Buradasınız

NATHANIEL HAWTHORNE’UN KIZIL DAMGA İSİMLİ ROMANININ FREUD’UN PSİKANALİTİK TEORİSİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

A FREUDIAN PSYCHOANALYTIC ANALYSIS OF NATHANIEL HAWTHORNE’S THE SCARLET LETTER

Journal Name:

Publication Year:

DOI: 
http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2713

Keywords (Original Language):

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (2. Language): 
Sigmund Freud the founder of modern psychiatry provides the opportunity to analyze the literary characters through the application of his psychoanalytic theory. In psychology, he puts forward the theory that the outcome of the inconsistency between id, ego and superego results in conflict. In order to form a healthy personality, one should balance his id, ego and superego. Repression happens as a result of this inconsistency. When one of these three parts of human psyche outweighs the other, one resorts to repress desires or past memories rather than articulating them. The aim of this paper is to analyze the main characters of Hawthorne’s The Scarlet Letter from a Freudian psychoanalytic position revealing how these characters’ lives and personalities have been affected by their id, ego and superego.A detailed psychoanalytic analysis of The Scarlet Letter provides knowledge about psychological states of the central characters. These characters and their actions are intended to be analyzed in relation to the Freudian concept of id, ego and superego. The effects of id, ego and superego on their personalities are discussed during the analysis of the main characters of the novel by making references to their repressed childhood and past memories.
Abstract (Original Language): 
Modern psikiyatrinin kurucu olarak bilinen Sigmund Freud psikanaliz teorisi ile okuyuculara ve eleştirmenlere edebi karakterleri inceleme ve analiz etme imkânı sunmaktadır. Freud, kişinin alt benliği, benliği ve üst benliği arasında meydana gelen tutarsızlığın sonucu zihninde çeşitli anlaşmazlıklar ve uyuşmazlıklar yaşayabileceği teorisini öne sürmüştür. Bireyin sağlıklı bir kişilik meydana getirebilmesi için zihninin bu üç bölgesi arasında dengeyi sağlaması gerekmektedir. Bu üç benlik arasında meydana gelen tutarsızlık bireyin istek ve arzularını bastırması ile sonuçlanabilir. Bu zihnin üç kısmından herhangi birisi diğerinden daha üstün ya da daha baskın olduğunda, birey isteklerini ve geçmişe dair hatırlamak istemediği anılarını dile getirmek yerine bastırma yoluna başvurur. Bu çalışmanın temel amacı Hawthorne’un Kızıl Damga isimli romanını Freud’un psikanalitik bakış açısı ile incelemek, karakterlerin yaşamlarının ve kişiliklerinin Freud’un alt benlik, benlik ve üst benlik kavramlarından nasıl etkilendiklerini göstermeye çalışmaktır. Kızıl Damga isimli romanın psikanalitik incelemesi okuyucuya temel karakterlerin ruhsal ve psikolojik durumları ile ilgili detaylı bilgi sağlamaktadır. Romanda yer alan temel karakterler ve bu karakterlerin hareketleri Freud’un alt benlik, benlik ve üst benlik terimleri ile ilişkilendirilerek açıklanmaya çalışılmaktadır. Analiz sırasında, alt benlik, benlik ve üst benliğin karakterlerin kişilikleri üzerindeki etkileri karakterlerin çocukluk döneminde bastırmış oldukları duygularına ve geçmiş anılarına göndermeler yapılarak incelenmiştir.
499
511