki defa tereddütle vurdu ve içeriye eski redingotlu, sarı meşin potinli, mavi atlas gömlekli
yirmi beş, otuz yaşlarında zayıfbir adam girdi." (YG, 6). KahramanınadınınAli Şahin olduğu
(4) Ekrem AKSOY "Bulaııu ve Akıl Çağı'nda Yalmzlık ve Birliktelik" in Frankofoni 4, Ankara, 1992, s.265.
(5) AIıntıIardan sonraki aymç içinde bulunan YG "Yeşil Gece"yi (İnIaIap Kitabevi, İstanbuL, 1990, 11.Basım), G. "Gerçek"i
(Çev. Nesrin Alnnova, Oda Yayınları, İstanbul, 1988, ı. Basım), rakamlar ise sayfa numaralannı göstennektedir.
169
"Gerçek" ve "Yeşil Gece" Adlı Romanlara Öykünmecilik Açısından Bir Yaklaşım
ilerleyen sayfalarda söylenir. Şahin Efendi medresenin "en çalışkan" ve "en ateşli" fakat
"başı en yumuşak" öğrencisidir. (YG, 26). Marc için ise şöyle bir anlatım vardır: "Yüksek
alnı, ailenin o kula biçimindeki alnı onda pek belirliydi. Ama, onu asıl herkesten ayıran
özellikleri büyüleyici gözleriyle, sesiydi."(G,8).
Yqil Gece'de olayın geçtiği yerin İstanbulolduğu söylenmeyip dahasonra "İstanbul'da
son günüydü" sözü ile belirtilir. Gerçek'te kahramanın adı, nerede olduğu daha romanın
ilk tümcesinde verilir. Yapıtın bütününe egemen olan hüzün verici anlatım daha romanın
başlangıcında kasvetli, ıssız mahelle, çan sesleri betimlemeleriyle kendini gösterir. Evin
dışında farklı bir ortam yoktur, çünkü küçük bir ruhban şehrinin tüm özellikleri burada
vardır.
Gerçek'te zamankonusunda bilgi verilmez. "Bir gün önce", "yaz tatili" gibi ipuçlarının
dışında, belli bir tarihe, "Küçük Beaumont'lu" gazetesinin 2 Ağustos'ta cinayet haberini
yayımladığı zamana kadar rastlanmaz. Buradan başlayarak, tüm olayların gelişimi bu cinayete
bağlı olarak değişir. "Zola, üslfibunda bile, acımasız bir zaman akışının izlenimini vermek
için bu anı aşmaya çalışıyorsa, bu, onun temel tasarısını belirleyen özel zamanı algılamış
olmasındandır.,,6 Romancı, bir günün gecesinden sabahına geçilmişcesine, "böylece iki yıl
boyunca", "aradan aylar ve yıllar geçtL" (G, 185) gibi kullanımlara sıkca yerverir. Bu
zamamn neden değil, nasıl geçtiğine dikkat çekmek için olabilir.
Marc, olayların gelişimi karşısında bazen umutlarını yitirir, bazen de umutlanır ve
beklemeyi sürdürür. "Aradan gene yıllar ve yıllar geçti" (G, 421) denilerek olaylar yansıtılır.
Belirtilen ikinci tarih duruşmanın yapıldığı 20 Ekim Pazartesi günüdür. Mart-Eylül 1926 diye
belirtilen bir tarihle açılan Yqil Gece'de ise zaman aralığı "On küsür sene evvel Sarıova'ya
ilk gelişinde..." (YG, 219) diyerek anlatılırken bu sürede pek çok yenilikler olmuştur.
Ali Şahin'in gideceği yer: İzmir Sarıova. Tıpkı Marc gibi Şahin'in de gittiği yerde
gerçekleştirmesi gereken bir görevi ve amacı vardır. Dünya yazınında "şehir" ya da "köy"
aynmı yoktur, dolayısıyla şehir romancısı ya da köy romancısı da yoktur. Oysa, Türkiye'de
roman özellikle de Güntekin'le birlikte İstanbul'un kibar sınıfına özgü hayatın öykülenmesiyle
başlamıştır.
(6) J.C.CARLA VI- J.c. Fll..l.OX Edebi Eleştiri çev. Ayşe Hümeyra Çakmaldı, Ferya! Matbaacılık. Ankara, 1985,
s.108.
