Strategies for coping with stress as predictors of mental health
Journal Name:
- Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Problem Statement: According to the relevant literature, strategies for coping with stress
affect adolescent’s mental and physical health, school attendance and adaptation, academic
achievement. If strategies for coping with stress suggested by Csikszentmihalyi are taught to
adolescents, a more effective use of psychic energy and thus an increase in subjective
experience quality can be achieved.
Purpose of the Study: The aim of this study is to examine whether strategies coping with
stress based on the flow theory predict adolescents’ mental health to a significant level.
Method: The study was conducted on a total of 119 ninth grade students (61 females and 58
males) aged 14-17 in a public high school in Ankara (in 2005-2006). The predictor variables
of the study, the subscales of the Strategies for Coping with Stress Scale (SCSS), were
struggle (S), personal control (PC), and active/effective contact with the environment (ACE).
SCSS was developed based on Csikszentmihalyi’s flow theory. The predicted variables of
the study were the Brief Symptom Inventory (BSI) whose subscales of Turkish form were
anxiety, depression, negative self, hostility and somatization. In the study, multiple linear
regression analysis was used.
Findings and Results: There were correlations ranging from β =-.65 p<.001, R2 =.39 to
β=.30 P<.05, R2 =.07 between the subscales of SCSS and the subscales of BSI. Most
correlation coefficients were negative as expected. Moreover, the regression models
established between predicted and predictor variables were significant at p<.001 level
excluding somatization. The most powerful predictor of mental health is the ACE strategy of
coping with stress. The findings especially about ACE support the strategy of “focusing
attention on the world”, which Csikszentmihalyi suggests as an effective strategy.
Conclusions and Recommendations: The results depict that as the levels of adolescents’
stress coping strategies decrease, their psychological symptoms increase. These results
support Csikszentmihalyi’s opinions on coping with stress and other relevant literature.
Psychological help experts can control adolescents’ mental health and raise the quality of
their subjective experiences by teaching them strategies of SCSS.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Problem Durumu: İlgili literatür incelendiğinde, stresle başa çıkma stratejilerinin, ergenlerin
ruhsal ve fiziksel sağlıklarını, okula devamlarını, uyumlarını ve akademik başarılarını
etkilediği görülmektedir. Stresle etkin başa çıkma stratejileri rehberlik ve psikolojik danışma
programları, kapsamında, okul öncesi eğitimden başlanıp tüm eğitim kademelerindeki
öğrencilerin gelişim düzeylerine ve ihtiyaçlarına uygun bir biçimde kazandırıldığında, ruh
sağlığı hizmetlerinin etkililiği de artabilir. Gelişimsel ve önleyici ruh sağlığı hizmetlerine
yaşamın ne kadar erken dönemlerinde başlanırsa, yeti ve insan gücü kaybının da o kadar
önüne geçilebilir. Yeti ve insan gücü kaybının önüne geçilmesinin, ülke ekonomisine de
önemli katkılar sağlayacağı beklenmektedir. Orta ergenlik dönemindeki öğrenciler, gelişim
alanlarındaki hızlı değişime ve yetişkinlerin bu öğrencilerden beklentilerinin artmasına bağlı
olarak gelişimsel stres yaşamaktadırlar. Özellikle de dokuzuncu sınıf öğrencilerinin,
ilköğretimden ortaöğretime geçiş basamağında yer almalarına ve bir akademik programa
karar verme durumunda olmalarına bağlı olarak stres yüklerinin daha yüksek olması
beklenmektedir. Ayrıca, orta ergenlik döneminde ruhsal hastalıklarda artış olmaktadır. Tüm
bunlar orta ergenlik döneminde gelişimsel-önleyici “kişisel” psikolojik danışma ve rehberlik
hizmetlerine ağırlık verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Okul danışmanları,
hazırladıkları stresle başa çıkma stratejileri grup programları ile daha fazla sayıda öğrenciye
yardım sunabilirler. Akış kuramına dayalı stresle başa çıkma stratejileri ergenlere
kazandırıldığında; yalnızca semptomları ortadan kaldırmanın (iyileştirici ruh sağlığı
hizmetlerinin), ve semptomların daha da ilerlemesini önlemenin (önleyici ruh sağlığı
hizmetlerinin) yanı sıra, onların bilinçlerini etkin bir biçimde düzenlemeleri, psikolojik
enerjilerini daha etkin kullanmaları ve öznel yaşantılarının kalitesini artırmaları (geliştirici
ruh sağlığı hizmetleri) yönünde de yardım sunabilirler.
