Time as Pure Form of Intuition or Formal Intuition in Kant: The Paradox of Finitude Which Differentiate Heidegger from Marburg School
Journal Name:
- Kaygı: Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
This article critically examines Heidegger’s interpretation of Kant, regarding his
controversial thesis that, for Kant, intuition and thought has a “single root” as
imagination. That is, for Heidegger, Kant’s theory of imagination, uncovers the
idea that all thought have a relation to intuition as a “synthesis speciosa”. This
means that our all cognitive powers are primordially finite on the basis of the
finitude of human being as Dasein and Being as such. As Heidegger puts it, “man
is never absolute and infinite in the creativeness of being itself, but only in so far
he is engaged in comprehending it”. As opposed to Heidegger, Marburg School
Neo-Kantians claim that infinity of the ontological is essentially tied to the
experience of the ontic for Kant. Then Neo-Kantians maintain that such an
understanding allows a finite creature such as man attains to knowledge, reason,
or truth. According to them, Kant’s problem is precisely this: “how, given this
human finitude, could there ever be truths which are both necessary and
universal? , “How are synthetic a priori judgements possible?” This study also
articulate difference between the “pure forms of intuition” and the “formal
intuition” to pinpoint Heidegger-Marburg School disputation.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bu çalışma, Kant için, sezgi ve düşüncenin “ortak kökü”nün imgelem olduğunu
savlayan tartışmalı görüşü doğrultusunda Heidegger’in Kant yorumunu ayrıntılı
bir biçimde açımlamaktadır. Bu bağlamda, Heidegger için, Kant’ın imgelem
anlayışı, düşüncenin tamamen “synthesis speciosa” (ya da “figüratif sentez”)
olarak sezgi ile ilişkili olduğu düşüncesini gerekçelendirmektedir. Bu açıkça,
bizim tüm bilişsel yetilerimizin, insan varlığı olarak Dasein ve Varlık’ın
kendisinin yitimselliği temelinde, kökensel olarak yitimli olduğunu söylemektir.
Heidegger’in belirttiği gibi, “insan asla, varlığın kendisini açığa çıkarmak
bakımından mutlak ve yitimsiz değildir; ancak yalnızca gücü yettiği kadar onu
anlama çabasındadır”. Heidegger’e karşıt olarak, Marburg Okulu Yeni-Kantçıları,
Kant için, varlıkbilimsel olanın yitimsizliğinin en genel anlamda ‘olan’ın
deneyimi ile ilişkili olduğunu irdeler. Bu nedenle, Yeni-Kantçılar, yalnızca bu
türden bir anlayışın, insan gibi yitimli bir varlığın bilgi, us ya da hakikate
ulaşabilirliğini açıklayabileceğini savunur. Yeni-Kantçılar’a göre, Kant’ın sorunu
tam da şudur: “İnsan yitimselliği hem zorunlu hem de evrensel hakikatlerin
olanaklılığını nasıl sağlayabilir?” “Sentetik apriori yargılar nasıl olanaklıdır?”. Bu
çalışma, ayrıca “sezginin arı formları” ve “formel sezgi” arasındaki ayrımın,
Heidegger-Marburg Okulu arasındaki tartışmaların asıl nedeni olduğunu açıklığa
kavuşturmaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 17
11-27