NATO AND EU’S POLICIES TOWARDS BLACK SEA REGION
Journal Name:
- The Journal of Academic Social Science Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The Black Sea Region has been under focus of dominance struggle of the states throughout the history because of its geo-politic and geo-strategic importance. However it almost entered into sleeping period during the Cold War era and the region dropped from the agenda of international politics. The Region, which became apparent after the end of Cold War following to the collapse of Soviet Russia and the importance of it emerged once again, has begun to attract West’s attention, due to its substantial energy sources and located on transit route of energy pipelines. Previously the region didn’t
attract West’s attention, due to being far from border of it and surrounded by the
member of Warsaw Treaty Organization, except Turkey. But the European structures
such as EU and NATO have become neighbor of the Black Sea area with their recent
expansion waves. The region entered into West’s agenda because of non-traditional
asymmetric security threats as terror, human and drug trafficking and etc. beside its rich
fossil energy resources. In this context diversification of energy supply sources and
routes as well as establishing safety and steady zone around the West by ensuring
commitment of regional countries to Western values settled in the upper rank of West’s
agenda. The West, who has been considered all of these topics, has begun to need to
develop a more comprehensive policy towards the region. Because of these policies built
and applied by EU and NATO, which are the most important western institutions,
application of their policies towards the region will help the understanding of the West's
strategic vision.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Karadeniz bölgesi sahip olduğu jeo-politik ve jeo-stratejik önem dolayısıyla tarih boyunca devletler arasındaki hakimiyet mücadelesinin odağında yer almıştır. Ancak bölge Soğuk Savaş döneminde adeta bir uyku evresine girmiştir. Sovyet Birliği’nin çökmesi ile birlikte Soğuk Savaş’ın sona ermesini takiben daha belirgin hale gelen ve önemi bir kez daha ortaya çıkan Karadeniz bölgesi, sahip olduğu zengin enerji kaynakları ve enerji hatlarının geçiş güzergahında bulunması nedeniyle Batı’nın ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu bölge önceleri, Türkiye hariç, Batı’nın sınırlarının uzağında yer alması ve Varşova Paktı ülkeleri ile çevrili olması gibi nedenlerle Batı’nın ilgisine nail olamamıştır. Ancak son genişleme dalgaları ile NATO ve AB gibi kurumlar ve dolayısıyla Batı, Karadeniz’e komşu olmuştur. Bu dönemde bölgenin zengin enerji kaynaklarına sahip olmasının yanı sıra, Batı’nın güvenliğine tehdit oluşturan terör, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı vb. gibi geleneksel olmayan asitmetrik güvenlik tehditleri dolayısıyla da Batı’nın gündemine girmeye başlamıştır. Bu çerçevede enerji tedarik kaynaklarının ve güzergahlarının çeşitlendirilmesinin yanı sıra, bölge devletlerinin Batılı değerlere bağlılıklarının sağlanması yoluyla Batı’nın etrafında güvenli ve istikrarlı bir kuşak oluşturulması düşüncesi de Batı’nın ajandasında üst sıralara yerleşmiştir. Tüm bu hususları göz önünde bulunduran Batı artık Karadeniz bölgesine yönelik olarak daha kapsamlı bir politika geliştirme ihtiyacını duymaya başlamıştır. Bu politikalar, büyük ölçüde, en önemli Batılı kurumlar olan NATO ve AB eliyle kurgulanıp uygulandıkları için bu kurumların bölgeye yönelik politikalarının incelenmesi, Batı’nın stratejik vizyonunun anlaşılmasına yardımcı olacaktır
FULL TEXT (PDF):
- 1