A JON TURK BETWEEN
AHDİYE AND CEYLAN: AHMET MİTHAT EFENDİ'S FEMİNİSM
Journal Name:
- Turkish Studies
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
This article is a sociological notice directed to literary work. And puts this approach into practise through the novel of Jön Türk.
Jön Türk is Ahmet Mithat Efendi's novel serialized at 1908 and published into a book at 1910. The last work of writer, Jön Türk, involved political reference due to its name. Mithat Efendi, avoiding politics as far as he could wanted to establish a connection with his era over this novel. However the novel criticises despotism continued right before constitutional monarchy. But main problem of Jön Türk is not just this. Because Mithat Efendi wants to give permanent message to his era above politics.
Jön Türk undertakes writer's warning to his people at the very beginning of new era. Mithat Efendi must have began to worry wind of freedom and lack of control that seen right after constitutional monarchy declared again, and overthinked about notions of era. Finally he takes it as his duty shaping the new period or at least warning. Because writer's main concern at Jön Türk is to open issues related to personal liberty up for discussion once more. Plot of the novel is different marriage manners related to indiviual also society. But the question of "Marrying to which type of women?" calls the attention to women's education. Thus novel heads to the main problem not only writer's himself but also society insisted on.
Mithat Efendi is worried about expanding education started as modernization initiative involves women. Espacially he is anxious about possibility of educated women are affected European feminists. Because he realized the impact of women's education in social transformation. He tries to imply women have to get a proper education that not conflict with society's standarts. Writer who believes Islam has already given essential rights to women recommends changes must be in the frame of these rules. In the eye's of Ahmet Mithat, Ottoman women must know how to read and write, speak some French but much better have knowledge about raising children and housewifery. This is the defence of male-dominant society. Again he offers to women, rights, freedom and knowledge domain determinated by men.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bu makale edebî esere yöneltilmiş sosyolojik bir dikkattir.
Deneyimini Jön Türk romanı üzerinden gerçekleştirir.
Jön Türk, Ahmet Mithat Efendi'nin 1908'de tefrika edilen 1910
yılında da kitaplaştırılan romanıdır. Yazarının son eseri olan bu roman,
adından dolayı siyasal bir gönderme taşır. Politikadan olabildiği kadar
uzak durmaya çalışan Mithat Efendi, Meşrutiyet'in getirdiği hava içinde
yazarak yayımladığı bu romanıyla devrine bağlanmak istemiştir.
Gerçekten de eser bir tarafıyla Meşrutiyet öncesinde süren istibdadı
tenkit eder. Ancak Jön Türkün asıl meselesi bu değildir. Çünkü Mithat
Efendi yazdıklarıyla devrine her zaman politikanın üzerinde kalıcı
mesajlar vermek ister.
Jön Türk, yazarının yeni bir dönemin başında devrinin insanına
yönelttiği uyarılarını taşır. Mithat Efendi, Meşrutiyetin yeniden ilanının
oluşturduğu hürriyet havası ve başıboşluktan endişeye kapılmış ve
dönemin kavramları üzerinde zihin yormuş olmalıdır. Nihayet bu yeni
devri yönlendirmeyi, en azından uyarılarını yapmayı kendisi için vazife
sayar. Çünkü yazarın Jön Türk'teki ilgisi, kişisel hürriyetler içinde
değerlendirilen konuları bir kez daha tartışmaya açmaktır. Konusu
bireysel olmakla birlikte bir tarafıyla toplumsal bir konu olan evlilik
anlayışlarıdır. Fakat 'nasıl bir kadınla evlenilmeli?' sorusu dikkatleri
kadın eğitimi konusuna çeker. Böylece roman toplumun ve yazarın
uzun yıllar boyunca üzerinde durduğu meseleye dönmüş olur.
Mithat Efendi, bir modernleşme girişimi olarak başlatılan eğitimin
kadınları da içine alarak genişlemesi karşısında endişelenmektedir.
Özellikle eğitilen kadınların Avrupa'daki Feministlerden etkilenmeleri
ihtimali onu korkutur. Çünkü kadın eğitiminin toplumu dönüştürme
konusundaki etkisinin fark etmiştir. Kadınların toplumun değerleriyle
çelişmeyen bir eğitim alması gerektiğini söylemeye çalışır. İslam'ın
kadınlara gerekli hakları verdiğine inanan yazar, değişmenin bu
kurallar içinde olmasını tavsiye eder. Osmanlı kadınları biraz okuyup
yazabilmeli, biraz Fransızca bilmeli, ancak daha çok evini idare
edebilecek çocukları iyi yetiştirecek bilginin sahibi olmalıdır. Bu erkek
egemen bir anlayışın savunmasıdır. Kadınlara sınırlarını yine erkeklerin
belirlediği bir hak, özgürlük ve bilgi alanı sunmaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 9