STYLISTIC EVOLUTION OF OTTOMAN MOSQUE FACADES IN SINAN'S ERA
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Author Name |
---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bu yazı Sinan dönemi camilerinde yüzlerin biçim ve düzen ilkelerini ve bunların
yapı, örtü, ve planlardaki değişmelerle ilişkili olarak gelişimi ve dönüşümlerini
incelemektedir. Farklı yapım tarihlerine ve farklı yapı şemalarına göre yüzey
bölümleri, yüzey öğeleri, ve ilişkileri, biçim bütünlüğü ve estetik biçim anlayışı
açısından çözümlenmeye çalışılmıştır.
İncelenen 25 cami daha çok klasik biçimin an olduğu İstanbul çevresinden ve
1540—1585 yılları arasındaki örneklerden seçilmiştir. Camiler yapım tarihlerine
göre incelendiğinde cephe düzenlerinin belirli dönemlerde farklı Özellikler
gösterdiği ortaya çıkmıştır. Bu özellikler belirli biçim farklılıkları yaratacak
kadar kesin olup Sinan çağı yüzlerinin Erken,Klasik ve Klastik—Sonrası gibi
üç ayrı dönemde çözümlenmesini gerektirmiştir. Sinan'ın ilk üç yapısı olan
Üsküdar Mihrimah, Edirnekapı Mihrimah ve Şehzade camilerinde ağırlık, kütlesellik,
sadelik, çeşit azlığı, oranlarda benzerlik gibi Özellikler henüz klasik biçemin
olgunluğa erişmediği bir 'arkaizm' belirlerler. 1540—1555 yıllan arasındaki
uygulamalar için böyle bir genelleme yapmak olasıdır. Bu denemelerden
sonra Süleymaniye Klasik dönemin en olgun yapısı olarak, merkezilik, simetri,
çerçeve ve sınır belirginliği, kademeli düzen, oranlarda yaklaşıklık, temel biçimlerin
kullanımı gibi özellikler gösterir. 1570'lerden sonra 1585'e kadar, akılcı ve
yapısal olmaktan çok, yüzey ve iç mekan etkilerine öncelik veren bir yaklaşım
belirginleşmiştir. Gerek dış yüzeylerde, gerek iç mekanda sıkışıklık, tekrarlama,
düşey çizgilerin egemenliği, türlerin fazlalığı, parçalann bütünden kopukluğu gibi
özellikler göze çarpmaktadır.
Osmanlı mimarisinde yüzey sorunları strüktürden ayrı olarak düşünülmemiştir.
Nitekim Sinan dönemindeki yüz biçimi değişmelerinin de gerek farklı strüktür
şemaları ile gerekse örtü, duvar ve taşıyıcı öğeler ile ilişkili olduklarını görüyoruz.
Ancak, incelemeler şunu göstermiştir ki, Sinan'ın ayrımlı dönemlerde
uyguladığı farklı strüktürel şemalar biçim amaçlan doğrultusunda yeğlenmişlerdir.
Farklı dönemlerde kare, altıgen veya sekizgen kaidelerin kullanılması farklı
yüzey uygulamalan ile sonuçlanmıştır.
1561 Tarihli Rüstem Paşa Camii Sinan'ın ilk kez sekizgen kaideyi kullandığı
bir örnek olup, 1570—1585 yıllan arasında yoğunlaşan dış yüz biçimlerinin ilk
denemesidir, Burada yapı tabandan yükseltilmiş böylece dış yüzlerde örtüye
Kadar yükselen 2 boyutlu bir düzlem sağlanmış, Örtü ve gövde ilişkisi düzlem ve
küre arasındaki ani bir değişme ile kesinleştirilmiş, pencere biçim ve gruplaşmaları
alışılagelmiş kemer silueti biçimindeki gruplaşmadan farklı uygulanmışlardır.
Sinan'ın bezemesel çini kaplamayı en yoğun olarak kullandığı bu cami dekoratif
bir ilgiyi kanıtlamaktan çok, Sinan'ın geç döneminde pekiştireceği yüzey
İlgilerine ışık tutmaktadır.
1570—1585 yıllan arasında genellikle sekizgen kaide uygulayarak yaptığı camiler
salt dış yüzeylerinde değil, iç mekanlannda da yeni bir anlayışı ortaya koyarlar.
118 J. ERZBN
Yan sahınlann tonozla örtülmesi ve dıştan genellikle düz çatı kullanılması, iç
mekan genişlemesinin iki kat galeri kullanılarak yapının tüm iç mekan yüksekliğine
yansıması içte ve dışta yepyeni görünümler sağlamıştır. Dışta piramid bir
siluet ile sonuçlanan kademeli bir yükselme yerine düzlemsel yüzler, içte kolonlarla
daha sıkışmış ve bölünmüş bir mekan, bunun sonucu olarak ışık sağlamak
üzere sık bir pencere düzeni gelişmiştir. Erken ve Klasik dönem yapılarında söz
konusu olan iç mekan ve dış yüz ilişkisi geç dönem yapılarında çok zayıflamıştır.
Yapıya dışarıdan bakıldığında, iç düzenin anlaşılması zordur. Geç dönem
yapıları merkezden ve kubbeden hareket edilerek tasarlanmış bütünler olmaktan
çok, hiç değilse dış görünümleri bakımından, kent yapısının bir parçası olarak
düşünülmüşlerdir; yüzler dış mekanın bir sının olarak düşünülmüştür.
Bu gelişmeler Avrupada Onaltmcı Yüzyıl ortalanna doğru pekişen Manyerist
yaklaşım ile bir biçim parelelliği göstermektedir. Bu, yaklaşık zamanda Osmanlı
imparatorluğunun Duraklama Dönemi'ne girmesi ile gelişen sosyo—ekonomik
gerginliğin doğal bir sonucu olabilir.
Bu incelemede Sinan dönemi biçim dönüşümlerinin dış etkileri üzerinde durulmamıştır.
Ancak, Osmanlı Mimarisinin Onaltıncı Yüzyıl'in ikinci yansında kazandığı
biçimsel yenilikler Anadolu ve Akdeniz kökenli etkiler sonucu olarak yorumlanabileceği
gibi, Osmanlı kültürünün Batı'ya ilk bilinçli açılımı olarak da değerlendirilebilir.
Nitekim, Sinan'ın geç camilerinde iç mekanda ve dış yüzlerde
gördüğümüz özellikler, Onsekizinci Yüzyıl'da Batılılaşma hareketleri sonucu Osmanlı
mimarisine aktanlan yüzeysel özelliklerden çok daha bilinçli ve köklü
bir Batı anlayışı kanıtlamaktadır.
Bu bakımdan, Sinan dönemi Osmanlı mimarisi uluslararası bir kültür gelişiminin
bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u
fethi ile başlıyan ve kapsamlı uluslararası ilişkilerle de olgunlaşan Osmanlı kültürünün
klasik çağı, Sinan döneminin sona ermesi ile bitmiştir.
FULL TEXT (PDF):
- 2
105-126