170
-- "'---
Yrd.Doç.Dr. Hanife NIi/iin GENÇ
Sarıova... Sonbaharın adı gibi sararttığı, dağın eteğine kurulmuş eski bir kasabadır.
Burası olayların geçtiği asıl yerdir. Maillebois ise Gerçek'te kendisi küçük olmakla birlikte
büyük olayların yaşandığı bir kasabadır. Değişen dünyaya karşın softa kalan, inandığı şeylere
şüphe ve eleştiri götürmez gerçekler gibi bağlanan ve insanlarının çoğunun sarıklı olduğu
bu kasabada "cumhuriyetperver" Türkler yetiştirmek isteyen Şahin Efendi'nin yapacağı şey
bellidir: Kendi kafasından üç beş kişiyi toplayıp aydın kuşaklar yetiştirmek.
Eyüp Hoca, Emir Dede, başöğretmen aleyhine korkunç bir hareket başlatırlar. Halkın
dinduygularınıincittiği savunulur. Dinsizlik okula sürülebilecek en büyük lekedir. Bu yüzden
Şahin Efendi kendisini İslamiyetin ruhuna sadık kalmış, genç bir müslüman olarak
tanıtır.
Roman kahramanlarından Nihat Efendi 'nin tutuklanmasına karar verilir, halk meydana
toplanmış onu yuhalamaktayken, Şahin Efendi'ye "hayalinin ezelıkaımsu" olan "Yeşil Gece"si
hiç bu kadar karanlık ve insanlar da bu kadar korkunç ve acımasız görünmezler. Zulüm
ve haksızlıktan bunca haz duyan insanları yola getirmek acaba düş müdür? "Şahin Efendi,
bu vahşet salınesi karşısında yeni itikadının da sarsılmaya başladığını, tükenmez bir karanlık
içinde son dayanağını kaybedeceğini anlıyor, çıldırıyordu."(YG, 155). Karanlık hep hüzün
vericidir, keder vericidir, üzüntü vericidir. "Zaten bütün gecelerini büyük bir mezarlık hüzün
ve karanlığı içinde geçiren bu eski müslüman kasabası bir kat daha korkunç ve zjfiri
karanlıktı."(YG,195).
Gerçek'te ise, kilisenin adamlarının yönetimin en iyi kademelerine yerleştirilmesi
sonucunda ülkenin geleceği, gelecekteki halkı, köylüleri, işçileri, askerleri, öğretmenleri
papazların baskısı altında bulunmaktadır. Marc'a göre eğer kilise zafere ulaşır da Fransa'yı
geçmişin zifırı karanlıklarına atar, onu katolikliğin hüküm sürdüğü düşkün uluslardan biri
haline getirirse tehlike ve belki de ölüm budur. Marc ve arkadaşları bunun olmaması için
uğraş verirler.
Frerler Okulu'na devam eden küçük Zephirin, Yahudi Öğretmen Simon'un yeğenidir.
nk dinsel ayinini yaptığı gece öldürülürve yanındaburuşmuşbir yazı örneğibulunur.Üzerinde
"birbirinizi seviniz"7 yazılı olan bu belge her zaman soruları da beraberinde getirir. Frerler
(7) İncil'den bir ayet olup. Hz. İsa'mn sözleridir.
171
--~
"Gerçek" ve "Yeşil Gece" Adlı Roman/ara Öykünmecilik Açısından Bir Yaklaşım
Okulu'na ait olan bu belgenin nasılolup da küçüğün odasına girdiği bilinmemektedir. Yine
de kasabalılara göre "... Frerlerden kuşkulanmak, onlara hakaret etmek, gerçekten de bu
dümdüz çılgınlıkur! Tanrı en sonunda o kullarının öcünü mutlaka alır." (G.30).
BuradanbaşlayarakMarc herşeyi kesinliküzerineoturtup.günlerinidayanılmazmanevi
bir açıyla geçirmektedir. Kararsızlıklar ve korkulariçinde kıvrandıkça gün ışığına kavuşacağı
zamanı hayal etmektedir. Cinayeti araştırmaya koyulduğunda zifiri karanlıklar beyninde
yoğunlaşmıştır. Çünkü gerçek. aydınlık çıkmadan asla belli olmayacaktır. Işığın ve güneşin
ilk kez görülmesi Marc'ın güneşli güzel bir Mayıs sabahı Mallebojs'da ilk dersini verdiği
gündür.