Araştırmanın Amacı: Bu araştırmanın amacı, akış kuramına dayalı stresle başa çıkma
stratejilerinin ergenlerin ruh sağlığını anlamlı düzeylerde yordayıp yordamadığını
incelemektir.Araştırmanın Yöntemi: Araştırma, 2005-2006 eğitim-öğretim yılında Ankara’daki Devlet
liselerinin 9. Sınıfında öğrenim gören, 14-17 yaşları arasındaki 119 öğrenci (61 kız ve 58
erkek) üzerinde yapılmıştır. Araştırmanın yordayıcı değişkenleri, akış kuramı temel alınarak
geliştirilen Stresle Başa Çıkma Stratejileri Ölçeğinin (SBSÖ) alt boyutları olan mücadele
(M), kişisel kontrol (KK) ve çevreyle etkin temas (ÇET) stratejileridir. Araştırmanın yordanan
değişkenleri ise, Kısa Semptom Envanterinin (KSE) alt boyutları olan anksiyete, depresyon,
olumsuz benlik, hostilite ve somatizasyondur. Araştırmada, yordayıcı ve yordanan
değişkenler arasındaki ilişkinin incelenmesinde çoklu doğrusal regresyon analizi tekniği
kullanılmıştır.
Bulgular ve Sonuçlar: Regresyon analizi sonucunda β =-.65 p<.001, R2 =.39 ve β=.30 P<.05,
R2 =.07 arasında değişen korelasyonlar elde edilmiştir. Korelasyon katsayılarının çoğunluğu,
beklendiği gibi negatif yöndedir. Yordayıcı ve yordanan değişkenler arasında kurulan
regresyon modelleri, somatizasyon hariç, p<.001 düzeyinde anlamlıdır. Bulgular, ruh
sağlığını en güçlü düzeyde yordayan stresle başa çıkma stratejisinin ÇET olduğunu
göstermektedir. ÇET, yordanan değişkenlerle ilişkinin miktarı bakımından birinci sırada
depresyonu, ikinci sırada olumsuz benliği, üçüncü sırada anksiyeteyi, dördüncü sırada
hostiliyeyi anlamlı düzeylerde (p<.001) yordamaktadır. ÇET’de puan yükseldikçe, bireyinkendini daha olumlu algıladığı, kendine güven ve geleceğine umutla baktığı; bu olumlu
algılayışlara bağlı olarak da çevresindeki akademik ve sosyal olay ve olgulara etkin
katılımda bulunduğu ve bunlara dikkatini yoğunlaştırabildiği anlaşılmaktadır. ÇET’de puan
yükseldikçe, ergenin “kendine odaklanmak-self focused attention” yerine, çevresiyle temas
halinde olduğu anlaşılmaktadır. ÇET, bu durumda stresle başa çıkma literatüründe
“kaçınma-avoiding” stratejisinin de karşıtı bir stratejidir. Yani, ÇET “yaklaşma” yönelimli
bir stratejidir. Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu, mücadele stratejisinin hostilite ve
somatizasyon ile olumlu ilişkiye sahip olmasıdır. KK stratejisi ise, yalnızca hostilite ile
negatif yönde ve anlamlı korelasyona sahiptir.
