Buradasınız

HESAPLAMALI MODELLER ARACILIĞIYLA MİMARİ VE DOĞAL BİÇİM TÜRETİM İLKELERİNİ İLİŞKİLENDİRMEK

ASSOCIATING PRINCIPLES OF ARCHITECTURAL AND NATURAL FORM GENERATION THROUGH COMPUTATIONAL MODELS

Journal Name:

Publication Year:

DOI: 
10.4305
Abstract (2. Language): 
The contemporary approach towards architecture is an outcome of crossfertilization of ideas between computation and biology. Computation, as an interface, instructs analyzing, understanding and reinterpreting the informal structure of natural organizations (such as system, information flow, and process through time) for artificial form generation. Consequently, with the computational theory we are going through a ‘rethinking about our environment and restructuring its systems’ epoch where processes, relations, and dependencies are major concern for reconsidering and comprehending our environment. This paper will consider computation as transcoding and nature as a model that present possibilities for extracting knowledge from existing facts and its reinterpretation and application in built environment. Accordingly, through this search for a revised/remodeled architecture, which is defined by and applied through computational mediums, natural form generation turns into a major lead to configure the information flow, and to understand complexity of dynamic systems.
Abstract (Original Language): 
Günümüz mimarlığında; sayısal teknolojilerle birlikte, salt son ürünün değil, tasarım sürecinin de tasarlanması gerekliliği beraberinde pekçok yeni tartışmayı da başlatmıştır. Mimari tasarım ‘sürec’inin kurgulanması, mimari tasarıma etki eden etkileşimli ve çok yönlü bilgi ilişkilerinin tanımlanmasını konu alır. Hesaplamalı düşünce ve gelişen bilişim teknolojileri, mimari tasarımda bilgi akışının ve ‘süreç’in sistematikleştirilmesi/berraklaştırılması doğrultusunda önemli bir arayüz oluşturmaktadır. Dolayısıyla günümüzde birçok disiplinde gerçekleştiği gibi mimari bilginin kurgusunun yeniden incelenmesi ve yeniden modellenmesi arayışında, hesaplamalı düşünce tasarımcı ve incelenen obje arasında iletişime ve bilgi aktarımına olanak sağlayan arayüz olarak davranır. Aynı zamanda hesaplamalı düşünce, farklı karakterde ve gerçeklikteki organizasyonların arasındaki ilişkilerin, benzerliklerin, etkileşimlerin anlaşılması ve tanımlanmasında da arayüz olarak davranarak disiplinler arası bilgi alışverişini olanaklı kılar. Öte yandan hesaplamalı düşünce, sunduğu düşünme ve öğrenme biçimleri ile çevremizdeki gerçeklikten bilgi edinme yöntemlerine de yön vermektedir. Bu doğrultuda, doğadaki biçimlerin ve oluşum süreçlerinin bilgisayar temelli kurgular çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi, dinamik/hareketli/devinimsel sistemlerin anlaşılmasında ve yapılandırılmasında mimarlığa önemli bir araştırma alanı sunmaktadır. Böylece, doğal ile insan yapımı varlıkların arasında etkileşimli öğrenme ve anlamlandırma söz konusu olmaktadır. Mimarlık ve doğanın etkileşimli birlikteliğine dikkat çeken teorisyenlerden Charles Jencks (1971) mimarlığın 2000’li yıllara kadar evrimsel gelişimini ve mimari akımları temsil eden tablosuna göre, 1980 sonrası mimarlığında Biyomorfik Hareket’in (Biomorphic Movement) etkili olacağını öngörmüştür. Bu tarih yine aynı tabloya göre 1970lerdeki parametrik tasarım akımı ve sibernetik yaklaşım sonrası döneme denk gelmektedir. Bilgisayar temelli araçlar ve hesaplamalı teori, düşünce ve bilgiyi farklı sistemlerle yapılandırma olasılıklarının araştırılması, keşfedilmesi ve tanımlanmasını