Olaylann akışını etkileyen önemli gelişmeler hep karanlıkta ortaya çıkar. Karanlık,
Ekrem Aksoy'un da değindi ği gibi "... mekanın -ister açık, jster kapalı olsun- sıkıntılı, sınırlı
olduğunu gösterir. dolayısıyla bilgisizliği, belirsizliği, kararsızlığı ifade
eder.,,8 Bunu
örneklemek için Zola'nın yapıtından şu tümceleri okuyalım: "Hayretler içinde kalan Marc,
pencereden giren soluk gün ışığında ayakta durankansına doğru döndü. Gerçekten de, yavaş
yavaş inmekte olan gecenin koyu karanlıklanyla dolmuş gibi, kararan güzel gözleriyle onu
büyük bir ciddiyet içinde buldu." (G, 144). "Karanlık, endişe verici bir ateş. onu
coşturuyordu." (G. 411). Olaylar sürerken,tüm umutsuzluk ve huzursuzluğun simgesi siyah,
boğucu ortamdan sık sık söz edilir: "Ve kapkara küçük ev yeniden ıstırabına gömüldü." (G,
205). "Gece tamamıyla bastırmıştı, koskoca karanlık sınıfta artıkonların hıçkınklannın hafif
gürültüsünden başka ses işitilmiyordu." (G, 229).
Kendisiyle aynı düşüncede olan Simon'un kardeşi David, Öğretmen Salvan'la aynı
gerçeği bulma çabasıyla biraraya gelir. Böylece, papaz egemenliği yanlılarının da karşısında
yer alırlar,papanınmutlak egemenliği karşısındaeğilmezler. Dine zararvermeksizin rahipleri
nasıl ele vereceklerini düşünürler. Onların bu düşünceleri öğrenildiğinde sanki frerler,
Capucins papazlan, cizvitler, perler birdenbirebütüneyaletin mutlak egemenleri oluvermişler
ve Marc da bir halk düşmanı ilan edilmiştir.
İki romanı olay örgüleri yönünden inceledikten sonra aralarındaki bağıntıları daha
ayrıntılı olarak araştırabiliriz.
(8) Ekrem AKSOY "Klasik ve Yeni Roman Arasında Bir Köprü: Gemıinal" in Frankofoni 6, Ankara. 1994,8.284.
172
---- --
Yrd.Daç.Dr. Hanife NflIan GENÇ
"Yeşil Gece, bir fikir mücadelesinin romanıdır...9 Medrese eğitimini yarım bırakmış
olanŞahin Efendi yenilikçi aydın bir öğretmenolarak Sarıova'da göreve başlar.Milli Mücadele
yıllarında buradaki halkı Yunanlılara karşı korumak için uğraş verir ve eski mesleğinden
yararlanır. Milli Mücadele yanlısı olduğu anlaşılınca Yunanlılarca sürgüne gönderilir.
Cumhuriyet döneminde sürgünden döndüğünde eski güçler yeniden karşısına çıkar ve
Ankara'da onu anlayacak birini bulma umuduyla Sarıova'dan ayrılır.
Gerek Yeşil Gece'de gerek Gerçek'te belli fikirlerin savunulması, karşıt fikirleri
de beraberinde getirmiş ve yapıtlar fikirlerin çatışması üzerine kurulmuştur.Yeşil Gece'deki
Şahin Efendi, çevresindekilerinin tutuculuğu karşısında yenilikçi bir genç olarak hep tepki
toplamıştır. Çünkü, Dfuiilmuallimin'deki günlerini bir yana bırakacak olursa, çevresinde
gördükleri ile iç dünyası arasındaki ayrılığı her zaman hissetmiştir. Oysa Marc, bu ayrılığı
hissetmez çünkü o, başlangıçtan bu yana aynı ideolojiye, aynı çizgiye sahiptir. Gerçek'te
kuşak çatışmaları Marc'a, Yeşil Gece'deyse Şahin Efendi'ye bağlı olarak gelişir. Romandaki
çatışmalarda Şahin Efendi hem medresede hem de Sanova'da yenilikçidir ve yeni kuşağı
temsil eder.Öte yandanMarc da Maillebois'da aynı savaşımı vermektedir.Tek fark şudur:Marc
bu çatışmayı evinde, ailesi ile de yaşar. Onlara, inandığı düşünceleri anlatJp, benimsetmek
ister. İçinden dini tabu ve sabit fikirleri söküp atamayan Genevieve, evini ve Marc'ı terk
eder. Yaşadığı ikilemin farkında olsa da onlardan kendisini kurtaramaz da. Bu açıdan evli
olmasına karşın Marc da savaşımında yalnızdır. Genevieve'in onunkarşısındadeğil, yanında
yer alması uzun uğraş ve zamandan sonra gerçekleşebilir ancak. Romanda Marc'm evli
olmasının nedenlerinden biri de kızının eğitimine olan katkısı ve yetiştirilme biçiminin
gösterilmek istenmesi olabilir. Öte yandan, Şahin Efendi'nin yalnızlığı da belki o dönemde
onunlaaynı fIkirleri bilimsel bir gerçeklikle çözümleyip paylaşacak bir kadının olmayışından
kaynaklanabilir.