Öneriler: Bu araştırmada ruh sağlığı üzerinde etkileri incelenen stresle başa çıkma
stratejilerinin tümü olumlu/etkin başa çıkma yollarıdır. Bir başka deyişle
Csikszentmihalyi’nin akış kuramı bağlamında vurguladığı, “dönüştürülmüş (transformed
coping)” başa çıkma yollarıdır. Stresi mücadeleye ya da akış yaşantısına dönüştürmenin en
temel yolu “bilinci etkin düzenlemekten” geçmektedir. Dönüştürülmüş başa çıkma yollarının
kullanılabilmesi, kısmen gelişim evrelerine bağlıdır. Bir başa deyişle, bireyler “soyut
algılama” gücü kazandıkça, dönüştürülmüş başa çıkma stratejilerini kullanabilir duruma
gelmektedirler. Csikszentmihalyi, öznel yaşantının kalitesini artırmada, stresle başa çıkmada,
öncelikle bireyin gücünü ve sorumluluğunu vurgulamaktadır. Bu araştırmadan elde edilen
bulgular da bu anlayışı destekler niteliktedir. SBSÖ kapsamındaki stresle başa çıkma
stratejilerin tümü bireyin gücüne dayanmaktadır. Özellikle ÇET stratejisinden elde edilen
bulgular Csikszentmihalyi’nin stresle etkin başa çıkma stratejisi olarak önerdiği “dikkati dış
dünyaya yoğunlaştırma (focusing attention on the world)” stratejisini tamamıyla destekler
niteliktedir: Psikolojik enerjiyi (psychic energy) iç dünyadaki olumsuz duygulara ve
düşüncelere kilitlemek yerine, çevreyle (okul bağlamındaki akademik ve sosyal etkinlikler,
vb.) temas halinde olmak ruh sağlığına olumlu katkılarda bulunmaktadır. KK stratejisinin
hostilite ile negatif yönde ve anlamlı korelasyon vermesi, Csikszentmihalyi’nin etkin bir
strateji olarak önerdiği “ben bilincine odaklanmayan kendine güven duygusu (unself
consciousness self assurance) stratejisini destekler niteliktedir. Uzmanlar, ergenlerin
hostilitelerini azaltmak istediklerinde, onlara KK stratejisini öğretebilirler. Dokuzuncu
sınıfta öğrenim gören ergenlerin; benlik algısı, gelecek yaşam, sosyal ilişkiler ve akademik
görevlerde yaşadıkları stresle başa çıkmada kullandıkları KK ve ÇET stratejilerinin düzeyleri
yükseldikçe, onların psikolojik semptomları azalmaktadır. Bir başka deyişle ruh sağlık
düzeyleri yükselmektedir. Öncelikle okul psikolojik danışmanları ve diğer ruh sağlığı
uzmanları, ergenlerin ruh sağlıklarını kontrol edebilmek için, onlara SBSÖ kapsamındaki
stresle başa çıkma stratejilerini kazandırabilirler. Bu amaçla stresle başa çıkma grup
programları hazırlayabilirler ya da bu amaç için hazırlanmış grup programlarını
kullanabilirler. Uzmanlar, ÇET stratejisini ergenlere kazandırmaya öncelik tanıyabilirler.
Uzmanlar, tüm stratejileri ergenlere kazandırırken yardımın etkililiğini artırabilmek için
ergenlik döneminin streslerini fark etme ve bu konuda çocuklarına etkin yardımlar
sunmalarında anne-babalara grup rehberliği yapabilirler. Bu araştırmada, mücadele
stratejisinin hostilite ve somatizasyon ile olumlu sonuç verdiği gözlenmiştir. Bu sonuç,
muhtemelen, mükemmeliyetçi kişilik tipi ya da sosyal destekten tamamıyla yoksun olma ya
da sosyal destek kaynaklarına hiçbir şekilde güven duymama ile açıklanabilir. Şöyle ki,
sosyal destekten tamamıyla yoksun olan ergenler, stresle yoğun olarak mücadele verirken
hostilite ve somatik belirtiler de yaşıyor olabilirler. Bu öğrenciler, aynı zamanda
mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip olabilirler. Yine de, araştırmacılar, mücadele
stratejisinin mükemmeliyetçi kişilik tipi ve sosyal destek doyumu değişkenleri ile ilişkisini
inceleyebilirler.
FULL TEXT (PDF):
- 1
534-548