doğurmaktadır. Bu doğrultuda çevremizdeki gerçekliği inceleme biçimimiz, ondan özütlediğimiz bilgi türü ve bu bilgiyi kurgulama şeklimiz büyük ölçüde yenilenmektedir. Dolayısıyla, Jencks’in öngördüğü tarihsel sıralamaya göre, doğayı tekrardan inceleyen ve kurgulayan Biyomorfik Hareket’in parametrik ve sibernetik akımı takip etmesi rastlantısal olmayabilir. Tasarım sürecinde, doğal ve yapay süreçlerin yeniden araştırılması,bilgisayar temelli araçlar ve hesaplamalı teori ile elde edilen yeni kurgular, doğal (biyolojik) ve yapay (mimari) organizasyonların arasında arayüz olarak davranarak etkileşimli bilgi alışverişini desteklemektedir. Doğadan öğrenilen bilginin insan yapımı nesnelere aktarılmasını araştıran biyolog Janine Benyus (1997) ise, insanlığın birçok alanda Biyomimikri Devrimi’nin yaşandığını öne sürmüşve artık doğadan öğrenme biçimimizin geçmişteki görsel esinlenmelerden çok farklı olduğunun altını çizmiştir. Benyus, doğanın insan yapımı nesnelerin üretilmesinde ‘model, ölçü veya kılavuz’ olma niteliklerine dikkat çekmiştir. Bilgisayar temelli araçlar, yöntemler ve düşünce sistemleriyle doğaki oluşumların incelenmesi ve modellenmesi sonucunda elde edilen bilgiler, insan yapımı nesnelerin tasarımında salt biçimsel esinlenmelerin ötesine geçilmesini de olanaklı hale getirmeye başlamıştır. (Resim 1). Mimarlığın yanı sıra mühendislik ve tıp gibi alanlarda da, çevremizdeki varlıklar ve oluşumlar hesaplamalı modeller ile tekrar değerlendirilmektedir. Bu süreçte edinilen bilgiler yapay obje ve sistemlerin daha iyi işlemesi ve yapılandırılması için yönlendirici olmaktadır. Bu durumda, hesaplamalı teori ile doğadan öğrenme eylemini yeni bir arayüz ile gerçekleştirdiğimizi söylemek olasıdır. Hesaplamalı ve sayısal düşünce, çevremizden edindiğimiz verileri sınıflandırmada, kurgulamada ve sistematize etmekte yapısal bir rol üstlenmektedir. Bu bağlamda öne çıkan sorulardan birisi şudur: bilgi fiziksel ve sosyal dünyadan edindiğimiz deneyimlerimizle mi oluşturulur, yoksa içsel zihinsel süreçlerin sonucu olarak mı kurgulanır? Kostas Terzidis (2006) bu ikilemi algoritmik düşünce başlığı altında incelemiş ve bu bağlamda fikirlerin ‘insan yapımı’ ya da ‘bizden bağımsız var olan dış dünyanın yansıması’ olup olmadığını sorgulamıştır. Somut bir örnek olarak Euclid geometrisinin gelişimini ele aldığımızda, bilgi oluşumunun sadece bir tanımın sonucu değil, iç ve dış dinamiklerin karşılıklı kenetlenmiş ilişkisi sayesinde gerçekleştiği görülebilir. Euclid geometrisi mesafelerin ölçülmesi ve hesaplanması amacıyla dünyanın fiziksel gerçekliğinden türetilmiştir. Ancak aynı zamanda bu sistemin üçgen, kare, daire gibi elamanları insan tarafından idealize edilmiş, doğada var olmayan geometrik şekillerden meydana gelmektedir (Terzidis, 2006, 8).Ölçülebilir, hesaplanabilir ve tekrar türetilebilir şekiller elde etmek amacıyla doğal biçimler sadeleştirilmiş, idealize edilmiş ve değişikliğe uğratılmıştır. Bir başka deyişle, belirli bir teori ya da düşünce sistemi içerisinde doğal varlıklar yeniden değerlendirilmiş ve kurgulanmıştır. Dolayısıyla bilimsel bulgular, teorik yapılandırma ve olgusal yeniliklerin karşılıklı birbirini beslemesiyle oluşmaktadır (Kuhn, 1970, 52-3). Bilginin oluşumu, deneyimlerimizden nasıl veri elde ettiğimizle yakından ilintilidir. Bilgi, çevremizde neyi gördüğümüzün ve gördüğümüz şeyi nasıl anladığımızın birlikteliğinden doğar. Yani bilgi, hem fiziksel gerçekliğin, hem de onu açıklama yöntemimizin ortak ürünüdür. Bir başka deyişle; çevremizdeki fiziksel gerçeklikten