Kiliseye karşı, halkın zehirlenmesine karşı çarpışmak için Marc, ilkokul öğretmeni
olarak Maillebois'ya gelirken Şahin Efendi de benzer amaçla Sarıova'ya gelir. Şahin Efendi
babasının isteğiyle başladığı kasaba medresesi ve sonra girdiği Somuncuoğlu Medresesi'nde
(9) Abdülkadir HA YBER Halide Edip, Yakup Kadri ve Reşat Nuri'nin Romanlannda Nesil Çatışmalan Milli Eğitim
Yayınlan, İstanbul, 1993, s.321.
173
"Gerçek" ve "Yeşil Gece" Adlı Romanlara (jykünmecilik Açısından Bir Yaklaşım
gördüklerini bir türlü benimseyememiştir. Bu yönüyle Şahin, Marc'tan çok eşi Genevieve'e
benzemektedir.Çünkü Genevieve de katolik düşünceye göre, katı dini kurallarla yetiştirilmiş,
dine inanmayan biriyle de evlenince bocalamalar yaşamıştır. Bu yönleriyle romanların baş
kahramanları Marc ile Şahin çok ayrıdırlar. Bu yüzden Genevieve'in bulunduğu yer ve
yaşadıkları Şahin Efendi'ninkilerle oldukça benzerlikler taşımaktadır. Genevieve Rahibeler
Okulu'ndaki eğitiminin baskısından kurtulmuş olsa da gururunu bir kenara itip, evine
dönmemiştir. Hatta eşiyle arasında sorun yaratan dini inançların patlamasına neden olan
Simon davasından sonra Marc'a bir mektup gönderen Genevieve şunları yazmakla yetinir:
"Bütün soruşturmayı okudum, davayı izledim. Cinayetlerin en korkuncunuişlediler. Simon
suçsuz. "(G,31l)
Şahin Efendi'nin karşısına medreselerde eski çömezler ve müderrisler, Sarıova'da
Hafız Eyüp ve Müderris Zühtü Efendi başta olmak üzere birtakım kişiler çıkar. Önemli bir
gücü olan bu softalara ek olarak onlardan kendisini kurtaramayan resmi ve özel çalışanlar,
geniş halk kitlesi ve dini kurumlarda sayılabilir. Marc da Maillebois'da halkın dini inançları
ve perlerinhalk üzerindekideğişmez güven ve inançlarıyüzündenfrerler, Capucins papazları,
cizvitler, frer Fulgence, per Philibin, per Crabot ile savaşım vermek zorunda kalır.
Yeşil Gece'de romanınkonusunakoşutolarakkuşakçatışmalarınıntemelinidinitaassup
oluşturur. Gerçek'te buna ek olarak eğitim de önemli bir yer tutar. Gerçi bu konu Yeşil
Gece'de de ihmal edilmiş değildir ancak Gerçek'teki kadar da sivrilmemiştir. Bu konudaki
çatışmalar; medrese eğitimi ve medreseliler, medrese-mektep, eski-yeni eğitim, sarık-fes,
eski-yeni kuşakfarkı olarak ortaya çıkar. Gerçek'te kıyafet konusundabir karşılaştırmayoktur,
sadece katolik kilisesinin dini inançlarının halk üzerindeki etkisi anlatılır. Frerler Okulu
karşısında günden güne gücündenkaybeden, Laik Okuldan söz edilir. Marc Öğretmen'e göre
çocuklar geleceğin hammaddeleridir. O bu çocukları bilgili, istekli, saçma inançlardan, her
özgürlüğün,her insanözyazısının katili öldürücüdinsel hatalardankurtulmuşözgür yurttaşlar
olarak eğitmek ister. Çünkü ona göre bilginin dışında maddi, manevi mutluluk yoktur.
