THE ANATOLIA PIERS AND THEIR ROAD LINKS (AT THE END OF THE XVITH CENTURY)
Journal Name:
- The Journal of Academic Social Science Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
In the 16th Century Ottoman State reached its peak with land from the continents of Asia, Europe and Africa. The conquest and administration of these regions a nd subsistence of t he c apital c ity r equired a f unctional s ea a nd land
route system. From the early Ottoman conquests, the Ottomans took over the
Roman road system, with Byzantine and the Seljuks adjunctions. The Ottomans
did some regulations to these routes after necessities. These regulations could
be building of bridges o r l aying d own o f p avements o r i mprovement o f
substructure/infrastructure for more functional use.
The Ottoman State recorded this sea and land route-system detailed
and in a systematic way for first time in an official document H. 1002 / M. 1594-
1595 (a menzil and a harbor register). According to this register, the Ottomans
had six different main routes. Three of these were in the Anatolian area while
the rest were in the Rumelia. The Ottoman State entitled these according to the
continent they were located and their location regarding to İstanbul.
Furthermore the continuation part of the register shows a list of harbours taking
place on the sea route. Also four sea routes were registered, two of them started
from İstanbul and the rest two started from Üsküdar. The routes which started
from Üsküdar sailed to the Anatolian coasts when the other sailed to coasts of
Rumelia. A lso i t appears that i n some p laces, m ain r outes a nd i n o ther p laces
secondary routes met with the harbours which functioned as menzils on the sea
routes.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Osmanlı Devleti, Asya, Avrupa ve Afrika kıtasındaki topraklarıyla, XVI. yüzyıl ortalarında, muazzam bir büyüklüğe ulaşmıştı. Bu toprakların fethi, idaresi ve başkentin iaşesi için hem deniz hem de karada işlevsel bir yol sistemine ihtiyaç duyulmaktaydı. Osmanlı Devleti ilk fetihlerinden itibaren Romalılar devrinden kalma bu yol sistemlerini, Bizans ve Selçuklulardan -onların da yapmış olduğu ilavelerle birlikte- devralmıştır. Bu yol sistemini kendi ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlemiştir. Köprüler ekleyerek ve kaldırım döşeyerek geliştirdiği gibi, alt yapı birimleriyle de daha işlevsel hale getirmiştir.
Osmanlı Devleti’nin hem karada hem de denizde sahip olduğu yol sistemini ayrıntılı ve sistemli olarak ilk kez kaydettiği resmi belge, H. 1002 / M. 1594-1595 tarihli menzil ve iskele defteridir. Söz konusu deftere göre Osmanlı Devleti’nin kara üzerinde altı adet ana yol güzergâhı bulunmaktadır. Bunlardan üçü Anadolu topraklarında diğer üçü ise Rumeli topraklarındadır. Osmanlı Devleti kara yollarını isimlendirirken bulundukları kıta ile birlikte yolun İstanbul’a göre konumunu esas almıştır. Yine defterin devamında deniz rotası da, üzerinden geçtiği iskelelerin listelenmesi suretiyle, gösterilmiştir. Bu suretle ikisi İstanbul’dan diğer ikisi ise Üsküdar’dan başlatılan dört adet deniz rotası kaydedilmiştir. Üsküdar’dan başlatılan yollar Anadolu sahillerini, İstanbul’dan başlatılan yollar ise Rumeli sahillerini dolanmaktadır. Bazı yerlerde ana güzergâhların, bazı yerlerde ise tali yolların deniz rotalarının menzilleri konumunda olan iskelelerle kesiştiği görülmektedir.
- 1