duyularımız sayesinde edindiğimiz veriler, ancak onu anlamlandıracak bir teoriyle birlikte bilgiye dönüşebilir. Bu bağlamda bilgi oluşumu, deneyim ve teorinin birbirine kenetlenmesiyle var olmaktadır (DiSessa, 2001, 1-28). Bütün fiziksel deneyimler ancak bir teori ile açıklandıkları zaman anlamlıdır. Aynı zamanda her bir deneyim söz konusu teorik yapıyı destekleyerek güçlendirir ya da değişmesine neden olur. Michael Hays (1998, xiv) teoriyi; “öncesinde yetersiz ya da eksik olarak yorumlanan bir dünya görüşünün gerçekliğinin değiştirilmesi veya genişletilmesi yoluyla yeniden var edilmesi için duyulan iştah ve arzu” olarak tanımlar. Bu tanımdan yola çıkarak; teori kaymaları/değişimleri (theory shift) meydana geldikçe, çevremize bakışımızın ve onu anlama biçimimizin de bağlantılı olarak değiştiği sonucuna varabiliriz.Dolayısıyla, hesaplamalı teori, önerdiği üretim süreçleri ve yapısal modelleri ile doğal oluşum süreçleri yeniden deneyimlenebilmekte ve öğrenilebilmektedir. Bu bağlamda hesaplamalı teori ve hesaplamalı modeller ile, çevremizi yeniden değerlendirdiğimiz, etken-sistem ilişkilerini keşfettiğimiz, ve bu doğrultuda yeni bilgiler edindiğimiz söylenebilir mi? Bilgi oluşumu; fiziksel varlıkların ve olayların incelenmesi sonucu elde edilen çeşitli verilerin, bütüncül bir sistem dahilinde yapılandırılmasıyla ve ilişkilendirilmesiyle meydana gelir. Bu veriler çeşitli teorilere bağlı kalarak yeniden tanımlandırıldığında ve farklı modeller ile yeniden kurgulandığında, ürettiği bilgiyi ve anlamı da yenilemeye başlar. Bu nedenle yapay ve doğal sistemlerin modellenmesinde; bireyin çözümleme, öğrenme ve düşünme biçimlerinin izdüşümleri karşımıza çıkmaktadır. Diğer bir deyişle; düşünme biçimi verinin elde edilmesinden, yorumlanmasına ve bir modelde anlam bulmasına kadar birçok aşamada yapıcı bir rol oynamaktadır. Yani her bir “zihniyet”(mindset) çevremizi ve oluşum süreç ve biçimlerini anlamak için yeni bir düzenleme sunar (Sorguç, 2009; Sorguç ve Arslan, 2009).Tam bu noktada bilgisayarlar sadece birer araç olmaktan çıkmakta, içerdikleri bilişsel temeller ile yeni “zihniyet”lerin oluşumuna rehberlik edebilmektedir. Bilgisayar içerdiği algoritmik kurgu ile yeni akıl yürütme biçimlerinin deneyimlenmesine olanak yaratabilmekte, yönlendirici olabilmektedir. Böylece bilgisayar ve bilgisayar temelli kurgular, tanıttığı kurallar (grammar), elemanlar (vocabulary) ile akıl yürütme biçimimizin daha sistematikleşmesine, diğer bir deyişle algoritmik düşünme yetisinin kazanılmasınave“zihin kayması”na (mind shift) yol açabilmektedir. Bu durum, çevremizdeki dünyayı nasıl gördüğümüzde, incelediğimizde, edinilen bilgiyi nasıl anlayıp, yorumlayıp, sistematize ettiğimizde ve modellediğimizde büyük değişiklikler yaratmaktadır (Resim 2, 3). Günümüzde, hesaplamalı teori ile çeşitli sistemlerin tanımlanmasında sabit denklemlerden çok, ‘sürec’in kurgulanması öne çıkmaktadır. Böylece doğadaki süreç ya da oluşumlar hesaplamalı teori ile kurgulanıp tanımlandığında; sistem statik /sabit sayısal matematiksel denklemler yerine, çok boyutlu dinamik/hareketli/devinimsel ilişkileriyle ve bağlantılarıyla ele alınabilmektedir. Uzam-zaman-bilgi akışında (space-timeinformation) sayısal matematiğin yerini ilişkisel işlemler ve algoritmalar almaktadır. Söz konusu sistemin sayısal özellikleri yerine topolojik ilişkileri öne çıkmaktadır (Gausa, 2003, 626). Bilgisayar temelli modellerle birlikte, çevremizden deneyimlediğimiz ve edindiğimiz bilgiler de yenilenebilmekte/değişebilmektedir. (Holland, 1999).
269-281