Şahin Efendi'nin babası onu "hayrülhalef' yapmak ve "bir gün bütündünyayı gölgesi
altına alacak yeşil bayrağın bir gönül1üsü olarak yetiştirmek" ister.(YG, 16). Bunun için
ilk öğrenimini bitirmesine bile gerek görmeden Şahin'in başına bir sarık sarar ve medreseye
174
-
-- --_.---
Yrd.Doç.Dr. Hanife NôIan GENÇ
gönderir. Genevieve de büyükannesinin isteği üzerine Rahibe Okulu'na gider. Ancak
duygularına yenilerek, dini bir kenara bırakır ve evlenir. Büyükannesinin onun için yarattığı
dini hayatı değiL, Marc'ı yeğler. Henüz çocuk olan Şahin bu bilinçten uzak, yadırgadığı
medresedenkaçar. Bu kaçışlar ilerde yerlerini daha büyükbir kaçışa bırakacaktır.Bu tepkiler,
medresenin sıkı kurallarına ve babasının onun için yarattığı dünyaya karşıdır. Romandaki
kaçışların nedenleri ayn olsa da, sonuçlan aynıdır.
Hacı Fettah Efendi, Şahin Efendi'yi medreseye bağlarnayı başarır. Fettah Efendi'nin
etkisiyle "ahiret" denenyeni bir alemde yaşamaktadır.(YG, 17). Şahin aklına takılan soruların
yanıtını kimseden alamaz. İçine düştüğü şüphe onu bir kurt gibi kemirir. Bu ıstıraplarından
müdemslere söz eder. Aldığı yanıtlar onu doyurmaz. Hatta ona şöyle bile denilir: "Tecrid-i
iman et basıs... Kafır oldun. Bir daha böyle şeyleri aklmdan geçirme." (YG, 30).
Orada olmaktan ve derslere devam etmekten ıstırap duyduğundan DarülmuaIlimin'e
başvurur. Artık yeşil bayrak sevgisi, yerini öğretmenliğe bırakmıştır. Ruhundaki
karışıktıklardan kurtulmak ve sağlam din bilgilerine sahip olmak üzere İstanbul'un yolunu
tutar. Her iki kahramanı da ölesiye savaşırna iten noktalar, Şahin Efendi'de bu düşünce,
Marc'ta ise işlenen bir cinayetin altında yatan gerçeği su üstüne çıkartmak, başkalarına
öğretmek, gerçeği herkesin kafasına ve yüreğine sokmaktır. Romanlarda, kahramanlar yeni
sorunlarçıkartmaktan çok, var olanları genişletmek, aydınlatmakta başan gösterirler. Marc
da, Şahin de varlıklarına bir anlam kazandırabilmişlerdir ve belli bir işlevi gerçekleştirme
idealinin bilincindedirler. Ayrıca toplumsal sorunlara kişisel çözüm arayışı söz konusudur.
Marc ve Şahin öğretmenliktekianlayış ve üretkenlikleriile birbirlerineçok benzerler. Zola'nın
romanında Marc'ın öğretmenliğinden şöyle söz edilir: "Bu öğretmenlik yeteneğini on yedi
yaşında bir lise öğrencisiyken keşfetmişti". "Genç adam gerçekten de, doğuştan
öğretmendi."(G, 30). Her ikisi de pozitiflikten, nesnellikten ve gerçekten yanadırlar. Bilime,
bilginlere, kitaplara karşı sonsuz ve gönülden inanışları vardır. Marc'a göre "esinlendirilen
her gerçek bir yalandır, tek doğru, bir ve bütünolan, ebedi olan deneysel gerçektir. "(G, 13 ı).
Romanmgerçeğin tambir tablosuolduğunainamlan 19. Yüzyılda, Zola, kendisininsavunduğu
bu fikri Marc'ın amacı olarak verir. 10
(I O) Bkz. Roland BOURNEUF- R~ QUELlET Roman Dünyası ve İncelemesi Çev, Hüseyin GÜMÜŞ, Kültür Bakanlığı,
Ankara 1989.
