Journal Name:
- İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölüm Dergisi
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
The works of Franz Kafka, who is regarded as one of the most influential authors of the twentieth
century, entails striking features for the art of drama. The adaptations made from Kafka’s works during the
twentieth century, a time that witnessed important developments for drama, is an evidence for this characteristic
of his works. Apart from the adaptations from Kafka’s novels and stories, the reflection of the fictional world the
author has created on a considerable number of absurd plays, shows that the elements in Kafka’s works prove to
be a fruitful site of research for the theories of drama. Therefore, Kafka and the world depicted in his works
provide an ample source for both the practice and the theory of drama.
As a natural outcome of this situation, most studies on Kafka focus on the theatrical elements in his
novels and stories. On the other hand, the fact that Kafka had written an unfinished play stands out as a mostly
ignored fact that enables him to be regarded as a playwright. Written at the end of 1916, the unfinished play
entitled “The Warden of the Tomb” reveals Kafka’s interest in theatre. In a similar vein, his short story “The
Hunter Gracchus”, written in 1917, shows comparable properties with the aforementioned play, and as a result
of this relation, it becomes possible to study these two works with regard to one another.
Taking this hypothetical possibility into account, this paper mainly aims, at first, to put forward a
dramaturgical approach to the study of “The Warden of the Tomb” and “The Hunter Gracchus”. In presenting
a dramatic analysis of these two works, this study later on discusses the possibility of staging a play as a result
of this dual reading. In this respect, this paper proposes that an interlude could serve for the staging of “The
Warden of the Tomb” and “The Hunter Gracchus” as a unified text. To ground this argument, Richard
Wagner’s concept of “total theatre” and Adolphe Appia’s views are proposed as relevant reference points for the staging process of “The Warden of the Tomb” and “The Hunter Gracchus”. Finally, this study aims to
illustrate, in the light of the interlude suggested so as to lay a bridge between these two texts, how Wagner and
Appia’s approaches to staging can be benefited by the theatre practices of the twenty first century.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olarak nitelendirilen Franz Kafka’nın yapıtları, tiyatro
sanatı açısından fazlasıyla dikkat çekici unsurlar içermektedir. Tiyatro sanatı bağlamında önemli gelişmelere
sahne olmuş bir dönem olan yirminci yüzyıl boyunca Kafka’nın eserlerinden yapılan uyarlamalar bu iddiayı
destekler niteliktedir. Kafka’nın roman ve hikâyelerinden yapılan uyarlamaların yanında, yazarın yarattığı
kurgusal dünyanın, hatırı sayılır sayıda uyumsuz tiyatro oyununda tezahür etmesiyse, yazarın eserlerindeki
öğelerin, tiyatro kuramları açısından verimli bir araştırma alanı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Kafka ve
onun eserlerinde betimlediği dünya, tiyatronun gerek uygulama gerekse kuramsal alanı için son derece önemli
bir kaynak teşkil etmektedir.
Bu durumun doğal bir getirisi olarak, Kafka üzerine yapılan incelemelerin çoğu, yazarın roman ve
hikâyeleri üzerindeki teatral unsurlar üzerine odaklanmıştır. Bununla birlikte Kafka’nın ardında, kendisinin bir
oyun yazarı olarak da değerlendirilmesine imkân veren, tamamlanmamış bir tiyatro oyunu bırakmış olması
dikkate değer fakat çoğunlukla göz ardı edilmiş bir husustur. Kafka’nın 1916 yılının sonlarında yazdığı “Mezar
Bekçisi” adlı tamamlanmamış oyunu, yazarın tiyatroyla olan yakın ilgisini ortaya koymaktadır. Kafka’nın 1917
yılında yazmış olduğu “Avcı Gracchus” adlı kısa hikâyesinin, bu oyunla koşut özellikler taşımasıysa, bahsi
geçen eserlerin bir arada okunabilmesine olanak tanımaktadır.
Söz konusu varsayımsal olanağı çıkış noktası olarak alan bu makalenin temel hedeflerinden biri, Franz
Kafka’nın “Mezar Bekçisi” ve “Avcı Gracchus” adlı eserlerine yönelik dramaturjik bir yaklaşım getirmektir.
“Mezar Bekçisi” ve “Avcı Gracchus”’un dramaturjik çözümlemelerini sunan makale, daha sonra, bahsi geçen
eserlerin birlikte okunmak suretiyle sahneye taşınabileceği fikrini tartışmaya açmaktadır. Bu bağlamda çalışma,
yazılacak bir ara oyunun, “Mezar Bekçisi” ve “Avcı Gracchus”’un bütünlüklü bir şekilde sahnelenebilmesine
katkı sağlayacağını göstermeye çalışmaktadır. Ayrıca makale, Richard Wagner’in “bütüncül tiyatro”
kavramıyla, Adolphe Appia’nın görüşlerinin, “Mezar Bekçisi” ve “Avcı Gracchus”’un sahnelenmesi
aşamasında faydalanılabilecek önemli referans noktaları olduklarını göstermeye çalışmaktadır. Makalenin bir
başka amacıysa, “Mezar Bekçisi” ve “Avcı Gracchus” arasında köprü kurabilmesi amacıyla yazılan ara oyun
ışığında, yirminci yüzyıl tiyatro kuramlarını şekillendirmiş olan Wagner ve Appia’nın sahneleme
anlayışlarından, yirmi birinci yüzyılda, tiyatronun uygulama alanında nasıl yararlanılabileceğini ortaya
koymaktır.
FULL TEXT (PDF):
- 15
57-81