REFERENCES

References: 

BENYUS, J. M. (1997) Biomimicry: Innovation Inspired by Nature, William
Morrow and Company Inc., New York.
BURRY, M. (2010) Transdisciplinary, http://rmit.edu.au/browse/
Our%20Organisation/Research/Research%20Institutes/Design%20
Research%20Institute/ (03.01.2010)
DELANDA, M. (2005) Intensive Science and Virtual Philosophy, Continuum,
New York.
DISESSA, A. (2001) Changing Minds: Computers, Learning, and Literacy, MIT
Press, Cambridge.
The EMERGENCE AND DESIGN GROUP (2004) Emergence in
Architecture, ‘Emergence: Morphogenetic Design Strategies’,
Architectural Design (74:3).
GAUSA, M. (2003) Dynamic time - <ìn>formal order: disciplined
trajectories, The Metapolis Dictionary of Advanced Architecture, Actar,
Barcelona.
HAYS, K. M. (1998) Introduction, Architecture Theory Since 1968, ed. K. M.
Hays, The MIT Press, Cambridge MA.
HOLLAND, J. H. (1999) Emergence: From Chaos to Order, Basic Books.
JAMESON, F. (1981) The Political Unconcious, Cornell University Press,
Ithaca.
JENCKS, C. (1971) Architecture 2000: Predictions and Methods, International
Thomson Publishing, London.
KOLAREVIC, B. (2003) Digital Morphogenesis, Architecture in the Digital
Age: Design and Manufacturing, ed. B. Kolarevic, Spon Press, New
York.
KUHN, T. (1970) The Structure of Scientific Revolutions, University of
Chicago Press, Chicago.
ROCKER, I. M. (2006) ‘When Code Matters’, Programming Cultures: Art and
Architecture in the Age of Software, Architectural Design (76:4).
SORGUÇ, A. G. (2009) Bilgisayarak Öğrenmek, Bilgisayarla Öğrenmek,
16. Sosyal Psikiyatri Kongresi, Seminer Bildirileri (4-8 Temmuz 2009),
Safranbolu.
SORGUÇ, A. G., ARSLAN, S. (2009) Art and Literature as a Teaching /
Learning Interface of Mathematics for Students of Architecture,
ECAADE 2009, Seminer Bildirileri (Eylül 2009), İstanbul.
TERZIDIS, K. (2006) Algorithmic Architecture, Architectural Press, Boston.
WEINSTOCK, M. (2008) ‘Metabolism and Morphology’, Versatility and
Vicissitude,Architectural Design (78:2).
WHITEHEAD, A. N. (1964) The Concept of Nature, Cambridge University
Press, Cambridge.
WOLFRAM, S. (2002) A New Kind of Science, Wolfram Media, Illinois.

Thank you for copying data from http://www.arastirmax.com