175
-
"Gerçek" ve "Yeşil Gece" Adlı Romanlara Öykünmecilik Açısından Bir Yaklaşım
Romanın izle ği gözönüne alındığında Marc'ın Maillebois'ya gelişine kadar olanlar
onunortaya çıkması için önemli bir zemin oluştururlar. Şahin Efendi de Darülmuallimin'de
öğrendikleriylebir yenilikçi olarak Sarıova'ya gelir. Dini taassubunegemen olduğu bu kasaba
"çocukların başı yeşil sarıklarla donanmışbir softa batağıdır."(YG, 11). Şahin Efendi burada
"yenilikçiler" ve bunlarıdinsizlikle suçlayan "eskiler" diye iki ayrı kutuplakarşılaşır.Gerçek'te
ise dini vecibeleri yerine getirenler, kiliseye gidenler diğerlerindenkesin bir çizgi ile ayrılırlar.
Marc bağımsızlığını korumakiçin papazlarla sürekli çatışma içindedir. Şahin Efendi'ye göre,
eskiyi yıkıp medreseninkaranlığındansoftalığın karşısındaolacaktır.Bu yüzden seçtiği birkaç
öğrencisini tıpkı Marc'ın yaptığı gibi kendi fikirleri doğrultusunda yetiştirme kararı alır.
Öğrencilerini de kendisinin kurtulduğusarıktankurtarmayakararlıdır. Bu çatışma, Gerçek'te
budenli belirli bir din kisvesi altında değildir. Çünkü buradainsanlarçocuklannı Laik Okula
göndermeme fikrine sıkı sıkıya bağlı değildirler. Kasabada ve hatta Marc'ın kendi evindeki
tutucularda "din ve inanç olmayan yerde mutluluk olmaz" düşüncesi egemendir.
Dinsel baskı araçlanndanbiri de, her iki kasabadada yayımlanan ve dinci sınıfın sesini
duyuran yerel gazetelerdir. Medreselerin yenileştirilmesi konusunda Sarıova Gazetesi'inde
makale yazan Müdems Zühtü Efendi medreselerineski halini değiştirmeye çalışanları devlet,
ulus ve en önemlisi de din hainliği ile suçlar. "Küçük Beaumont'lu" gazete de Maillebois'da
onlan, perlerin, pederlerin sesini ve düşüncesini halka ulaştırır.
Sarova'daki tehlike, kasabanın ileri gelenlerinin vatanseverlik, yenilik ve ilericiliğin
toplumumüslim ve gayrimüslim diye böleceği kanısına sahip olmalandır. Maillebois'da ise
özellikle Bayan Duparque'ın savunduğu ve halkın da inandığı bu düşünce şöyle dile getirilir:
"(...) O çocuklar da, alandan geçerken konuşup, gülüşerek, bir parça yaramazlık ettiler...
Ahl~ksız, dinsiz ve inançsız çocukların iğrenç oyunlarından çok daha iyidir bu
yaramazlıklar. "(G ,9).
Sanova'daki gericiler çeşitli yollarla Şahin Efendi'yi kendi saflarına çekmeye
çalışmaktan geri durmazlar. Halk, softaların pençesinden kendini kurtarmamakla beraber
onlarıönemsemezde. Maillebois'da halkın tepkisizliğininaltındabaşka nedenleryatar.Yoksul
ve zavallı insanlar kendilerine göre güçlü olan kilise ve dini karşılanna almak istemezler.
Adaletsiz bir çalışmaya mahkUmedilen, ilgisiz davranmaklakendilerinisavunduklanmsanan,
176
__ n _
-
Yrd.Doç.Dr. Hanife Nallm GENÇ
karanlıklara gömülü bu acınası insanlar, bilgide daha fazla yoksulluk bulacakları korkusuyla
hiçbir şey öğrenmek istemezler. Hatta kendilerini söz sahibi hissetmezler ve elden bir şey
gelIDiyorsa bilmemezIikten gelmenin en akıllıca yololduğunu düşünürler. Marc bu ilgisizliğe
ve bencilliğe öfkeyle karşı çıkar.
