Buradasınız

1961 ANAYASASI VE ANAYASA MAHKEMESİNE GÖRE HAKKIN ÖZÜ KAVRAMI VE MÜLKİYET HAKKININ ÖZÜ

Journal Name:

Publication Year:

Author Name
Abstract (Original Language): 
Sınırlama, kişiye, «yapma», «şuraya kadar yapabilirsin», «şu derecede yapabilirsin», ya da «şu koşullarla yapabilirsin», demektir. «Sınırlama, bir hakkın kullanılmasını açıkça yasaklayıcı veya örtülü şekilde kullanılmaz hale koyucu ya da ciddî surette güçleştirici ve amacına ulaşmasını önleyici ve etkisini ortadan kaldırıcı nitelikte olmamalıdır». «Sınırlama, kısıtlama hal ve derecesinde ileri gitmemiş, kayıtlayıcı olmamış yasak ve düzenleme hükümleridir; sınırlamanın ötesinde, bir kullanma imkânsızlığı ve engelleme olan kısıtlama vardır». Smrlama hakkın özüne kadar uzayan alanda yapılabilir. Sınırlamanın sınırı hakkın özüdür. Her sınırlama hakkın özüne doğru yönlenmiştir, fakat bu öze dokunamaz. En geniş kapsamlı sınırlama dahi bu sınırda durmalıdır. 1961 Anayasasının 11. maddesi : «Temel hak ve hürriyetler Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile veya Anayasanın diğer maddelerinde gösterilen sebeplerle Anayasanın sözüne ve ıuhuna uygun olarak, ancak kanunla sınırlanabilir. Kanun temel hak ve hürriyetlerin özüne doku. namaz», der. 1961 Anayasası Temsilciler Meclisinde görüşülürken, komisyon sözcüsü, «kanun bir hakkı düzenlerken, bu hakkın veya hürriyetin cevherine dokunamaz. Hak veya hürriyet, maddede belirtilen maksatlarla sınırlandırılabilecek, fakat bu istikamette sınırlanırken bile tahrip edilemiyecek, yok edilemiyecektir. öze dokunmamaktan maksat budur», demiştir. Yine Temsilciler Meclisi tutanaklarına göre, «özü tarif etmeye imkân yoktur. Bu öz her hürriyet, her temel hak için ayrı ayrıdır. Belli bir hürriyetin özünün, belli bir sınırlama sonucunda yok edildiğini, mahkemeler, efkârı umumiye, yani o memleketin hukuk anlayışı ve zihniyeti tesbit eder. Nihayet Anayasa Mahkemesi de buna şekil verir... nüve, cevher anlamındadır.».
145-161