SOCIAL EXCLUSION SYNDROME AND SOCIAL EXPECTATIONS OF THE ELDERS
Journal Name:
- The Journal of Academic Social Science Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
The aim of this research is to examine the social exclusion risk resulting from physiological, biological, psychological, sociological and economic incapability’s due to senility experienced by the elders who are an indispensable and essential group of the society as well as how this condition affects their remaining life processes. Senility which is an inevitable result of human life has been seen as a social problem in all periods of history. Another problem is perception of being pushed into loneliness and not being able to commune with social environment. The research is a quantitative study, and an approach based on single measuring with scanning model was used. In the research, questionnaire form consisting of 30 questions was applied with random sample method to the sample population consisting of 108 elders who live in Province of İstanbul County of Eyüp and who were randomly selected with single screening. Before preparing the questions, some hypotheses were formed based on some assumptions. In collection of the data for proving these hypotheses, questionnaire form including questions on demographic structure of the elders, senility period problems, their being perceived states by the society, areas of social activity and interest, life expectations and social exclusion perceptions was used. The data obtained from field researches were analyzed with SPSS 16.0 statistics package program. In this study, Pearson's chi-square test which measures whether there is a significant relationship or not between dependent and independent variables was preferred and frequencies were evaluated. These tests were examined for the relationships between categorical variables and P<0.05 value was accepted statistically significant.
Senility was evaluated in terms of biological, psychological and sociological aspects and socio-cultural and socio-economic problems were addressed with these approaches. Although loneliness is a problem in senility, it was emphasized that it should not be confused with isolation. Elders are faced with exclusion from social relationships, cultural and social activities, access to basic services and immediate surroundings. According to the data obtained in the study, 63% of the participant elders are female and 37% are male, 40,7% are 60-74 years old, 55,6% are 75-84 years old and 3,7% are over 85 years old. Regarding educational background, 33% are elementary school graduates, 25,9% are secondary school graduates, 18,5% are faculty graduates and 22,2% are illiterate. Adaptation into social life and awareness of aging successfully are seen more in educated individuals. Elders' being with their family is not sufficient for their happiness. Almost half of them (45%) are happy in the family, more than half (55%) feel sad and lonely. Feeling sad can be evaluated as the result of problems caused by senility.
When their problems resulting from senility are evaluated, they indicate a profile having more health problems, complaining from loneliness, restraining from death and needing to be respected. They experience exclusion from social relationships, cultural and social activities, access to basic services and immediate surroundings due to senility. Most of the elders consider senility as a problem. Elders with negative perceptions about senility reflect this negativity to their environment and cause feeling of exclusion in the society. Women (74%) are more worried about social exclusion than men (50%). Increase of age is found to be directly related with social exclusion. In addition, it was found that those with higher educational background have higher self-confidence and they integrate more easily with their social environments.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bu araştırmanın amacı; toplumun vazgeçilmez ve zorunlu bir grubu olan yaşlıların; yaşlılıktan kaynaklanan fizyolojik, biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve ekonomik yetersizlikleri nedeniyle karşılaştıkları sosyal dışlanma riski ve bu durumun kalan yaşam süreçlerini nasıl etkilediğini incelemektir. İnsan ömrünün kaçınılmaz bir sonucu olan yaşlılık, tarihin bütün dönemlerinde sosyal bir sorun olarak görülmüştür. Bu sorunun sonuçlarından en fazla etkilenenler yaşlılar ve onların sosyal çevreleridir. Bir diğer sorun ise; yalnızlığa itilme kaygısı ve sosyal çevreleriyle bütünleşememektir. Araştırma, nicel araştırma özelliği taşımakla birlikte, tarama yaklaşımı ile tek ölçmeye dayalı model kullanılmıştır.
Araştırmada, tekil tarama ile İstanbul İli Eyüp ilçesinde yaşayan ve rastgele seçilen 108 yaşlıdan oluşan örneklem kitlesine, tesadüfî örneklem yöntemiyle 30 sorudan oluşan anket formu uygulanmıştır. Sorular hazırlanmadan önce bir takım varsayımlardan hareketle hipotezler oluşturulmuştur. Bu hipotezlerin denenmesi için verilerin toplanmasında; yaşlıların demografik yapısına, yaşlılık dönemi sorunlarına, toplum tarafından algılanma durumlarına, sosyal aktivite ve ilgi alanlarına, hayat beklentilerine ve sosyal dışlanma algılarına ilişkin soruları içeren anket formu kullanılmıştır. Saha araştırmasından elde edilen veriler, SPSS 16.0 istatistik paket programıyla analiz edilmiştir. Bu çalışmada bağımlı ve bağımsız değişkenler arasında anlamlı bir ilişkinin olup olmadığını ölçen Pearson’un ki-kare testi tercih edilmiş ve frekanslar değerlendirilmiştir. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkiler için bu testler incelenmiş, P<0.05 değeri istatistik olarak anlamlı kabul edilmiştir.
Yaşlanma biyolojik, psikolojik ve sosyolojik açılardan değerlendirilmiş, bu yaklaşımlarla birlikte sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik sorunlara da değinilmiştir. Yaşlılıkta yalnızlık bir sorun olmakla birlikte izolasyonla karıştırılmaması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Yaşlılar sosyal ilişkilerden, kültürel ve toplumsal faaliyetlerden, temel hizmetlere erişimden ve yakın çevreden dışlanma ile karşı karşıyadır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; ankete katılan yaşlıların %63’ü kadın ve %37’si erkek %40,7’si 60-74 yaş arasında, % 55,6’sı 75-84 yaş arasında ve % 3,7’si ise 85 yaş ve üzerindedir. Eğitim açısından, ilkokul mezunları % 33, ortaokul mezunları %25,9, fakülte mezunları %18,5 ve okuryazar olmayanlar ise %22,2’dir. Sosyal hayata uyum sağlama ve başarılı yaşlanma bilinci eğitimli bireylerde daha fazla görülmektedir. Yaşlıların ailesi ile birlikte olmaları mutlulukları için yeterli gözükmemektedir. Yarıya yakını (% 45) aile içinde mutlular, yarıdan fazlası hüzünlü ve yalnızlık (% 55) hissetmektedirler. Hüzünlü hissetme duygusu yaşlılığın ortaya çıkardığı sorunların sonucu olarak değerlendirilebilir.
Yaşlılıktan kaynaklanan sorunları değerlendirildiğinde; daha çok sağlık sorunları olan, yalnızlıktan şikayet eden, ölümden çekinen ve saygı görme ihtiyacı duyan bir profil çizmektedirler. Yaşlılıktan dolayı sosyal ilişkilerden, kültürel ve toplumsal faaliyetlerden, temel hizmetlere erişimden ve yakın çevreden dışlanma yaşamaktadırlar. Yaşlıların büyük bir çoğunluğu yaşlılığı sorun olarak görmektedirler. Yaşlılıkla ilgili algıları olumsuz olan yaşlılar, bu olumsuzluğu çevresine de yansıtmakta ve toplumda dışlanmışlık hissi uyandırmaktadır. Kadınlar (% 74) erkeklere (% 50) göre daha çok sosyal dışlanma endişesi taşımaktadır. Yaşların yükselmesi ile sosyal dışlanma arasında doğru ilişki bulunmuştur. Ayrıca eğitim seviyesi yüksek olanların kendilerine güvenleri daha yüksek ve sosyal çevreleriyle daha kolay bütünleştikleri tespit edilmiştir.
FULL TEXT (PDF):
- 4
461-482