Kelarni Baba Türbesi'nin yanması bir yıkımın işaretidir. Olayın bir kundaklama olduğu
anlaşılınca kasabada dinsiz olarak tanınan Fransızca ve matematik öğretmeni Nihat Efendi
üzerinde kuşkular yoğunlaşır. Kasabalının böyle düşünmesine neden ise Nihat Efendi'nin
sarhoşken "halkı putperestlikten kurtarmak için bu türbeleri yakmaktan gayri çare yoktur"
demiş olmasıdır.(YG, 146).
Bu aşamada aynı olayların farklı iki dünyada yaşandığını görmek çarpıcıdır. Çünkü
Marc masum olduğuna yürekten inandığı meslektaşı Simon'u cinayet ve tecavüz suçundan
kurtarmak için herşeyi yapar. Aynı şekilde Şahin Efendi de pek yakından tanımadığı
meslektaşının bu kundaklama olayında parmağı olmadığına inanır. Kasabaların her ikisinde
de bu olaylar bazı çatışmalann doğmasına neden olur. Türbenin Nihat Efendi tarafından
değil de ihtiyar türbedarın oğlu tarafından yakıldığı Avukat İhsan Bey, Şahin Efendi ve
arkadaşlarının yardımlarıyla kanıtlanır, öğretmen Nihat kurtulur. Öte yandan, Simon uzun
uğraş ve zamandan sonra kardeşi David, Marc ve onlara inanan insanların gerçeğe tutkularıyla
aklanır. Her iJO kasabada da aydın düşünce dinci düşünceye üstün gelir. Bu bir zaferdir,
bir özgürlüktür, soluk alabilmedir.
Her iki romanda olayların çözümlenmesinde roloynayan ve birbirini izleyen iki olay
vardır. Gerçek'teki ilk olay, küçük ZCphirin'in öldürülmesi ve suçun Simon üzerine atılmasıdır.
Gerçek, herşeyi göze alan Marc'ın uzun ve sabırlı çalışmasıylaelde ettiği başarının ve aydınlığın
ardından ortaya çıkmaktadır. Yeşil Gece'de Şahin büyük hizmette bulunur, amacına ulaşır,
hatta bu uğurda kendisini feda eder. Bu olayları izleyen alt olaylar ise, Gerçek'te ZCphirin'in
başına gelen türden bir saldınya Marc'ın torununun da uğramasıdır. Burada sevindirici olan,
gerçeğin ortaya çıkışının Simon olayındaki gibi güç olmamasıdır. Artık yeni kuşak
bilinçlenmiş, kendini her türlü dogmadan arındırmış, doğruyu bulmuştur. Oysa Şahin
Efendi'nin elde ettiği zafer karşısında aldığı, ödül değil cezadır. Sürgün kaldığı Yunan
Adalarından beş yıl sonra dönen Şahin Efendi'ye yeni döneme göre inkıHipçı kılığına bürünmüş
177
--- ----
"Gerçek" ve "Yeşil Gece" Adlı Romanlara Öykünmecilik Açısından Bir Yaklaşım
eski softalar yapacaklarını bir kez daha yaparlar. Durumunuanlatmakta başarısız olan Şahin
Efendi kasabanın bilinen güçleri tarafından işgal zamanında sarık takarak Yunanlılarm
hizmetinde biri olarak tanıtıldığından Maarif Müdürlüğü'nce red edilir. Hatta Müdür onu
adeta kovar ve öğretmenliği de aklından çıkarmasını söyler.(YG, 223).
Tüm karşılaştırmalardan sonra iki romanın ortak birçok yönünün olduğu kabul edilir
bir gerçektir. Olayların akışı ve sonuçları birbirinin aynı olup bazı alt konularda sonucu
değiştirmeyenaynlıklar göze çarpmaktadır.Her iki toplumdada Cumhuriyetve Laik yönetimin
gelişiyle Marc ve Şahin Öğretmen özledikleri hayatakavuşurlar.Romanlann baş konulanndan
olan eğitim alanında ise büyük dönüşümler yapılır. Eğitimde fırsat eşitliği, laiklik sağlanır.
Aydın gençler yetiştirileceği için eğitimciler çok mutludur. Devletin ve özellikle halkın
üzerinden dinin mutlak egemenliği kaldınlır.
