You are here

HALİD ZİYA ÜŞAKLIGİL'İN BİLİNMEYEN BİR ESERİ -II-

Journal Name:

Publication Year:

Author Name
Abstract (Original Language): 
5. Tabi'iyyet : Tabi'iyyet-i üslûb; bir fikri, bir hissi tezyînât-ı sun'iyyeden berî gösterecek derecede selıîl bir surette ifade etmekten ibarettir. Bu hâsse-i üslûb en âli efkâr ve hissiyâtı o kadar tabiî gösterir ki erbâb-ı mütâla'a gûyâ onları kendileri hissetmişler gibi telezzüz ederler.Tabi'iyyet en nâdîde fikirleri, en güzîde hisleri herkesin dâire-i ıttılâ'ma îsâl eder. Emsile-i âtiyye sühûlet-i ifâdenin en müşkilü't-taklîd nümûnelerinden addolunabilir: (99) Arkadaşla r sabah yaklaşıyor Hoş olurdu girdiyse hânelere Bize pîr-i mugan bile şaşıyor Vermez oldu kulak terânelere Rüfekadan kalır yerim yoktur Gidemem şimdi hânem olsa bile Peyke üstünde kaldığım çoktur Ben de yatsam mı bir bahâne ile Nâcî Afacan aşka mübtelâ olanın Yakası kurtulur mu mel'abeden Bahtı bir kerre bî-vefâ olanın Çok değil olsa yâri de düşmen Ne gezer öyle bir vefa şimdi Onu git âlem-i bekada ara (100) Parad a hilede beka şimdi Fakr ü sıdk oldu sâhibinde belâ Ne vefa isterim ne öyle beka Çekemem nâz u çevrini dehrin Ne sübûtu muhâl bir da'vâ Döndürmüş aksi devrini dehrin Neme lâzım benim bu sevdâlar Bu kadar çektiğim ezâ kâfi Heder oldu heder temennâlar Zillet-i aşk u ibtilâ kâfi Nâzım Tabi'iyyet elfâzm, efkârın samîmiyyet ve hakîkiyyet(in)den ibarettir ki muharririn bir cehd-i fevka't-tabî'ada bulunmadığını gösterir. Bu hâsse ile mürntâz olan bir ifâdede kelimât ve terkîbât bir mişvâr-ı tabiî ile teselsül ve te'âküb eder. Göze çarpmak arzusundan, te'sîrât-ı fevkalâde husule getirmek emelinden eser görünmez. (101) Hükemâ-y ı meşhûreden birinin dediği gibi "Tabiî yazılmış bir şey okunduğu zaman insan hayret eder, zira fikir bir muharrirle ülfete müheyyâ iken âdeta bir insan ile ülfet etmekte olduğunu görür." O kadar sehîl görünen tabi'iyyet-i üslûb bilâkis bir gûşiş-i i'tinâkârâne sâyesinde husûl bulur. İnsan bir eser yazarken en ziyade yazdığını kolay yazılmış gibi göstermekte güçlük çeker. İşte bu yolda sühûlet, ifâdesi kolay yazılmış zannolunup da bilâkis mezâhim-i adîde neticesiyle husûle gelen âsârda sehl-i mümteni' denen hâsse-i mümtâze vardır ki erbâb-ı kalemin pek azında tecellî edebilmiş bir meziyyettir.
595
638