Emile Zola 1902 yılında Gerçek'i yazdıktan bir yıl sonra ölmüştür. Yeşil Gece Mart
_Eylül 1926 olarak belirtilen bir tarihle başlar. Reşat Nuri'nin özellikle 1927'lerden sonra
yazdığı yapıtlarda toplumsal yön ağırlıklıdır. "Reşat Nuri'nin romanları, 20. Yüzyılın ilk
yarısında değişen toplum koşullarının ortaya çıkardığı yeni insanı getirmiştir."u Yirmi beş
yıllık süre dikkate alındığında Reşat Nuri Güntekin'in, Emile Zola'dan esinlendiği bir
gerçektir.Çünkü olaylardaki koşutluk ve sonuç, işleyiş tekniği, betimlemeleri pekçok yönden
benzerlik göstermektedir. Toplumsal tabu ve yapılann benzerliği, uygulanan ya da önerilen
yol ve yöntemler aynıdır. Toplumlar farklı olduğu için sorunların içeriği ve çözümündeki
aykınlıklar da doğaldır. Dönemini iyi çözümleyen, gelecekte olacaklan gözlemleyen Reşat
Nuri'yi bu yönüyle kutlamamak olanaksızdır.
Bütün bu değerlendirmelerden sonra kesin olarak Reşat Nuri, Emile Zola'ya
öykünmüştürdenebilir mi? Bu soru yoruma açıktır. Peyarni Safa'nın da belirttiği gibi acaba
"bir sanat eseri, yaratıldığı devre göre ve o devrin hassasiyetini, zevkini ve anlayışını en iyi
ifade ettiği için mi değer kazanır? Yoksa o devri aşan, her zaman için taze, hatta her zaman
yeni güzellikleri keşfeden edebi değerlere mi sahiptir?,,12 Bu, okuyucunun, özellikle
karşılaştırmalı bir çalışmada ya da incelemede, her zaman kendisine yönelteceği bir
(11) Şükran KURDAKUL Çağdaş Türk Edebiyatı 2 Meşrutiyet Dönemi 2. Kitap Bilgi Yayınevi. Şubat 1992. Ankara.
5.109.
(ı 2) Peyatni SAFA Sanat Edebiyat. Tenkit Der. Ergun Göze. Ötüken Yayınevi. İstanbul. 1970.
178
--
Yrd. Doç. Dr. Hanife NIJlôn GENÇ
sorgulamadır. Buradan hareketle, Reşat Nuri Güntekin, Zola'dan etkilenmiş, esinlenmiş,
örnek almıştır denebilir ama ona bütünüyle öykünmüştürdemek doğru olmaz. Çünkü yapıta
uygun düşen her şey gerçektir. Tamamen temelsiz, benzetme amacıyla yapılmış yapıtlar
asıllarının yerini asla alamazlar. Yeşil Gece hala varsa, ya çok iyi bir öykünmedirya da özde
ayrılıklarla Gerçek'e yakınlık taşıyan çizgilere sahiptir. İyi yapılmış bir öykünme bile özgün
yapıtın değerine ulaşamaz. Anatole Francetin düşüncelerini paylaşacak olursak bir yapıtın
verdiği doyum, değerinin tek ölçütüdür. Yeşil Gece'yi okuyan bir okuyucu onu etkileyici
bulabilir. Fakat Gerçek'i okuduktan sonra "bu olaylar bana hiç de yabancı değiL." diye
düşünebilir kendi kendine. Olayların çözümlenişi ve farklı sonlar romanıara ayrı birnitelik
kazandırmıştır. Her iki romanda da bilginin üstünlüğü, eğitimin laikliği kabul gören bir
sonuçtur.
Olayların akışı ve roman kahramanlarının farklılığı ya da konunun din, eğitim, aşk
olup olmaması da yapıtlardan birinin diğerinin öykünmesi olarak nitelendirilmesini engellemez.
Reşat Nuri, Gerçekte oldukça bağlı kalmış ama bunun yanında yapıtına kendi yöntemini
katmasını bilmiştir.
Bütün bunlara karşın, ortak noktalardan hareketle Reşat Nuri Güntekin, Eınila Zola'yı
kendisine örnek almış, onun akıcılığını ve anlatım yönünü kendi biçimine uyarlamış, onu
çok iyi gözlemlemiş, kısaca onu düşünce olarak anlamıştır.
179
-----
FULL TEXT (PDF):
- 1
167-179